يَٓا اَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَۜ اِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ عَصِياًّ
يَٓا اَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَۜ
يَا nida, اَبَتِ münadadır. Kelimenin sonundaki kesra muzâfun ileyhten ivazdır. Mütekellim يَ ’sı mahzuftur. Nidanın cevabı لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَۜ ’dır.
لَا nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır. تَعْبُدِ meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
الشَّيْطَانَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
اِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ عَصِياًّ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder. الشَّيْطَانَ kelimesi اِنَّ ’nin ismi olup lafzen mansubdur. اِنَّ ’nin haberi كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesidir.
كَانَ nakıs, mebni fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder. كَانَ ’nin ismi müstetir olup takdiri هو ’dir.
لِلرَّحْمٰنِ car mecruru عَصِياًّ’e müteallıktır. عَصِياًّ kelimesi كَانَ ’nin haberi olup lafzen mansubdur.يَٓا اَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَۜ
İsti’naf cümlesidir. Hz. İbrahim'in babasına söylediklerinin devamıdır. Nida üslubunda talebî inşaî isnaddır. Münada olan اَبَتِ ’de muzâfun ileyh olan mütekellim zamiri mahzuftur. Bu mütekellimin münadaya yakın olma isteğine işarettir.
اَبَتِ kelimesindeki تِ , izafet ي 'sinden ivazdır, çünkü bedel ile kendisinden bedel yapılan kelime birarada bulunamayacağı için يَٓا أبتي denilmez; bazen elif, يَٓا ’dan bedel yapılarak يا أبتا denilir. Bu ifade yalnız yalvarmak için kullanılır, bunun içindir ki onu tekrar etmiştir. (Fahreddin er-Râzî)
Nidanın cevabı olan لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ cümlesi, nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Âzer'in inancının batıl olduğunu ortaya koymada dayanılan hüccet, Hz. İbrahim’in ta ilk baştan söylediği ‘’İşitmez, görmez, sana hiçbir faydası olmaz şeylere niçin tapıyorsun’’, şeklindeki sözüdür. Sonraki sözleri ise bir korkutma (ikâz) ve onu o delillere sevk edecek (anlamasını sağlayacak) bir işaret gibidir. (Fahreddin er-Râzî)
اِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ عَصِياًّ
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb babındandır.
اِنَّ ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Ayetin إنَّهُ كانَ لِلرَّحْمَنِ عَصِيًّا şeklinde zamir yerine şeytanın isminin açıkça gelişi; haberin müsnedün ileyhe isnadını açıklamak ve muhatapta şeytana karşı olan nefreti artırmak içindir. Çünkü ismin açık bir şekilde zikredilişi onun iticiliğine dikkat çekilmesini sağlar ve bizatihi cümlenin kendisi başlı başına bir öğüt ve uyarı olur. (Âşûr)
اِنَّ ’nin haberi; كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesi olup, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Car mecrur olan لِلرَّحْمٰنِ , ihtimam için amili كَانَ ’nin haberi عَصِياًّ ’e takdim edilmiştir.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Şeytanın diğer cinayetleri içinden Rabbine isyanı; zikre tahsis edilmiş, çünkü hepsinin temeli odur. Yahut onun isyanı, Hz. Âdem ile zürriyetine olan düşmanlığının neticesi olduğu içindir. Bu itibarla Hz. İbrahim'in bunu hatırlatması, babasının, şeytanın dostluk ve itaatinden kaçınmasını gerektirmektedir. Ayette Rahman isminin zikredilmesi, şeytanın isyanının şenaatini, göstermek, içindir. (Ebüssuûd)
İbrahim (as) bu dört nasihatin her birinin başında “Babacığım” ifadesine yer vermiş, böylece ona yaklaşmak, onun şefkatini uyandırmak istemiştir. (Keşşâf)
رَّحْمٰنِ - الشَّيْطَانَ kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî vardır.
عَصِياًّ - الشَّيْطَانَ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.