اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | أَلَمْ |
|
|
2 | تَعْلَمْ | bilmez misin? |
|
3 | أَنَّ | şüphesiz |
|
4 | اللَّهَ | Allah |
|
5 | لَهُ | onundur |
|
6 | مُلْكُ | mülkü |
|
7 | السَّمَاوَاتِ | göklerin |
|
8 | وَالْأَرْضِ | ve yerin |
|
9 | وَمَا | ve yoktur |
|
10 | لَكُمْ | size |
|
11 | مِنْ |
|
|
12 | دُونِ | başka |
|
13 | اللَّهِ | Allah’tan |
|
14 | مِنْ | hiçbir |
|
15 | وَلِيٍّ | koruyucu |
|
16 | وَلَا | ve (ne de) |
|
17 | نَصِيرٍ | bir yardımcı |
|
Allah’ı dost edinmek, hayatımızda onu ‘Tek’ yapmak
6 dakika 50sn https://youtu.be/QLM2s4tOL0E
O şeriatı da Allah getirdi, bu şeriatı da Allah getirdi, mülk onundur, başka kimsede böyle bir yetki yoktur.
اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ
Hemze istifham harfidir. لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. تَعْلَمْ meczum muzari fiildir. اَنَّ ve masdar-ı müevvel, تَعْلَمْ fiilinin iki mef’ûlu yerindedir. اَنَّ isim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. اللّٰهَ lafza-i celâli اَنَّ 'nin ismidir. لَهُ car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. مُلْكُ السَّمٰوَاتِ muahhar mübtedadır. الْاَرْضِ kelimesi السَّمٰوَاتِ kelimesine matuftur.
وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ
وَ atıf harfidir. مَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. لَكُمْ car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. مِنْ دُونِ car mecruru وَلِيٍّ ’nin mahzuf haline veya mahzuf habere müteallıktır. اللّٰهِ lafza-i celâli muzâfun ileyhtir. Cer alameti kesradır. مِنْ وَلِيٍّ ’deki مِنْ zaiddir. وَلِيٍّ lafzen mecrur mahallen muahhar mübteda olarak merfûdur.
و atıf harfidir. Nefy harfi لَا olumsuzluğu tekid etmek içindir. نَص۪يرٍ lafzı وَلِيٍّ kelimesine matuftur.
اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ
Ayet fasılla gelmiştir. İki ayet arasındaki bağlantı kemâl-i ittisâldir.
İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. İstifham üslubunda olmasına rağmen cümle, takrir manasına gelmesi sebebiyle mecâz-ı mürsel mürekkeptir. Cümlede mütekellim Allah Teâlâ olduğu için istifhamda, tecâhül-i ârif sanatı vardır.
علم fiili iki mef’ûle müteaddi olan fiillerdendir. اَنَّ ile tekid edilmiş faide-i haber inkârî kelam olan masdar-ı müevvel cümlesi, تَعْلَمْ fiilinin iki mef’ûlü yerindedir.
اَلَمْ تَعْلَمْ [Bilmez misin ki] Peygamber 'e hitaptır Maksat, O ve ümmetidir, çünkü arkasından "sizin için yoktur” buyurulmuştur. Yalnız Onu zikretmesi bunu en iyi bilenleri ve bilgilerinin kaynağı olmasındandır. (Beyzâvî, Safvetü't Tefâsir) Bundan dolayı da, mecâz-ı mürsel mürekkeptir.
تَعْلَمْ fiilindeki müfret muhatap zamirinden لَكُمْ ’deki cemi muhatap zamirine geçişte, iltifat sanatı vardır.
Ayeti kerimedeki له car mecruru, takdim edilerek tahsis ifade etmiştir. Yerlerin ve göklerin mülkü, Allah’a kasr edilmiştir. Hakiki kasr ve kasrı sıfat alel mevsuftur. (Âdil Ahmed Sâbir er-Ruveynî, Min Ğarîbi Belâgati’l Kur’ani’l Kerim, S. 359., Soru 71)
Bu ayet, önceki ayetin son cümlesi ile başladığı için aralarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
السَّمٰوَاتِ - الْاَرْضِ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ
Temâsül sebebiyle öncesine atfedilen cümlede, takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. Zaid مِنْ harfi, takdim ve isme isnad unsurlarıyla tekid edilen cümle, faide-i haber inkârî kelamdır.
[Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.] cümlesindeki مِنْ harfi, olumsuzlamanın pekiştirilmesi içindir. (Âdil Ahmed Sâbir er-Ruveynî, Min Ğarîbi Belâgati’l Kur’ani’l Kerim)“Ne de bir yardımcı” ifadesi de olumsuzlamaya atıftır ki eğer bunun başına لَا ifadesi gelmemiş olsaydı hem dostluğun hem de yardımın ikisinin bir arada onlardan olumsuzlandığı şeklindeki anlam müphemleşebilir ve bunlardan sadece birinin olumsuzlandığı vehmi ortaya çıkabilirdi. Bu yüzden [ne de bir yardımcı] ifadesi kullanılarak her ikisinin de kasıtlı olarak olumsuzlandığı belirtilmiş oldu. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)
وَلِيٍّ - نَص۪يرٍ kelimeleri arasında murâât-ı nazîr sanatı vardır.
دُونِ اللّٰهِ izafeti kısa yoldan izah ve gayrıyı tahkir içindir.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ’dır. Dolayısıyla Allah isminde tecrîd sanatı vardır.
Bütün kemâl ve celâl sıfatları bünyesinde toplayan lafza-i celâl, ayette telezzüz, teberrük ve kalplerde haşyet uyandırmak için tekrarlanmıştır. Bu tekrarda ıtnâb, reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
من دون الله ve ان الله terkiplerinde zamir yerine Allah lafzının getirilmesi, ruhlardaki korku ve endişeyi artırmak içindir. (Safvetü't Tefâsir)
Bu cümlede üç anlam vardır: