Bakara Sûresi 69. Ayet

قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا لَوْنُهَاۜ قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ اِنَّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَٓاءُۙ فَاقِعٌ لَوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِر۪ينَ  ...

Onlar, “Bizim için Rabbine dua et de, rengi neymiş? açıklasın” dediler. Mûsâ şöyle dedi: “Rabbim diyor ki, o, sapsarı; rengi, bakanların içini açan bir sığırdır” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالُوا dediler ki ق و ل
2 ادْعُ du’a et د ع و
3 لَنَا bizim için
4 رَبَّكَ Rabbine ر ب ب
5 يُبَيِّنْ açıklasın ب ي ن
6 لَنَا bize
7 مَا nedir
8 لَوْنُهَا onun rengi ل و ن
9 قَالَ dedi ki ق و ل
10 إِنَّهُ şüphesiz O
11 يَقُولُ diyor ق و ل
12 إِنَّهَا gerçekten o
13 بَقَرَةٌ bir inektir ب ق ر
14 صَفْرَاءُ sarı renginde ص ف ر
15 فَاقِعٌ parlak ف ق ع
16 لَوْنُهَا onun rengi ل و ن
17 تَسُرُّ sevinç verir س ر ر
18 النَّاظِرِينَ bakanlara ن ظ ر
 

قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا لَوْنُهَاۜ

Fiil cümlesidir. قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. Mekulü’l kavli,  ادْعُ لَنَا ‘dir. قَالُوا  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

اُدْعُ  illet harfinin hazfıyla mebni emir fiildir. Faili müstetir takdiri, اَنْتَ  ‘dir. لَنَا  car mecruru اُدْعُ  fiiline mütealliktir. رَبَّ  mef‘ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir  كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

فَ  karînesi olmadan gelen  يُبَيِّنْ  cümlesi şartın cevabıdır.

يُبَيِّنْ  sükun ile meczum muzari fiildir. Faili müstetir takdiri, هُوَ ‘dir. لَنَا  car mecruru  يُبَيِّنْ  fiiline mütealliktir. مَا لَوْنُهَاۜ  cümlesi  يُبَيِّنْ  fiilinin mef‘ûlün bihi olarak mahallen mansubdur. 

İstifham ismi  مَا  mübteda olarak mahallen merfûdur. لَوْنُهَاۜ  haber olup damme ile merfûdur. Muttasıl zamir  هَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

يُبَيِّنْ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  بين ’dir.

Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ اِنَّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَٓاءُۙ فَاقِعٌ لَوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِر۪ينَ

Fiil cümlesidir. قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.  Mekulü’l-kavl  اِنَّهُ يَقُولُ ’dir. قَالَ  fiilinin mef‘ûlün bihi olarak mahallen mansubdur.     

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. 

هُ  muttasıl zamir  اِنَّ ‘ nin ismi olarak mahallen mansubdur. يَقُولُ  cümlesi  اِنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur. 

يَقُولُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Mekulü’l-kavl  اِنَّهَا بَقَرَةٌ ’dir. يَقُولُ  fiilinin mef‘ûlün bihi olarak mahallen mansubdur.  

اِنَّ  tekid harfidir. هَا  muttasıl zamir  اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur. بَقَرَة  kelimesi اِنَّ ‘nin haberi olup damme ile merfûdur. 

صَفْرَٓاءُۙ  kelimesi  بَقَرَة ‘ ün birinci sıfatı olup damme ile merfûdur.  فَاقِعٌ  ikinci sıfatı olup damme ile merfûdur. لَوْنُهَا  kelimesi ism-i fail  فَاقِعٌ ‘un faili olup damme ile merfûdur. Muttasıl zamir  هَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. تَسُرُّ النَّاظِر۪ينَ  cümlesi  بَقَرَة ‘nın üçüncü sıfatı olup mahallen merfûdur. 

تَسُرُّ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. النَّاظِر۪ينَ  mef’ûlün bih olup nasb alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.

صَفْرَٓاءُۙ  kelimesi sonunda zaid yani kelimenin kök harflerinden olmayan elif-i memdude olan isimlerden olduğu için gayri munsariftir.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.

Varlıkları niteleyen kelimelere “sıfat” denir. Arapça’da sıfatın asıl adı “na’t” (النَّعَت) dır. Sıfatın nitelediği isme de “men’ut” (المَنْعُوتُ) denir. Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya “sıfat tamlaması” denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir.Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat mevsufuna dört açıdan uyar: Cinsiyet, Adet, Marifelik - nekirelik, İrab.

Sıfat iki kısma ayrılır:1. Hakiki sıfat  2. Sebebi sıfat. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata “hakiki sıfat”, dolaylı olarak niteleyen sıfata da “sebebi sıfat” denir.

1- Hakiki sıfat ; 1. Müfred olan sıfatlar  2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1- Müfred olan sıfatlar : Müfred olan sıfatlar genellikle ismi fail, ismi meful, mübalağalı ismi fail, sıfatı müşebbehe, ismi tafdil, masdar, ismi mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsuf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2- Cümle olan sıfatlar: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibhi cümle olan sıfatlar. Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

صَفْرَٓاءُ  kelimesi sıfat-ı müşebbehedir. Sıfatı müşebbehe; “Benzeyen sıfat” demektir. İsmi faile benzediği için bu adı almıştır. İsmi failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfatı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsmi fail değişen ve yenileşen vasfa delalet eder. Sıfatı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

فَاقِعٌ  kelimesi, sülâsi mücerredi  وقع  olan fiilin ism-i failidir. 

نَّاظِر۪ينَ  kelimesi, sülâsi mücerredi نظر  olan fiilin ism-i failidir.

İsmi fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsmi fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا لَوْنُهَاۜ

Ayet beyanî istînâf olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müsbet fiil cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالُوا mazi fiil cümlesi haberi isnaddır. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mazi fiil hudûs ifade eder.

Mekulü’l kavl cümlesi olan ادْعُ ise, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Talebin cevap cümlesi يُبَيِّنْ لَنَا , emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

رَبَّكَ izafetinde muzâfın şanı vardır.

مَا لَوْنُهَاۜ cümlesi istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Mübteda ve haberden müteşekkil bu cümlenin fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir.

قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ اِنَّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَٓاءُۙ فَاقِعٌ لَوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِر۪ينَ

Ayet beyanî istînaf olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.

Hazret-i Musa’nın, Allah Teâlâ’ya dua edip kendisine vahiy geldikten sonra verdiği cevaptır. İki cümle arasında meskûtun anh vardır.

قَالَ mazi fiil cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mazi fiil hudûs ifade eder.

Mekulü’l-kavl olan اِنَّهُ يَقُولُ cümlesi اِنَّ ile tekid edilmiş faide-i haber talebî kelamdır. Cümlede müsnedin muzari fiil olarak gelmesi, hükmü takviye ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil olarak gelmesi olayın zihinde daha kolay canlandırılmasını sağlayarak muhatabın dikkatini çeker.

Musa (as)’a ait zamirin رَبّ  ismine izafe edilmesi ona tazim ve şeref ifade eder.

قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ  cümlelerinde mazi fiilden muzari fiile geçişte iltifat sanatı vardır.

Ayetteki اِنَّ ile tekid edilmiş ikinci mekulü’l-kavl cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

قَالَ - قَالُوا - يَقُولُ kelimeleri arasında iştikak cinası, لَنَا ve اِنَّ ’nin tekrarında ve bu kelime gruplarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

صَفْرَٓاءُۙ , فَاقِعٌ , تَسُرُّ النَّاظِر۪ينَ sıfatları, anlamı zenginleştirmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

68. ayetle aynı üslupla gelen bu ayet arasında reddü’l-acüz ales-sadr vardır.

Bakmak kelimesi اَبْصَرَ ya da رَاَى ile değil de, نَظَرَ fiiliyle gelmiştir. Yani bakanların gözünü alamayacakları, göz alıcı manası vurgulanmıştır. Aslında bu kadar soru sormaya gerek yoktur; çünkü görenlerin gözünü alan sapsarı bir ineği bulmak zor değildir.

سرور , bir faydanın husulü ya da beklenmesi anında kalpte beliren lezzettir. (Keşşâf)

تَسُرُّ fiilinin muzari gelmesi, bu işin yenilenerek tekrar ettiğine işaret eder. Muzari fiilin tercih edilmesi olayın zihinde daha kolay canlandırılmasını sağlar.