يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَۜ قُلْ مَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | يَسْأَلُونَكَ | sana soruyorlar |
|
2 | مَاذَا | ne |
|
3 | يُنْفِقُونَ | (Allah yolunda) harcayacaklarını |
|
4 | قُلْ | de ki |
|
5 | مَا | şey |
|
6 | أَنْفَقْتُمْ | vereceğiniz |
|
7 | مِنْ | -dan |
|
8 | خَيْرٍ | hayır- |
|
9 | فَلِلْوَالِدَيْنِ | ana-baba içindir |
|
10 | وَالْأَقْرَبِينَ | ve yakınlar |
|
11 | وَالْيَتَامَىٰ | ve öksüzler |
|
12 | وَالْمَسَاكِينِ | ve yoksullar |
|
13 | وَابْنِ |
|
|
14 | السَّبِيلِ | ve yolda kalmış(lar) |
|
15 | وَمَا | ve ne |
|
16 | تَفْعَلُوا | yaparsanız |
|
17 | مِنْ | -dan |
|
18 | خَيْرٍ | hayır- |
|
19 | فَإِنَّ | muhakkak |
|
20 | اللَّهَ | Allah |
|
21 | بِهِ | onunla birlikte |
|
22 | عَلِيمٌ | bilir |
|
يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَۜ
Fiil cümlesidir. یَسۡـَٔلُونَ muzari fiildir. نَ ’un sübutuyla merfûdur. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. مَاذَا istifham ismi, یُنفِقُونَ fiilinin mukaddem mef’ûlu olarak mahallen mansubtur. Veya istifham harfi مَا , mübteda olarak mahallen merfûdur. ذَٓا kelimesi, الَّذ۪ي manasında ism-i mevsûldur. یُنفِقُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzaridir. یَسۡـَٔلُونَ fiilinin ikinci mef’ûlu olarak mahallen mansubtur. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
مَاذَا یُنفِقُونَۖ [Ne harcayacaklarını…] Zeccâc şöyle demiştir: Bunun iki vechi vardır:
1. Burada geçen ذَا , ism-i mevsûl olan اَلَّذِي manasındadır. Yani harcayacakları şeyin ne olduğunu soruyorlar. Buna göre مَا mübteda, ذَا ise onun haberidir.
2. مَا le ذَا birlikte ‘’hangi şey’’ anlamında bir kelimedir ve یُنفِقُونَ [harcayacaklar] fiili ile nasb edilmiştir.
Bir görüşe göre ذَا zaid bir sıladır. مَا ise kendisinden sonraki fiil ile nasb edilmiş bir isimdir. Başka bir izah da şöyledir: مَا burada [canlılar için kullanılan] مَنْ anlamındadır. وَالسَّمَٓاءِ وَمَا بَنٰيهَاۙۖ [Gökyüzüne ve onu bina edene yemin olsun.] (Şems 91/5) ayetinde de böyledir. ذَا da اَلَّذِينَ manasına gelir. Bu durumda ayet: “Kendilerine infak edeceğimiz kişiler kimlerdir?” demek olur. Yani soru bizzat harcamanın kendisiyle ilgili değil, bilakis harcamanın nereye yapılacağı ile ilgilidir. Cevabın bu konuda olması da bunu desteklemektedir. ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَۙ [Rabbine sor da onun ne olduğunu bize beyan etsin.] (Bakara 2/70) ayetinde de benzer bir anlatım vardır. Bu ayetteki soru da ineğin özellikleriyle ilgilidir ve cevabı da o şekilde gelmiştir. Yoksa ineğin mahiyetiyle ilgili bir soru değildir. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)
قُلْ مَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ
قُلْ sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir أنت ‘dir. Mekulü’l-kavl cümlesi مَاۤ أَنفَقۡتُم مِّنۡ خَیۡر ’dir. مَاۤ ki muzari fiili cezm eden şart ismidir. أَنفَقۡتُم fiilinin mukaddem mef'ûlun bihi olarak mahallen mansubtur. أَنفَقۡتُم mahallen meczum mazi fiildir. Şart fiilidir. قُلْ fiilinin mef’ûlu olarak mahallen mansubtur. مِّنۡ خَیۡر car mecruru, مَاۤ ’nın mahzuf haline müteallıktır.
فَ şartın cevabına gelen rabıta harfidir. لِلۡوَ ٰلِدَیۡنِ car mecruru mukadder mübtedanın mahzuf haberine müteallıktır. Takdiri; مآله أو مصرفه للوالدين (Ana-baba için malından ve masrafından) şeklindedir.
ٱلۡأَقۡرَبِینَ وَٱلۡیَتَـٰمَىٰ وَٱلۡمَسَـٰكِینِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِیلِۗ lafızları atıf harfi وَ ’la لِلۡوَ ٰلِدَیۡنِ ’ye matuftur.
وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ
وَ istînâfiyyedir. مَا iki fiili cezm eden şart ismidir. Mukaddem mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. تَفۡعَلُوا۟ şart fiili, ن ’un hazfi ile meczum fiildir. مِنۡ خَیۡر car mecruru مَا ’nın mahzuf haline müteallıktır.
فَ şartın cevabına gelen rabıta harfidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder. اللّٰهَ lafza-i celâli اِنَّ ’nin ismidir. بِهِ car mecruru عَلِیم ’e müteallıktır. عَلِیم ise اِنَّ’nin haberidir.يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَۜ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müsbet muzari fiille gelmiş faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mübteda ve haberden müteşekkil مَاذَا یُنفِقُونَۖ cümlesi یَسۡـَٔلُونَ fiilinin ikinci mef’ûlüdür. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. یُنفِقُونَۖ haber olan ذَا ’nın sılasıdır.
Ayetin öncesiyle irtibatı şöyledir: ilk ayette savaşıp canı feda etmekten bahsedilmekteydi. Bu ayet ise mal ile Allah’a yaklaşmakla ilgilidir. Allah Teâlâ canla ve malla mücadele etmeyi emretmiştir.
قُلْ مَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ
Şibh-i kemâl-i ittisâl nedeniyle, beyanî istînâf olarak fasılla gelmiş cümle, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. قُلۡ emir fiilinin mekulü’l-kavli, şart üslubunda haberî isnaddır. Haber manalıdır. أَنفَقۡتُم şart fiili, müsbet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Şartın cevabı, فَ karinesiyle ...فَلِلۡوَ ٰلِدَیۡنِ ‘dir. Cevap cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur فَلِلۡوَ ٰلِدَیۡنِ , mukadder mübtedanın mahzuf haberine müteallıktır. Akabindeki diğer lafızlar لِلۡوَ ٰلِدَیۡنِ ’ye matufturlar.
مَاۤ أَنفَقۡتُم مِّنۡ خَیۡر ibaresindeki خَیۡر sebebiyyet alakasıyla ’mal’ anlamında mecaz-ı mürseldir.
خَیۡر ‘ın söylenip malın kimlere verileceğinin sıralanması cem meat-taksim sanatıdır.
[Hayır namına her ne infak ederseniz…] ifadesi onların ne infak edeceklerini de içermektedir ki, o da her tür hayırdır. Burada söz en önemli olana göre yapılandırılmış olup, o da harcanacak yerlerdir. Çünkü harcama ancak yerini bulduğunda bir anlam ifade eder. (Keşşâf-Ebüssuûd)
Arapçada mal hayır olarak isimlendirilir. Allah Teâlâ: لَا يَسْـَٔمُ الْاِنْسَانُ مِنْ دُعَٓاءِ الْخَيْرِۘ [İnsanoğlu mal istemekten hiç bıkmaz.] (Fussilet 41/49) buyurmuştur. Mal için خَیۡر kelimesinin kullanılması hayır yolunda harcanmasından dolayıdır. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)
وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ
وَ atıf, مَا şart harfidir. Cümle şart üslubunda haberî isnaddır. Haber manalıdır. تَفۡعَلُوا۟ şart fiilidir ve cümle müsbet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Şartın cevabı, فَ karinesiyle ... فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِ cümlesidir. Cevap cümlesi إِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesidir. İsme isnad edilmiş cümle faide-i haber inkarî kelamdır.
İsim cümlesi devam ve sübut ifade eder. إِنَّ ’nin isminin bütün esma-i hüsnaya şamil ٱللَّهِ ismiyle gelmesi telezzüz, teberrük ve ikaz içindir.
Cümlede mütekellim Allah Teâlâdır. Dolayısıyla lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.
[Allah hayır olarak yaptıklarınızı bilir] ifadesi bir vaaddir. Bu ifadenin altında “Hayırlarınızın karşılığı verilecektir” anlamı yatmaktadır. Lazım-melzum alakasıyla yaptıklarınızın karşılığı verilecektir manası taşır. Mecaz-ı mürseldir.
Cevap cümlesi mesel tarikinde tezyîldir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır.
[Yaptığınız hayırlar.] Buradaki مَا şart edatıdır. Şartın cevabı [Şüphesiz ki Allah onları bilir.] ifadesidir. Yani yerine getirdiğiniz emirleri, yaptığınız ibadet ve tâatı Allah Teâlâ bilir ve onun sevabını verir. Bu ifade kötülükle ilgili bir yerde zikredilse, Allah onun cezasının ne olduğunu bilir anlamına gelir. Amelden sonra bilginin zikredilmesi vaad ve tehdit açısından daha beliğ ve etkili bir kullanımdır. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)
Ayette geçen عَلِیم, Cenab-ı Allah'ın Alîm oluşu hususunda ileri bir mana ifade eden bir sıygadır. Yani "Allah'ın ilminden ne yerdeki ne de gökteki bir zerre hariç kalamaz" demektir. Binaenaleyh Allah sizi, yaptığınız o şeye karşılık en güzel bir mükâfaatla mükâfaatlandırır. (Fahreddin er-Razi,Tefsir-i Kebir)
Tekrarlanan مِنۡ , خَیۡر , مَا kelimelerinde reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı, farklı anlam ifade eden فَ lerde cinas ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.