İsrâ Sûresi 65. Ayet

اِنَّ عِبَاد۪ي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌۜ وَكَفٰى بِرَبِّكَ وَك۪يلاً  ...

“Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّ şüphesiz
2 عِبَادِي benim kullarıma ع ب د
3 لَيْسَ yoktur ل ي س
4 لَكَ senin
5 عَلَيْهِمْ onların üzerinde
6 سُلْطَانٌ bir gücün س ل ط
7 وَكَفَىٰ ve yeter ك ف ي
8 بِرَبِّكَ Rabbin ر ب ب
9 وَكِيلًا vekil olarak و ك ل
 
Allah’a bağlılıklarından dolayı âyette “benim kullarım” şeklinde anılan kişiler, Allah’ın kendilerine verdiği akıl, irade gibi yüksek melekelerini gerektiği şekilde kullanarak hak yolunda sebat eden ve bu yolda Allah’ın da desteğini kazanan insanlar olup bunlar üzerinde şeytanın nüfuz kuramayacağı, dolayısıyla bu insanların şeytana karşı koyarken ondan daha güçlü olacakları belirtilmektedir. Böylece âyette hem insanın üstünlüğüne vurgu yapılmakta hem de ona ümit ve cesaret aşılanmaktadır. 
 
 Âyetin son cümlesi Hz. Peygamber’e müşriklerin baskıcı tutumları karşısında tebliğ görevini yılgınlık göstermeden, Allah’a güvenerek sürdürmesini telkin etmekte, ona cesaret vermektedir. Kuşkusuz bu ifade, aynı zamanda Peygamber’in yolunu izleyen diğer müminlerin hak davalarını yaşatıp geliştirmelerinde de bir güven ve moral kaynağı taşır.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 500-501
 

اِنَّ عِبَاد۪ي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌۜ 

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.

عِبَاد۪ي kelimesi  اِنَّ nin ismi olup mukadder fetha ile mansubdur.  Aynı zamanda muzâftır. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ  cümlesi  اِنَّ nin haberi olarak mahallen merfûdur.

لَيْسَ  camid, nakıs mazi fiildir.  لَكَ  car mecruru mahzuf  لَيْسَ ’nin mahzuf mukaddem haberine müteallıktır. 

لَيْسَ  isim cümlesini olumsuz yapar. Sadece mazisi çekildiği için camid bir fiildir. Mazi kipinde tüm şahıs zamirlerine çekimi yapılabilmektedir. Türkçeye “değildir, yoktur, hayır” vb. şeklinde tercüme edilir. Bazen  لَيْسَ ’nin haberinin başına manayı tekid için zaid (بِ) harf-i ceri gelebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

عَلَيْهِمْ  car mecruru  سُلْطَانٌ nın mahzuf haline müteallıktır.  سُلْطَانٌ  kelimesi  لَيْسَ ’nin  muahhar ismi olup merfûdur.

 

 وَكَفٰى بِرَبِّكَ وَك۪يلاً

 

وَ  atıf harfidir.  كَفٰى  mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هوdir. 

بِ  harf-i ceri zaiddir.  رَبِّ  lafzen mecrur, fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

وَك۪يلاً  hal olup fetha ile mansubdur.

Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l-hal marife olur. Hal mansubtur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde, iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l-hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hal’i sahibu’l-hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazfedilmiş) olarak gelir.

Hal sahibu’l-hale ya  و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 

1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 

2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 

3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim).

(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

اِنَّ عِبَاد۪ي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌۜ 

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayet, önceki ayetteki mekulü’l-kavle dahildir. Yine mütekellim Allah Teâlâ, muhatap İblis’tir. 

اِنَّ  ile tekid edilmiş, sübut ifade eden isim cümlesidir. Faide-i haber inkârî kelamdır.

اِنَّ ’nin ismi olan  عِبَاد۪ي  lafzı, muzâfın şanı için izafet şeklinde gelerek az sözle çok anlam ifade etmiştir.

اِنَّ ’nin haberi,  لَيْسَ ’nin dahil olduğu  لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ  cümlesidir. Faide-i haber ibtidaî kelam olan bu cümlede, takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır.  لَكَ  nakıs fiil  لَيْسَ ’nin mahzuf mukaddem haberine müteallıktır.  لَيْسَ ’nin muahhar ismi olan  سُلْطَانٌ ’deki tenvin, kıllet ve nev ifade eder. Bilindiği gibi menfi siyakta tenkir, selbin umumuna işarettir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Şüphesiz benim kullarım ifadesi ihlaslı kullarım demektir, izafetin tazim manası ve ancak ihlaslı kulların hariç (Sad Suresi 83, Hicr Suresi 40) kavli onları tahsis edip ayırmaktadır. (Beyzâvî-Elmalılı)

 

 وَكَفٰى بِرَبِّكَ وَك۪يلاً

 

 

اِنَّ عِبَاد۪ي  cümlesine وَ ’la atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Mazi fiil sıygası sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi  tecrîd sanatıdır.

كَفٰى  fiilinin faili  بِرَبِّكَ ’ye dahil olan  بِ, tekid ifade eden zaid harftir. Ferrâ şöyle der: بِرَبِّكَ  ifadesindeki  بِ  harf-i ceri, amel ettirilmez ise caizdir. Faillere bu  بِ nın gelmesi ancak o fail onunla medh veya zem olunduğu zaman caizdir. Ama söz ile bir medh veya zem kastedilmediğinde  بِ  harf-i cerinin failin başına gelmesi caiz olmaz. (Fahreddin er-Râzî, İsra Suresi 17)

بِرَبِّكَ  şeklinde Rabb isminin şeytana ait zamire muzâf olmasında, Rabbinin onun üzerindeki ihsan ve faziletleri konusundaki rububiyetini hatırlatmak manası vardır.

وَك۪يلًا۟  kelimesi haldir. Hal cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.

Cümle mesel tarikinde tezyîldir. Müstakil olarak da bir mana ifade eder. Yani müstakil olarak dillerde dolaşır, atasözü gibi halk arasında bilinir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır. Önceki cümleyi tekid için gelmiştir.