Kehf Sûresi 88. Ayet

وَاَمَّا مَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُ جَزَٓاءًۨ الْحُسْنٰىۚ وَسَنَقُولُ لَهُ مِنْ اَمْرِنَا يُسْراًۜ  ...

“Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var. (Üstelik) ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَأَمَّا ise
2 مَنْ kimseye
3 امَنَ inanan ا م ن
4 وَعَمِلَ ve yapan ع م ل
5 صَالِحًا iyi işler ص ل ح
6 فَلَهُ ona vardır
7 جَزَاءً mükafat ج ز ي
8 الْحُسْنَىٰ en güzel ح س ن
9 وَسَنَقُولُ ve söyleyeceğiz ق و ل
10 لَهُ ona
11 مِنْ -dan
12 أَمْرِنَا buyruğumuz- ا م ر
13 يُسْرًا kolay olanı ي س ر
 

وَاَمَّا مَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً 

 

وَ  atıf harfidir.  اَمّا şart ve tafsil harfidir. اَمّا lafzındaki, şart harfi olan  إنْ  harfi,  مَّا ’ya idgam edilmişti. مَّا  zaiddir. 

Müşterek ism-i mevsûl  مَنْ  mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası  اٰمَنَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.

اٰمَنَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir. 

عَمِلَ  fiili atıf harfi  وَ ’la makabline matuftur.  عَمِلَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.  صَالِحاً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.


 فَلَهُ جَزَٓاءًۨ الْحُسْنٰىۚ 

 

فَ  şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. لَهُ  car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır.  جَزَٓاءً  kelimesi masdar olup  الْحُسْنٰى nın hali konumunda fetha ile mansubdur.

الْحُسْنٰى  muahhar mübteda olup elif üzere mukadder damme ile merfûdur.  


وَسَنَقُولُ لَهُ مِنْ اَمْرِنَا يُسْراًۜ

 

Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir. Fiilinin başındaki  سَ  harfi tekid ifade eden istikbal harfidir.

نَقُولُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن dur. لَهُ  car mecruru  نَقُولُ  fiiline müteallıktır.

مِنْ  ibtida-i gaye içindir. مِنْ اَمْرِ  car mecruru  نَقُولُ  fiiline müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

يُسْراً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

 

وَاَمَّا مَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُ جَزَٓاءًۨ الْحُسْنٰىۚ

 

Önceki ayetteki mekulü’l-kavle matuf olan ayet, Zülkarneyn'in sözlerinin devamıdır.

Cümlenin atıf sebebi tezattır.

Müşterek ism-i mevsûl  مَنْ , mübtedadır. Mevsûlün sılası olan  اٰمَنَاً , müspet mazi fiil sıygasında gelerek hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, s. 107)

وَعَمِلَ صَالِح , sılaya matuftur. Cihet-i câmia tezâyüftür. Rabıta  فَ ’si ile gelen  فَلَهُ جَزَٓاءًۨ الْحُسْنٰىۚ  cümlesi haber, aynı zamanda şartın cevabıdır. Sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Haber cümlesinde takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. لَهُ , mahzuf mukaddem habere müteallıktır.  الْحُسْنٰىۚ , muahhar mübtedadır.  الْحُسْنٰىۚ ’dan hal olan  جَزَٓاءًۨ , masdar kalıbında gelmiştir. Bu kelimenin mahzuf fiilden naib, mef’ûlü mutlak olduğu da söylenmiştir.

اَمَّا ’nın dahil olduğu cümle, şart üslubunda, faide-i haber talebî kelamdır.

اَمَّا  harf-i şart, tafsil ve tekid için kullanılır. Şart harfi olması için kendisinden sonra فَ  harfinin gelmesi zorunludur. Zemahşerî:  اَمَّا  cümleye tekid anlamı kazandırır, demiştir. (İtkan, c. 1, s. 421)

اَمَّا  şart anlamı içeren bir harftir, bu yüzden de cevabı  فَ  ile birlikte gelir. Cümle içerisinde kullanılmasının anlama katkısı ise ilave bir tekid sağlamasıdır. Nitekim Zeyd’in gideceğini anlatmak istediğinde  زَيْدٌ ذاهِبٌَ  dersin. Ama bunu tekid ederek Zeyd’in mutlaka gideceğini ve gitmekte kararlı olduğunu belirtmek istediğinde; اما زيد مذاهب “Zeyd’e gelince mutlaka gidecek” dersin. Bu sebeple Sîbeveyhi bunun izahında; “Her ne olursa olsun Zeyd gidecektir.” demiştir. Bu izah iki fayda celb etmektedir; ilki onun tekid anlamı ihtiva etmesi, ikincisi de şart anlamı ihtiva etmesidir. (Keşşâf)

صَالِحاً  kelimesindeki tenvin; tazim veya özel bir nev olduğu içindir.

جَزَٓاءً  kelimesi, güzel mükâfat ile tavsif edilmiştir. Mevsûfun sıfatına muzâf kılınması, yaygın bir kullanıştır. Nitekim  دارُ الآخرة  ve  حق اليقين  izafetlerinde de böyledir. (Fahreddin er-Râzî)

اَمَّا مَنْ ظَلَمَ فَسَوْفَ نُعَذِّبُهُ  (Haksızlık edene gelince onu cezalandıracağız) ayetine karşılık olarak  اَمَّا مَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُ جَزَٓاءًۨ الْحُسْنٰىۚ  [‘’İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için en güzel karşılık vardır’’] ayetinin söylenmesinde latif bir mukabele sanatı vardır. (Safvetü’t Tefasir)


 وَسَنَقُولُ لَهُ مِنْ اَمْرِنَا يُسْراًۜ

 

Ayetin son cümlesi şartın cevabına matuftur.  سَ  istikbal harfiyle tekid edilmiş, müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber talebî kelamdır.

Muzari fiil, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümledeki  مِنْ  ibtida-î gaye içindir. Car mecrur  مِنْ اَمْرِنَا , ihtimam için mef’ûle takdim edilmiştir.

يُسْراً  mef’ûl olarak mansubdur. Bu kelimedeki tenvin kesret ve tazim ifade eder.

اَمْرِ  kelimesinin azamet zamirine muzâf olması emri tazim içindir.

اٰمَنَ - صَالِحاً - حُسْنٰىۚ  kelimelerinde mürâât-ı nazîr sanatı,  مَنْ  ve  مِنْ  kelimeleri arasında cinas vardır. 

Allah Teâlâ sonra [Ona emrimizden kolayını söyleyeceğiz buyurmuştur.] Bu, “Biz ona çetin ve zor olan şeyleri emretmeyiz ancak zekât, haraç ve benzeri kolay şeyleri emrederiz.” demek olup “Bu kolaydır.” takdirindedir. Bu tıpkı kolay bir söz (İsra Suresi, 26) ifadesinde olduğu gibidir. (Fahreddin er-Râzî)