Meryem Sûresi 47. Ayet

قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَۚ سَاَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبّ۪يۜ اِنَّهُ كَانَ ب۪ي حَفِياًّ  ...

İbrahim, şöyle dedi: “Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ق و ل
2 سَلَامٌ selam س ل م
3 عَلَيْكَ sana
4 سَأَسْتَغْفِرُ mağfiret dileyeceğim غ ف ر
5 لَكَ senin için
6 رَبِّي Rabbimden ر ب ب
7 إِنَّهُ çünkü O
8 كَانَ ك و ن
9 بِي bana
10 حَفِيًّا çok lutufkardır ح ف و
 
Bu âyetler, evlâdın ana babaya karşı tavrının nasıl olması gerektiğini göstermesi bakımından ilgi çekicidir. Hz. İbrâhim, babası Âzer’e her sözünün başında “babacığım” diye hitap etmekte, –ilerideki âyetlerden anlaşılacağı üzere– babası müşrik olmasına, kendisine karşı son derece kaba ve tehditkâr ifadeler kullanmasına rağmen ona karşı saygıda kusur etmediği görülmektedir. Âyetlerden aynı zamanda küçüğün de büyüğe öğüt verebileceği ve din konusunda insanları doğru yola iletecek gerçek bilginin ilâhî vahiy olduğu anlaşılmaktadır. 44. âyette, Allah’ın emrine aykırı olmasına rağmen şeytanın emrine itaat etmek, “ona tapma” olarak değerlendirilmiştir. Kur’an akla, hakikate ve ahlâka aykırı olan her türlü hareketi şeytanî olarak; ve şeytanî sâiklere teslimiyet yönünde ortaya konan her bilinçli eylemi de “şeytana tapma” olarak tanımlamaktadır (Esed, II, 615; krş. Nisâ 4/117). 
 
İbrâhim’in babası için dua edeceği yönündeki vaadi, babasının inkârcı olarak öleceğini ve Allah düşmanı olduğunu öğrenmeden önce idi. Bu durumu öğrenince babasının affı için dua etmekten vazgeçti (bk. Tevbe9/114).
 
 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 602
 

قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَۚ 

 

Fiil cümlesidir. قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو dir. Mekulü’l-kavli,  سَلَامٌ عَلَيْكَۚ dir.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

سَلَامٌ  mübteda olup lafzen merfûdur.  عَلَيْكَ  car mecruru mübtedanın mahzuf haberine mütallıktır.


 سَاَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبّ۪يۜ 

 

سَاَسْتَغْفِرُ  fiilinin başındaki  سَ  harfi tekid ifade eden istikbal harfidir. اَسْتَغْفِرُ  merfû muzari fiildir.  Faili müstetir olup takdiri  أنا dir.  لَكَ  car mecruru  اَسْتَغْفِرُ  fiiline müteallıktır.

رَبّ۪ي  mef’ûlün bih olup mukadder fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

اَسْتَغْفِرُ  fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil istif’âl babındandır. Sülâsîsi غفر ’dir.

Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamlar katar.


اِنَّهُ كَانَ ب۪ي حَفِياًّ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.  هُ  muttasıl zamir  اِنَّ nin ismi olarak mahallen mansubdur.  اِنَّ ’nin haberi  كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesidir.

كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. كَانَ nin ismi müstetir olup takdiri هوdir. 

ب۪ي  car mecruru  حَفِياًّ e müteallıktır. 

حَفِياًّ  kelimesi  كَانَ nin haberi olup lafzen mansubdur.
 

قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَۚ 

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayetin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Mekulü’l -kavl, Hz. İbrahim'in babasına verdiği cevaptır. 

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  سَلَامٌ عَلَيْكَۚ  cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Sübut ve devam ifade eden isim cümlesinde, îcâz-ı hazif sanatı vardır.  عَلَيْكَۚ  car mecruru mahzuf habere müteallıktır. Nekra gelen mübteda  سَلَامٌ , selamın tamamına ve kemâline işaret içindir. Şöyle demiş gibidir: ‘’Tam ve kemâl sıfat senin üzerinedir.’’ 


 سَاَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبّ۪يۜ 

 

Mekulü’l-kavle dahil istînâf cümlesidir. Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber talebî kelamdır. Fiile dahil olan  سَ , istikbale işaret eden tekid harfidir.

لَكَ ; babası için özellikle istiğfar edeceğini bildirmekte acele ettiğini gösterir.

رَبّ۪ي  izafetinde Rabb sıfatı mütekellim zamirine, şereflendirmek, gerçek ibadet, dua ve iltica edilecek Rabbin, zararı ve faydası dokunmayan Azer’in taptığı putlar değil, İbrahim’in (as) Rabbi olduğunu bildirmek maksadıyla izafe edilmiştir.

رَبّ۪ي  izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan mütekellim zamiri dolayısıyla Hz. İbrahim, şan ve şeref kazanmıştır. 

Vaat  سَ ’le tekid edilmiştir. Vaat ve vaîd (tehdit) ifadesine dahil edilen  سَ  manayı tespit ve tekid eder.


 اِنَّهُ كَانَ ب۪ي حَفِياًّ

 

Fasılla gelmiş ta’liliyye hükmündeki cümlenin fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb sanatıdır.  اِنَّ  ile tekid edilmiş isim cümlesidir. Sübut ifade eden bu cümle faide-i haber inkârî kelamdır.  اِنَّ ’nin haberi  كَانَ ب۪ي حَفِياًّ , nakıs fiil  كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesidir. Car mecrur  ب۪ي , amili olan  حَفِياًّ ’e takdim edilmiştir. Bu takdim ihtimam içindir.

Car mecrur  ب۪ي , Allah Teâlâ'nın kerîm olduğunun lâzımını beyan ve fasılaya riayet için  كَانَ  olan haber,  حَفِياًّ  kelimesinin önüne geçmiştir.

حَفِي , fe’îl vezninde mübalağa sıygasında bir lafızdır. Allah Teâlâ'nın lütfunun ve ona olan kereminin, onun mekânının beyanında mübalağaya delalet eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Suret-i Meryem, s. 201)

 اِنَّهُ كَانَ ب۪ي حَفِياًّ  cümlesi; İbrahim aleyhisselam’ın, babasının Allah’a şirk koşmaktan vazgeçip tevhid üzere doğru yola ermesi için mağfiret ümidiyle babası için istiğfar edeceğini vaadettiği duaya talil olarak gelmiştir. (Âşûr)