Meryem Sûresi 42. Ayet

اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْن۪ي عَنْكَ شَيْـٔاً  ...

Hani babasına şöyle demişti: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِذْ hani
2 قَالَ demişti ki ق و ل
3 لِأَبِيهِ babasına ا ب و
4 يَا أَبَتِ babacığım ا ب و
5 لِمَ niçin?
6 تَعْبُدُ tapıyorsun ع ب د
7 مَا şeylere
8 لَا
9 يَسْمَعُ işitmeyen س م ع
10 وَلَا ve
11 يُبْصِرُ görmeyen ب ص ر
12 وَلَا ve
13 يُغْنِي yararı olmayan غ ن ي
14 عَنْكَ sana
15 شَيْئًا hiçbir ش ي ا
 
Bu âyetler, evlâdın ana babaya karşı tavrının nasıl olması gerektiğini göstermesi bakımından ilgi çekicidir. Hz. İbrâhim, babası Âzer’e her sözünün başında “babacığım” diye hitap etmekte, –ilerideki âyetlerden anlaşılacağı üzere– babası müşrik olmasına, kendisine karşı son derece kaba ve tehditkâr ifadeler kullanmasına rağmen ona karşı saygıda kusur etmediği görülmektedir. Âyetlerden aynı zamanda küçüğün de büyüğe öğüt verebileceği ve din konusunda insanları doğru yola iletecek gerçek bilginin ilâhî vahiy olduğu anlaşılmaktadır. 44. âyette, Allah’ın emrine aykırı olmasına rağmen şeytanın emrine itaat etmek, “ona tapma” olarak değerlendirilmiştir. Kur’an akla, hakikate ve ahlâka aykırı olan her türlü hareketi şeytanî olarak; ve şeytanî sâiklere teslimiyet yönünde ortaya konan her bilinçli eylemi de “şeytana tapma” olarak tanımlamaktadır (Esed, II, 615; krş. Nisâ 4/117). 
 
İbrâhim’in babası için dua edeceği yönündeki vaadi, babasının inkârcı olarak öleceğini ve Allah düşmanı olduğunu öğrenmeden önce idi. Bu durumu öğrenince babasının affı için dua etmekten vazgeçti (bk. Tevbe9/114).
 
 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 602
 

اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْن۪ي عَنْكَ شَيْـٔاً

 

اِذْ  zaman zarfı olup  صِدّ۪يقاً نَبِياًّ ‘e müteallıktır.  قَالَ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  

قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir. 

لِاَب۪يهِ  car mecruru  قَالَ  fiiline müteallık olup harfle îrab olan beş isimden biri olup cer alameti  ي ’dır. Muttasıl zamir  هُ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

يَا  nida,  اَبَتِ  münadadır. Kelimenin sonundaki kesra muzâfun ileyhten ivazdır. Mütekellim  يَ ’sı mahzuftur. Nidanın cevabı  لِمَ تَعْبُدُ ’dur.

Münada; kendisine seslenilen ve seslenen kişiye yönelmesi istenilen kişidir. Münada, fiili hazf edilmiş mef’ûlün bihtir. Münadaya “ey, hey!” anlamlarına gelen nida harfleri ile seslenilir. En yaygın kullanılan nida edatı  يَا ’dır.

Münada îrab yönünden mureb münada ve mebni münada olmak üzere 2 kısma ayrılır. Mureb münada lafzen mansub olur ve 3 şekilde gelir: 1) Muzâf, 2) Şibh-i muzâf, 3) Nekre-i gayrı maksude. Burada münada muzâf olarak geldiği için mureb münadaya girer ve lafzen mansubdur.  (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

لِ  harf-i cer,  مَ  istifham ismi olup harf-i cerden dolayı elif mahzuftur. Car mecruru  تَعْبُدُ  fiiline müteallıktır.  تَعْبُدُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ’dir. 

Müşterek ism-i mevsûl  مَا  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  لَا يَسْمَعُ dir. Îrabdan mahalli yoktur.

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يَسْمَعُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو dir. 

لَا يُبْصِرُ  ve  لَا يُغْن۪ي  atıf harfi  وَ la makabline matuftur. لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يُبْصِرُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هوdir.

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يُغْن۪ي  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هوdir.

عَنْكَ  car mecruru  يُغْن۪ي  fiiline müteallıktır.  شَيْـٔاً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

يُغْن۪ي  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  غني ’dir.

İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de  fiilin mücerret manasını ifade eder.

 

اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْن۪ي عَنْكَ شَيْـٔاً

 

Ayete dahil olan zaman zarfı  اِذْ , önceki ayetteki  صِدّ۪يقاً ’a müteallıktır. Ya da önceki ayetteki İbrahim'den bedeldir. Yani:  اذكر خبر إبراهيم إذ قال (...dediği zaman İbrahim’in haberini hatırla) demektir.

Âşûr da İbrahim’de bedeli iştimal olduğu görüşündedir. (Âşûr)

Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelam olan  قَالَ لِاَب۪يهِ  cümlesi  اِذْ ’in muzâfun ileyhidir.

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli …يَٓا اَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ , nida üslubunda talebî inşaî isnaddır. 

Münada olan  اَبَتِ ‘nin muzâfun ileyhi olan  يَ , mahzuftur. Bu mütekellimin münadaya yakın olma isteğine işarettir.

اَبَتِ  kelimesindeki  تِ , izafet  ي 'sinden ivazdır, çünkü bedel ile kendisinden bedel yapılan kelime bir arada bulunamayacağı için  يَٓا أبتي  denilmez; bazen elif,  يَٓا ’dan bedel yapılarak  يا أبتا  denilir. Bu ifade yalnız yalvarmak için kullanılır, bunun içindir ki onu tekrar etmiştir. (Fahreddin er-Râzi, Âşûr)

Nidanın cevabı olan  لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ  cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. İstifham üslubunda olmasına rağmen soru manası taşımayıp ikaz ve inkâr anlamına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Çünkü İbrahim’in (as) amacı babasından bir cevap istemek değildir. 

لِمَ ; harf-i cer olan  لِ  ve istifham harfi  مَا dan oluşmuştur. Harf-i cer dahil olduğu için  مَا ’daki elif hazf olmuştur.

Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَٓا nın sılası olan  لَا يَسْمَعُ cümlesi, menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Aynı üslupta gelen  وَلَا يُبْصِرُ  ve  وَلَا يُغْن۪ي عَنْكَ شَيْـٔاً  cümleleri sıla cümlesine hükümde ortaklık sebebiyle atfedilmiştir.

شَيْـٔاً ’deki tenvin kıllet ve herhangi bir anlamında nev ifade eder. Bilindiği gibi menfi siyakta nekre umuma işarettir.

يُبْصِرُ  ve  يُغْن۪ي  fiilleri,  اِفعال  babındadır. Cümlelerdeki nefy harfi, olumsuzluğu tekid için tekrarlanmıştır.

Hz. İbrahim'in, babasının tabi olduğu şeylerin özelliklerini sıralaması, taksim sanatı üslubudur.

Bu ayettteki ifadeler kavminin yıldızlara tapma konusundaki cehaletini ifade eden bir tarîzdir. (Zuhaylî)

يَسْمَعُ - يُبْصِرُ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı,  اَبَتِ  - اَب۪يهِ  arasında cinası iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr,  لَا ların tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır. 

Ayetteki birinci  مَا  istifham harfi, ikinci  مَا  ism-i mevsûldür. Aralarında tam cinas sanatı ve reddü’l-acüz ale’s-sadr vardır.