Bakara Sûresi 77. Ayet

اَوَلَا يَعْلَمُونَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ  ...

Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizli tuttuklarını da bilir, açığa vurduklarını da.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أَوَلَا
2 يَعْلَمُونَ bilmiyorlar mı ki? ع ل م
3 أَنَّ şüphesiz
4 اللَّهَ Allah
5 يَعْلَمُ bilir ع ل م
6 مَا şeyleri
7 يُسِرُّونَ onların gizledikleri س ر ر
8 وَمَا ve şeyleri
9 يُعْلِنُونَ açığa vurdukları ع ل ن
 

اَوَلَا يَعْلَمُونَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ

Hemze istifham harfidir.  لَا يَعْلَمُونَ  atıf harfi  وَ  ile mahzuf istînâfa matuftur. Takdiri, أيلومونهم على التحدث بما ذكر ولا يعلمون (Söylenenleri konuştukları ve bilmedikleri için onları kınıyorlar mı?) şeklindedir.  

لا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَعْلَمُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. أَنَّ  ve masdar-ı müevvel  يَعْلَمُونَ ‘nin iki mef’ûlü bihi yerinde olup mahallen mansubdur.

أَنَّ  masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir.

اللّٰهَ  lafza-i celâl  اَنَّ ’nin ismi olup fetha ile mansubdur.  يَعْلَمُ  cümlesi  اَنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.

يَعْلَمُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. مَا  müşterek ism-i mevsûl mef’ulün bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  يُسِرُّونَ  ’dir. İrabdan mahalli yoktur. Aid zamir mahzuftur.

يُسِرُّونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. 

مَا يُعْلِنُونَ  cümlesi atıf harfi  وَ  ile makabline matuftur. 

يُسِرُّونَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  سرر ’dir. 

يُعْلِنُونَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  علن ‘dir.

İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.  

 
 

اَوَلَا يَعْلَمُونَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ

وَ atıf veya istînâfiyyedir.

İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen mana itibariyle taaccüb, takrir, kınama ve sefih yani akıldan yoksun bir iş üzere olduklarını bildirme kastı taşıdığından terkib, mecaz-ı mürsel mürekkeptir. Ayrıca istifhamda tecâhül-i ârif sanatı vardır.

Ayette mütekellimin Allah Teâlâ olması sebebiyle lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.

يَعْلَمُونَ - يُعْلِنُونَ kelimeleri arasında cinâs-ı muzarî, يَعْلَمُ - يَعْلَمُونَ fiilleri arasında cinâs-ı iştikak ve reddü'l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Cinas: kelamda söylenişleri aynı veya birbirine çok yakın lafızların farklı anlamlarda kullanılması sanatıdır. Cinas ezberlemeyi ve anlamayı kolaylaştırır.

Ayette geçen يسرون kelimesi, gizlerler manasında olup Türkçe’de bu kökten sır ve esrar kelimesini kullanmaktayız. Benzer şekilde يعلنون da açığa çıkardılar demek olup aleniyet kelimesi buradan dilimize geçmiştir.

Önce يسرون sonra بعلنون gelmesinin sebebi, kafirlerin, müminlerle beraber iken küfürlerini gizlediklerini, kendi kendilerine kaldıklarında da açığa çıkardıklarına işaret etmek içindir. (Âdil Ahmed Sâbir er-Ruveynî, Min Ğarîbi Belâgati’l Kur’ani’l Kerim)

يُسِرُّونَ - يُعْلِنُونَ arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır. Bu da iki zıt şeyi bir arada zikretmektir. (Safvetü't Tefâsir)

Bu cümlede arasında tertipli leff ve neşr sanatı vardır. (Âdil Ahmed Sâbir er-Ruveynî, Min Ğarîbi Belâgati’l Kur’ani’l Kerim)

لا يعلمون - يعلم fiilleri arasında da tıbâk-ı selb ve reddü'l-acüz ale’s-sadr vardır.

Masdar-ı müevvel teviliyle لَا يَعْلَمُونَ fiilinin iki mef’ûlü konumunda olan isim cümlesi, اَنَّ ile tekid edilmiştir. Faide-i haber talebî kelamdır.

Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle  marife olması telezzüz, teberrük ve haşyet uyandırmak içindir.

Bu ayette geçen fiillerin tümü muzari olarak kullanılmıştır. Hükmü takviye, hudûs ve teceddüd ifade ederler. Ayrıca muzari fiiller tecessüm özelliğiyle muhayyileyi harekete geçirerek muhatabın dikkatini canlı tutar.

Ayette farklı şeyleri belirten iki ism-i mevsûl مَا arasında tam cinas ve reddü'l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.