وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ لِيَذَّكَّرُواۜ وَمَا يَز۪يدُهُمْ اِلَّا نُفُوراً
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ لِيَذَّكَّرُواۜ
وَ istînâfiyyedir. لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.
قَدْ tahkik harfidir.Tekid ifade eder.
صَرَّفْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olup mahallen merfûdur.
ف۪ي هٰذَا car mecruru صَرَّفْنَا fiiline müteallıktır. الْقُرْاٰنِ kelimesi هٰذَا ’den bedel veya ondan sıfattır.
لِ harfi, يَذَّكَّرُوا fiilini gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harfi ile birlikte mukadder صَرَّفْنَا fiiline müteallıktır.
يَذَّكَّرُوا fiili ن ’un hazfıyla mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
يَذَّكَّرُوا fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi ذكر ’dir. Aslı يَذَّكَّرُوا şeklindedir. تَ harflerinden biri hazf edilmiştir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüb (sakınma) ve talep anlamları katar.
صَرَّفْنَا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tef’il babındandır. Sülâsîsi صرف ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
وَمَا يَز۪يدُهُمْ اِلَّا نُفُوراً
وَ haliyyedir. İstînâfiyye olması da caizdir. مَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَز۪يدُهُمْ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو ’dir.
Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen merfûdur.
اِلَّا hasr edatıdır. نُفُوراً ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ لِيَذَّكَّرُواۜ
وَ istînâfiyye, لَ mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı haziftir. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır. قَدْ tekid edilmiş cevap cümlesi وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
قَدْ harfi mazi fiilin önüne geldiğinde tahkik ve takrib (olayın yaklaştığını), muzari fiilin önüne geldiğinde fiilin vuku bulma ihtimalinin azlığını ifade eder. (İtkan, s. 459)
Buradaki ولقد صرفناه kavlinden murad indirmek demektir. Yani bu manayı indirilen kitabın bir çok yerlerinde zikrettik, tekrar tekrar ele aldık. Zamirin terkedilmesi ise meselenin zaten bilinir olması sebebiyledir. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl ve Hakâîku’t Te’vîl)
الْقُرْاٰنِ , işaret isminden bedel veya atf-ı beyan olarak ıtnâb sanatıdır.
Kuran’a هٰذَا ile işaret edilmesi tazim içindir.
Sebep bildiren harf-i cer لِ ’nin gizli أنْ ’le masdar yaptığı لِيَذَّكَّرُوا cümlesi, لِ ile birlikte mukadder صَرَّفْنَا fiiline müteallıktır. Masdar-ı müevvel cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Bil ki tasrif kelimesi Arapçada, bir şeyi bir yönden başka bir yöne döndürmekten ibarettir. Rüyaları evirip çevirme, işleri evirip çevirme gibi. İşte, Arapçadaki esas mana budur. Daha sonra ise tasrîf kelimesi, beyan etme manasından kinaye kılınmıştır. (Fahreddin er-Râzî)
Önceki ayetteki gaib zamirden, bu ayette azamet zamirine iltifat edilmiştir.
الْقُرْاٰنِ - لِيَذَّكَّرُوا kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
يَذَّكَّرُوا fiili tef’il babındadır. Tef’il babı fiile kesret anlamı katar.
لِيَذَّكَّرُوا ’deki zamir اَفَاَصْفٰيكُمْ رَبُّكُمْ بِالْبَن۪ينَ (İsra Suresi, 40) ayetindeki sözün delaletiyle bilinen makama aittir. Yani bu sözle azarlanan muhataplara hatırlatmak içindir. Muhataptan gaibe veya müşriklere hitaptan müminlere hitaba geçiş de iltifat sanatıdır. (Âşûr)
وَمَا يَز۪يدُهُمْ اِلَّا نُفُوراً
وَ istînâfiyyedir. Haliyye olması da caizdir. Menfi muzari fiil cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Kasr üslubuyla tekid edilmiştir. مَا ve اِلَّٓا ile oluşan kasr, fiille mef’ûlu arasındadır.
Kur'anın onların nefretlerini arttırdığını etkili ve kesin bir şekilde belirtmiş olur.
Bu durumda kasr-ı sıfat ale’l-mevsûf olması caizdir. Yani fail tarafından gerçekleştirilen fiil, zikredilen mef'ûle tahsis edilmiştir. Ama kasr-ı mevsûf ale’s-sıfat olması da caizdir. Yani bu durumda fâil, mef'ûl üzerinde gerçekleşen fiile tahsis edilmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
İkinci mef’ûl olan نُفُوراً ’daki tenvin kesret ve tahkir ifade eder.
وَمَا يَز۪يدُهُمْ اِلَّا نُفُوراً sözü onların haline taaccüptür. (Âşûr)