Kehf Sûresi 16. Ayet

وَاِذِ اعْتَزَلْتُمُوهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ اِلَّا اللّٰهَ فَأْوُٓ۫ا اِلَى الْكَهْفِ يَنْشُرْ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ رَحْمَتِه۪ وَيُهَيِّئْ لَكُمْ مِنْ اَمْرِكُمْ مِرْفَقاً  ...

(İçlerinden biri şöyle dedi:) “Mademki onlardan ve Allah’tan başkasına tapmakta olduklarından yüz çevirip ayrıldınız, o hâlde mağaraya çekilin ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve içinde bulunduğunuz durumda yararlanacağınız şeyler hazırlasın.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِذِ madem ki
2 اعْتَزَلْتُمُوهُمْ siz onlardan ayrıldınız ع ز ل
3 وَمَا ve şeylerden
4 يَعْبُدُونَ taptıkları ع ب د
5 إِلَّا başka
6 اللَّهَ Allah’tan
7 فَأْوُوا o halde sığının ا و ي
8 إِلَى
9 الْكَهْفِ mağaraya ك ه ف
10 يَنْشُرْ yaysın (bollaştırsın) ن ش ر
11 لَكُمْ size
12 رَبُّكُمْ Rabbiniz ر ب ب
13 مِنْ
14 رَحْمَتِهِ rahmetini ر ح م
15 وَيُهَيِّئْ ve hazırlasın ه ي ا
16 لَكُمْ size
17 مِنْ
18 أَمْرِكُمْ (şu) işinizden ا م ر
19 مِرْفَقًا yararlı bir şey ر ف ق
 
Din ve vicdan hürriyeti bulunmayan bir toplumda yaşayan bu gençler, putperest kavimlerine karşı çıkıp göklerin ve yerin rabbinden başkasına ibadet etmeyeceklerini açıkladılar. Ancak gelişmeler karşısında kavimleri arasında Allah’a olan imanlarını serbestçe ifade etme ve inançlarının gereğini yerine getirme imkânı bulamayacaklarını, hatta onların arasında hayat hakkına dahi sahip olamayacaklarını anlayınca, köpeklerini de yanlarına alarak mağaraya sığındılar. Baskı ve zulümden kaçan gençler, Allah’ın yardımını ve bir kurtuluş yolu göstereceğini ümit ederek, “Rabbimiz! Bize rahmet et ve bize bir çıkış yolu hazırla!” diye dua ettiler. Allah onların dualarını kabul etti ve kendilerini orada uzun müddet derin bir uykuya daldırdı. 
Kuran Yolu Tefsiri
 

Azele  عزل :  عَزَلَ fiili ayrıldı/uzaklaştı demektir. إعْتَزَلَ  beden ya da kalple bir şeyden uzak durarak kaçınmaktır. Bu şey yapılan bir işin ücreti, bir borçtan veya suçtan muaf olduğuna dair bir yazı da olabilir. (Müfredat) Kuran’ı Kerim’de türevleriyle birlikte 10 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekilleri azletmek, azil, uzlet, ma'zul ve muteziledir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)

 

وَاِذِ اعْتَزَلْتُمُوهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ اِلَّا اللّٰهَ فَأْوُٓ۫ا اِلَى الْكَهْفِ يَنْشُرْ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ رَحْمَتِه۪ 

 

وَ  istînâfiyyedir.  اِذْ  zaman zarfı, mahzuf olan  اذكروا fiiline müteallıktır.

إِذْ : Yalnız Cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.

a) (إِذْ) mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.

b) (إِذْ)’den sonra muzari fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.

c) (بَيْنَا) ve (بَيْنَمَا)’dan sonra gelirse mufâcee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.

d) Sükun üzere mebnidir. Burda mef’ûlun fih konumunda gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اعْتَزَلْتُمُوهُمْ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اعْتَزَلْتُمُوهُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تُمُ  fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

Cemi müzekker muhatap mazi fiillere mansub muttasıl zamirler doğrudan doğruya gelmez. Bu fiillerle söz edilen zamir arasına bir  و  harfi getirilir.  اعْتَزَلْتُمُوهُمْ  fiilinde olduğu gibi. Buna işbâ vavı - işbâ edatı denilir. 

وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

مَا  müşterek ism-i mevsûl,  mef’ûle matuf olup mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  يَعْبُدُونَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur. 

يَعْبُدُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

اِلَّا  istisna edatıdır. اللّٰهَ  lafza-i celâli, müstesna olup fetha ile mansubdur.

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri, إن اعتزلتم الكافرين (Kâfirlerden ayrılırsanız) şeklindedir. 

أْوُٓ۫ا  fiili  نَ ’un hazfiyle mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.  اِلَى الْكَهْفِ  car mecruru  أْوُٓ۫ا  fiiline müteallıktır.

يَنْشُرْ  talebin cevabı olduğu için meczum muzari fiildir.  رَبُّكُمْ  fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir  كُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

لَكُمْ  car mecruru يَنْشُرْ  fiiline müteallıktır. 

مِنْ رَحْمَتِه۪  car mecruru  يَنْشُرْ  fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir  ه۪  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

اعْتَزَلْتُمُوهُمْ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. 

İftiâl babındadır. Sülâsîsi  عزل ’dir.

İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.

 وَيُهَيِّئْ لَكُمْ مِنْ اَمْرِكُمْ مِرْفَقاً

 

Fiil cümlesidir.  وَ  atıf harfidir.  يُهَيِّئْ  meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.  لَكُمْ  car mecruru  يُهَيِّئْ  fiiline müteallıktır.   

مِنْ اَمْرِكُمْ  car mecruru  يُهَيِّئْ  filine müteallıktır. Muttasıl zamir  كُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.   

مِرْفَقاً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

يُهَيِّئْ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tef’il babındandır. Sülâsîsi  هيأ ’dir.

Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

 

وَاِذِ اعْتَزَلْتُمُوهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ اِلَّا اللّٰهَ فَأْوُٓ۫ا اِلَى الْكَهْفِ يَنْشُرْ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ رَحْمَتِه۪ وَيُهَيِّئْ لَكُمْ مِنْ اَمْرِكُمْ مِرْفَقاً

 

وَ  istînâfiye, ayet müstenefedir. Müfessirlerin çoğu mütekellimin Ashab-ı Kehf olduğunu belirtmiş, onların birbirlerine söyledikleri sözdür demiştir.

Zaman zarfı  اِذْ , takdiri قال بعضهم لبعض  [Onlardan bir kısmı diğerlerine dedi.] olan mahzufa müteallıktır. 

Müspet mazi fiil cümlesi faide-i haber ibtidaî kelam olan  اعْتَزَلْتُمُوهُمْ  cümlesi  اِذْ ’in muzâfun ileyhidir.

Mef’ûle atfedilen müşterek ism-i mevsûl  مَا ’nın sılası olan  يَعْبُدُونَ  cümlesi, muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  اِلَّا  istisna harfidir. İstisnanın munkatı’ veya muttasıl olması mümkündür. Lafza-i celâl, müstesnadır.

فَ  rabıtadır. Bu cümleden önce mahzuf bir şart olduğuna işaret eder. Emir üslubunda talebî inşâî isnad olan  فَأْوُٓ۫ا اِلَى الْكَهْفِ  cümlesi, mahzuf şartın cevabıdır.

Takdiri …إن اعتزلتم الكافرين  (kâfirlerden ayrılırsanız)’dir. Mahzuf şart ve mezkur cevabından oluşan, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. Şart cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Müspet muzari fiil sıygasında, faidei haber ibtidaî kelam olan  يَنْشُرْ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ رَحْمَتِه۪  cümlesi,  فَ  karinesi olmadan gelmiş cevap cümlesidir. Şartın takdiri …إن تأووا  [eğer sığınırsanız] şeklindedir.

Aynı üslupta gelen  وَيُهَيِّئْ لَكُمْ مِنْ اَمْرِكُمْ مِرْفَقاً  cümlesi, hükümde ortaklık sebebiyle şartın cevabına atfedilmiştir.

رَبُّكُمْ izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olması sebebiyle  كُمْ  zamirinin ait olduğu kişiler, şan ve şeref kazandırmıştır.

رَحْمَتِه۪  izafeti, Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan  رَحْمَتِ ’ye tazim ifade etmiştir.

Mef’ûl olan  مِرْفَقاً ’daki tenvin nev, kesret ve tazim ifade eder.

مِنْ اَمْرِكُمْ مِرْفَقاً  ibaresindeki  مِنْ  harfinde tecrîd vardır.

Ayetteki,  يَنْشُرْ لَكُمْ  ifadesi “Rabbiniz size rahmetinden genişlik versin yani orayı sizin için genişletsin.” demektir. (Fahreddin er-Râzî)

نشر الرَحْمَة  ve  اَمْرِ مِرْفَاق  ifadelerinde istiâre vardır.  يَنْشُرْ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ رَحْمَتِه۪  [Rabbiniz size rahmetini yaysın.] cümlesinde rahmet kelimesi nimet anlamındadır. Ancak nimette dürülmüş bir şey yok ki serilip yayılsın, gizlenmiş bir şey yok ki açılıp ortaya dökülsün. O yüzden bu ifade ile “Allah, nimetini gizleyip saklamadan açık ve yaygın biçimde sizin üzerinize bolca ihsan etsin.” anlamı kastedilmiştir. Ayette bu durum, katlanıp dürülmüş elbisenin açılıp yayılması; gizli bir şeyin mahiyeti şuyu bularak, hakkında bilgiler yaygınlaşacak biçimde açığa çıkarılması gibi olmaktadır. 

Diğer istiâre,  وَيُهَيِّئْ لَكُمْ مِنْ اَمْرِكُمْ مِرْفَقاً  [Sizin için kolaylık sağlasın.] ifadesinde, kolaylık anlamındaki المِرْفَاق ’ın asıl anlamı yaslanılan şeydir. Bu da “dirsekle üzerine yaslanılan yastık” anlamındaki المِرْفَق  kelimesinden alınmıştır. Buna göre sanki Yüce Allah “İşleriniz için kendisine dayanacağınız  ve yaslanacağınız, sırtlarınıza dayanak ve pazularınıza destek olacak şeyler hazırlasın.” demektedir. (Şerîf er-Radî, Kur'an Mecazları)

Dini inanç olarak onlardan ayrıldığınıza, göre cismani olarak da onlardan ayrılın ve o mağaraya sığının ki Rabbiniz, her iki cihanda da rahmetini size yaysın, size olan rahmetini genişletsin ve dininizden dolayı olan bu kaçma işinizde sizin için kolaylıklar hazırlasın, demişlerdi. (Ebüssuûd)