اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْن۪ي عَنْكَ شَيْـٔاً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | إِذْ | hani |
|
2 | قَالَ | demişti ki |
|
3 | لِأَبِيهِ | babasına |
|
4 | يَا أَبَتِ | babacığım |
|
5 | لِمَ | niçin? |
|
6 | تَعْبُدُ | tapıyorsun |
|
7 | مَا | şeylere |
|
8 | لَا |
|
|
9 | يَسْمَعُ | işitmeyen |
|
10 | وَلَا | ve |
|
11 | يُبْصِرُ | görmeyen |
|
12 | وَلَا | ve |
|
13 | يُغْنِي | yararı olmayan |
|
14 | عَنْكَ | sana |
|
15 | شَيْئًا | hiçbir |
|
اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْن۪ي عَنْكَ شَيْـٔاً
اِذْ zaman zarfı olup صِدّ۪يقاً نَبِياًّ ‘e müteallıktır. قَالَ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.
لِاَب۪يهِ car mecruru قَالَ fiiline müteallık olup harfle îrab olan beş isimden biri olup cer alameti ي ’dır. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
يَا nida, اَبَتِ münadadır. Kelimenin sonundaki kesra muzâfun ileyhten ivazdır. Mütekellim يَ ’sı mahzuftur. Nidanın cevabı لِمَ تَعْبُدُ ’dur.
Münada; kendisine seslenilen ve seslenen kişiye yönelmesi istenilen kişidir. Münada, fiili hazf edilmiş mef’ûlün bihtir. Münadaya “ey, hey!” anlamlarına gelen nida harfleri ile seslenilir. En yaygın kullanılan nida edatı يَا ’dır.
Münada îrab yönünden mureb münada ve mebni münada olmak üzere 2 kısma ayrılır. Mureb münada lafzen mansub olur ve 3 şekilde gelir: 1) Muzâf, 2) Şibh-i muzâf, 3) Nekre-i gayrı maksude. Burada münada muzâf olarak geldiği için mureb münadaya girer ve lafzen mansubdur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لِ harf-i cer, مَ istifham ismi olup harf-i cerden dolayı elif mahzuftur. Car mecruru تَعْبُدُ fiiline müteallıktır. تَعْبُدُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
Müşterek ism-i mevsûl مَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası لَا يَسْمَعُ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَسْمَعُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
لَا يُبْصِرُ ve لَا يُغْن۪ي atıf harfi وَ ’la makabline matuftur. لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يُبْصِرُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يُغْن۪ي merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
عَنْكَ car mecruru يُغْن۪ي fiiline müteallıktır. شَيْـٔاً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
يُغْن۪ي fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi غني ’dir.
İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْن۪ي عَنْكَ شَيْـٔاً
Ayete dahil olan zaman zarfı اِذْ , önceki ayetteki صِدّ۪يقاً ’a müteallıktır. Ya da önceki ayetteki İbrahim'den bedeldir. Yani: اذكر خبر إبراهيم إذ قال (...dediği zaman İbrahim’in haberini hatırla) demektir.
Âşûr da İbrahim’de bedeli iştimal olduğu görüşündedir. (Âşûr)
Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelam olan قَالَ لِاَب۪يهِ cümlesi اِذْ ’in muzâfun ileyhidir.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli …يَٓا اَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ , nida üslubunda talebî inşaî isnaddır.
Münada olan اَبَتِ ‘nin muzâfun ileyhi olan يَ , mahzuftur. Bu mütekellimin münadaya yakın olma isteğine işarettir.
اَبَتِ kelimesindeki تِ , izafet ي 'sinden ivazdır, çünkü bedel ile kendisinden bedel yapılan kelime bir arada bulunamayacağı için يَٓا أبتي denilmez; bazen elif, يَٓا ’dan bedel yapılarak يا أبتا denilir. Bu ifade yalnız yalvarmak için kullanılır, bunun içindir ki onu tekrar etmiştir. (Fahreddin er-Râzi, Âşûr)
Nidanın cevabı olan لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. İstifham üslubunda olmasına rağmen soru manası taşımayıp ikaz ve inkâr anlamına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Çünkü İbrahim’in (as) amacı babasından bir cevap istemek değildir.
لِمَ ; harf-i cer olan لِ ve istifham harfi مَا ’dan oluşmuştur. Harf-i cer dahil olduğu için مَا ’daki elif hazf olmuştur.
Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَٓا ’nın sılası olan لَا يَسْمَعُ cümlesi, menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Aynı üslupta gelen وَلَا يُبْصِرُ ve وَلَا يُغْن۪ي عَنْكَ شَيْـٔاً cümleleri sıla cümlesine hükümde ortaklık sebebiyle atfedilmiştir.
شَيْـٔاً ’deki tenvin kıllet ve herhangi bir anlamında nev ifade eder. Bilindiği gibi menfi siyakta nekre umuma işarettir.
يُبْصِرُ ve يُغْن۪ي fiilleri, اِفعال babındadır. Cümlelerdeki nefy harfi, olumsuzluğu tekid için tekrarlanmıştır.
Hz. İbrahim'in, babasının tabi olduğu şeylerin özelliklerini sıralaması, taksim sanatı üslubudur.
Bu ayettteki ifadeler kavminin yıldızlara tapma konusundaki cehaletini ifade eden bir tarîzdir. (Zuhaylî)
يَسْمَعُ - يُبْصِرُ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı, اَبَتِ - اَب۪يهِ arasında cinası iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr, لَا ’ların tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Ayetteki birinci مَا istifham harfi, ikinci مَا ism-i mevsûldür. Aralarında tam cinas sanatı ve reddü’l-acüz ale’s-sadr vardır.