Bakara Sûresi 72. Ayet

وَاِذْ قَتَلْتُمْ نَفْساً فَادّٰرَءْتُمْ ف۪يهَاۜ وَاللّٰهُ مُخْرِجٌ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَۚ  ...

Hani, bir kimseyi öldürmüştünüz de suçu birbirinizin üstüne atmıştınız. Hâlbuki Allah, gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkaracaktı.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِذْ hani
2 قَتَلْتُمْ siz öldürmüştünüz ق ت ل
3 نَفْسًا bir adam ن ف س
4 فَادَّارَأْتُمْ birbirinizle atışmıştınız د ر ا
5 فِيهَا onun hakkında
6 وَاللَّهُ oysa Allah
7 مُخْرِجٌ ortaya çıkarıcıdır خ ر ج
8 مَا şeyi
9 كُنْتُمْ olduğunuz ك و ن
10 تَكْتُمُونَ gizlemiş ك ت م
 

Allah’tan hiçbirşeyin gizleyemeyeceği ve Allah’ın herşeyi açığa çıkaracağı haber verilmiştir.  

 

وَاِذْ قَتَلْتُمْ نَفْسًا فَادّٰرَءْتُمْ ف۪يهَاۜ وَاللّٰهُ مُخْرِجٌ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَۚ

وَ  istînâfiyyedir. Zaman zarfı  اِذْ, takdiri أذكر  (Hatırla, düşün) olan mahzuf fiile mütealliktir. قَتَلْتُمْ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

قَتَلْتُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تُمْ  fail olarak mahallen merfûdur. نَفْسًا  mef’ûlun bih fetha ile mansubdur

ادّٰرَءْتُمْ  cümlesi atıf harfi  فَ  ile  قَتَلْتُمْ ‘e matuftur. Matuf ile matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ  ile yapılan atıfta matuf ile matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

ادّٰرَءْتُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تُمْ  fail olarak mahallen merfûdur. ف۪يهَا car mecruru  ادّٰرَءْتُمْ  fiiline mütealliktir.

İsim cümlesidir.  اللّٰهُ  lafza-i celâl mübtada olup damme ile merfûdur.  مُخْرِجٌ  haber olup damme ile merfûdur.  

مَا  müşterek ism-i mevsûl, ism-i fail  مُخْرِجٌ ’nun mef’ulün bihi olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası كان ’nin dahil olduğu isim cümlesidir. Îrabta mahalli yoktur.  

كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.

تُمْ  muttasıl zamiri كان ’nin ismi olarak mahallen merfûdur. تَكْتُمُونَ  cümlesi, كُنْتُمْ ‘ün haberi olarak mahallen mansubdur. 

تَكْتُمُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.

دَارَاَهُ [Onu savundu.], تَدَارَاَ الْقَوْمُ [Topluluk birbirleri ile dövüştü.] demektir.  اِدَّارَؤُوا da aynı manaya gelmektedir. اِدَّارَؤُوا  fiilinin aslı  تَدَارَاَ  şeklindedir. Baştaki  تَ harfi  د  harfine katılmıştır. Çünkü  تَ  harfi ile  د  harfinin mahreçleri aynıdır. Bu iki harfin birleşmesinden sonra  د  harfi sakin (harekesiz) kılınmıştır. Sakin bir harfle kelimeye başlanılmayacağı için de başına bir vasıl hemzesi getirilmiştir. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)

(إِذْ) : Yanlız Cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.

a) (إِذْ) mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.

b) (إِذْ) den sonra muzâri fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.

c) (بَيْنَا) ve (بَيْنَمَا) dan sonra gelirse mufâcee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.

d) Sükûn üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

İsmi failin fiil gibi amel şartları şunlardır: 

1. Harfi tarifli (ال) olmalıdır.  2. Haber olmalıdır. 

3. Sıfat olmalıdır.  4. Hal olmalıdır. 

5. Kendisinden önce nefy (olumsuzluk) edatı bulunmalıdır. 

6. Kendisinden önce istifham (soru) edatı bulunmalıdır.

Şartlardan birinin bulunması amel etmesi için yeterlidir. Bu amel şartlarından birini taşıyan ismi fail kendisinden sonra fail ve meful alabilir. Bu fail veya meful bazen ismi failin muzafun ileyhi konumunda da gelebilir. İsmi fail tercüme edilirken umumiyetle muzari manası verir. Nadiren mazi manası da olabilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

ادّٰرَءْتُمْ  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tefa’ûl babındadır. Sülâsîsi, درأ ’dır.

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüb (sakınma) ve talep anlamları katar. 

مُخْرِجٌ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsmi fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsmi fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَاِذْ قَتَلْتُمْ نَفْسًا فَادّٰرَءْتُمْ ف۪يهَاۜ وَاللّٰهُ مُخْرِجٌ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَۚ

Ayet وَ ’la öncesine atfedilmiştir. Cümlede mahzuf اذكروا fiili nedeniyle icâz-ı hazif sanatı vardır. Bu mahzuf fiil, zaman zarfı اِذْ ’in mutellakıdır. Cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

نَفْسًا ’deki tenvin, herhangi bir kişiye delalet etmektedir.

İsm-i mevsûlün sılası, كان ’nin dahil olduğu isim cümlesidir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsned, muzari fiil gelerek hudûs, teceddüt ve hükmü takviye ifade etmiştir.

Bütün kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlin müsnedün ileyh olarak gelmesi telezzüz, teberrük, medh ve haşyet içindir.

وَاللّٰهُ مُخْرِجٌ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَۚ cümlesi matuf ve matufun aleyh arasında gelen itiraziyyedir.

Birbirini takip eden iki cümle arasına gelen ara cümle, beliğ kelâmın güzelliğini daha da artırır. Cümle-i muterizenin buradaki faydası, hakikatin kuşkusuz meydana çıkacağını muhataplara bildirmektir. (Safvetü't Tefâsir)

[Allah gizlediklerinizi açığa çıkaracaktır]. Şüphesiz onu ortaya çıkaracaktır. مُخْرِجٌ ism-i faili amel etmiştir, çünkü gelecek zaman hikayesidir. (Beyzâvî)

Burada, bu karşılıklı suçlama ve ihtilaf olayının yaşandığı dönem, Hz.Musa Peygamberin zamanında olmasına rağmen, cinayetin açığa çıkma hadisesi gelecek zamanda, hadise olup bittikten çok zaman sonra Kur’an’ın nüzûlü esnasında hikaye edilmiştir. Bu tıpkı ِباسط ذراعينه [köpekleri de ön ayaklarını eşiğe uzatmıştı] (Kehf 18/18)] ifadesinde, olay anında şimdiki zaman durumunda olan bir şeyin hikaye edilmesine benzer. (Keşşâf)

Ayette mütekellim Allah Teâlâ’dır. Dolayısıyla lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.

مُخْرِجٌ - تَكْتُمُونَۚ kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.