Meryem Sûresi 83. Ayet

اَلَمْ تَرَ اَنَّٓا اَرْسَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ عَلَى الْكَافِر۪ينَ تَؤُزُّهُمْ اَزاًّۙ  ...

Kâfirlerin başına, onları durmadan (günaha ve azgınlığa) tahrik eden şeytanları gönderdiğimizi görmedin mi?
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أَلَمْ
2 تَرَ görmedin mi? ر ا ي
3 أَنَّا biz
4 أَرْسَلْنَا gönderdik ر س ل
5 الشَّيَاطِينَ şeytanları ش ط ن
6 عَلَى üzerine
7 الْكَافِرِينَ kafirler ك ف ر
8 تَؤُزُّهُمْ onları kışkırtıyorlar ا ز ز
9 أَزًّا kışkırttıkça ا ز ز
 
Yüce Allah’ın şeytanları inkârcıların üzerine göndermesi iki şekilde yorumlanmıştır: a) Bundan maksat kâfirlerin inkâr ve isyanda direnmeleri sebebiyle Allah’ın onları şeytanlara karşı korumamasıdır (bk. İbrâhim 14/22). b) Allah’ın, şeytanları inkârcıların üzerine musallat kılmasıdır. Kâfirler, inat ve ısrarla inkârlarını, Allah ve Peygamber’e karşı düşmanlıklarını sürdürürlerse Allah da onlara şeytanları musallat kılar. Şeytanlar onlara vesvese verir ve kötülükleri güzel gösterirler. Neticede onlar her türlü kötülükleri yaparlar, bu sebeple cehenneme girerler. Zuhruf sûresinin 36. âyeti bu yorumu destekler.
 
 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 618
 

اَلَمْ تَرَ اَنَّٓا اَرْسَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ عَلَى الْكَافِر۪ينَ تَؤُزُّهُمْ اَزاًّۙ

 

Hemze istifham harfidir.  لَمْ  muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. تَرَ  illet harfinin hazfıyla meczum muzari fiildir.

اَنَّ  ve masdar-ı müevvel,  تَرَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

Kalp fiilleri (iki mef’ûl alan fiiller); bir mef’ûl ile manası tamamlanamayıp ikinci mef’ûle ihtiyaç duyan fiillerdir. Bu fiiller isim cümlesinin önüne gelirler, mübteda ve haberi iki mef’ûl yaparak nasb ederler. 3 gruba ayrılırlar:

1. Bilmek manasında olanlar.

2. Sanmak manası ifade edenler, kesine yakın bilgi ifade ederler. “Sanmak, zannetmek, saymak, kendisine öyle gelmek” gibi manalara gelir.

3. Değiştirme manası ifade edenler aynı anlama gelmedikleri halde görevleri itibarıyla onlara benzerliklerinden kalp fiilleri adı altına girmişlerdir.

Değiştirme manasına gelen fiiller “etti, yaptı, kıldı, edindi, dönüştürdü, değişik bir hale getirdi” gibi manalara gelir.

Bilgi ve zan fiillerinden sonra bazen  اَنَّ ’li ve  اَنْ ’li cümleler gelir, bu cümleler iki mef’ûl kabul edilir. Bilmek, sanmak ve değiştirme manasına gelen bu fiiller 3 şekilde gelebilir: 1) İki mef’ûl alanlar, 2) İki mef’ûlünü masdar-ı müevvel cümlesi olarak alanlar, 3) İki mef’ûlü hazif olanlar. Kalp fiilleri iki mamûlü arasında olduğunda amel etmeleri de etmemeleri de caizdir.

Bu ayette تَرَ  fiili bilmek manasına gelen fiillerdendir ve iki mef’ûlünü masdar-ı müevvel cümlesi olarak almıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اَنَّ  masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir. 

نَا  mütekellim  zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.

اَرْسَلْنَا  cümlesi  اَنَّ ’in haberi olarak mahallen merfûdur.

اَرْسَلْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

الشَّيَاط۪ينَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  عَلَى الْكَافِر۪ينَ  car mecruru  اَرْسَلْنَا  fiiline müteallıktır. الْكَافِر۪ينَ nin cer alameti  ى dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.

تَؤُزُّهُمْ  fiili,  الشَّيَاط۪ينَ nin hali olarak mahallen mansubdur. Takdiri; تهيّجهم إلى المعاصي، أو من الكافرين أي متحرّكين إلى المعاصي (Onları günaha kışkırtırsın veya kâfirlerden yani onlar günaha yönelirler.) şeklindedir.  

تَؤُزُّهُمْ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هى’dir.

Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

اَزاًّ  mef’ûlu mutlak olup fetha ile mansubdur.

اَلْكَافِر۪ينَ  kelimesi, sülâsî mücerredi olan كفر  fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اَرْسَلْنَا  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi رسل ’dir.

İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de  fiilin mücerret manasını ifade eder.

 

اَلَمْ تَرَ اَنَّٓا اَرْسَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ عَلَى الْكَافِر۪ينَ تَؤُزُّهُمْ اَزاًّۙ

 

Bu kelam, Resulullah'ı (sav), mezkûr ayet-i kerimelerin ifade ettikleri ve o azgın ve inatçı kâfirler hakkında hikâye ettikleri çeşitli çirkin sözleri ve fiilleri, hiçbir engel tanımadan azgınlığa ve dalalete tamamen dalmaları, inatta ifrat etmeleri, küfürde kararlı olmaları ve hak, hiçbir şüphe ve tereddüt kalmaksızın tamamen ortaya çıktığı halde ona karşı mücadele vermek için ittifak etmeleri gibi hallerinden taaccüp ettirmek ve bütün bunların şeytanın azdırması ve saptırmasıyla olduğuna, yoksa kısmen de olsa haklı bir sebep bulunmadığına dikkat çekmek anlamını ifade etmektedir.

Bu taaccüp ettirmekten maksat, şeytanların kâfirler üzerine gönderilmesinden Resulullah'ı taaccüp ettirmek değil, fakat kafirlerin zikredilen hallerinden, şeytanın azdırmasının sonuçları olmaları itibarıyla taaccüp ettirmektir. Nitekim şeytanlar onları coşturdukça coşturuyorlar. (Ebüssuûd)

İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

İstifham üslubunda olmasına rağmen cümle, taaccüp ve kınama manasında olduğu için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.

تَرَ  fiili aklî (manevi) bir durumla ilgili olup basiretle (hissî) ilgili değildir. İlim manasında rüyet kelimesinin kullanılmasında, sebep müsebbeb alakası ile mecazı mürsel vardır. Zikredilen rüyet, kastedilen ise ilim olan müsebbeptir. Şöyle de ifade edilebilir; manevi, aklî ve görülmez olan bir anlatım, gözle görülen, canlı bir şey menziline konulmuştur. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i, Meryem 77. ayetten Uyarlama, s. 307) 

تَرَ  fiili iki mef’ûle müteaddi olan fiillerdendir. Tekid ve masdar harfi  اَنَّ nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi  اَنَّٓا اَرْسَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ عَلَى الْكَافِر۪ينَ , faide-i haber inkârî kelamdır. Masdar-ı müevvel, تَرَ  fiilinin iki mef’ûlü yerindedir.

Kur’ân'da geçen  أولم تر  ile ألم تر  arasındaki fark için, vav harfiyle gelen ta‘bîrin gözle görülen konularda olduğu, diğerinin ise aklî bir düşünceyle delîl çıkarmak konularında kullanıldığı söylenmiştir.
أولم تر ta‘bîrinin, hayâtta misâli çok görülen konularda kullanıldığı da söylenmiştir.
ألم تر ta‘bîrinin de, çok rastlanmayan konularda kullanıldığı söylenmiştir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c.2, s.329) 
اَلَمْ تَرَ  ifadesi zahiren istifhâm ise de muhatabı taaccübe sevk eden bir ifadedir. (Fahreddin er-Râzî)
Bu ifade Kur’ânın en azim cümlelerinden biridir. Pek çok kez tekrarlanmıştır. Bundan sonra da acayip, garip, akla-mantığa aykırı şeyler zikredilmiştir. (Muhammed Ebû Mûsâ, Ğâfir Sûresi Belâği Tefsîri, S. 343)

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنَّ , isim cümlesi ve isnadın tekrar etmesi sebebiyle üç katlı bir tekid ve yerine göre de tahsis ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı Kadir Suresi 1)

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

اَنَّ ’nin haberi olan  اَرْسَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ  cümlesi müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedin mazi fiil sıygasında gelmesi hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, s. 107) 

اَرْسَلْنَا  fiilinin azamet zamirine isnadı tazim ifade etmiştir.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, s. 107) 

تَؤُزُّهُمْ اَزاًّۙ  cümlesi  الشَّيَاط۪ينَ ’nin  halidir. Mef’ûlü mutlak olan  اَزاًّۙ ’le tekid edilen cümle, müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber talebî kelamdır. Muzari fiil teceddüt ve istimrar ifade eder. Kemâl-i ittisâl nedeniyle fasılla gelmiş, hal-i müekkide olarak ıtnâb olan bu hal cümlesi, onların bu hallerinin sürekli bir özellik olduğuna işaret eder.

تَؤُزُّهُمْ - اَزاًّۙ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.