وَقَالُوا لَوْلَا يَأْت۪ينَا بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّه۪ۜ اَوَلَمْ تَأْتِهِمْ بَيِّنَةُ مَا فِي الصُّحُفِ الْاُو۫لٰى
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَقَالُوا | ve dediler ki |
|
2 | لَوْلَا | değil mi? |
|
3 | يَأْتِينَا | bize getirmeli |
|
4 | بِايَةٍ | bir ayet (mu’cize) |
|
5 | مِنْ | -den |
|
6 | رَبِّهِ | Rabbin- |
|
7 | أَوَلَمْ |
|
|
8 | تَأْتِهِمْ | onlara gelmedi mi? |
|
9 | بَيِّنَةُ | kanıt |
|
10 | مَا |
|
|
11 | فِي | bulunan |
|
12 | الصُّحُفِ | Kitap’larda |
|
13 | الْأُولَىٰ | önceki |
|
Sahafe صحف : صَحِيفَة yayılıp uzatılmış şeydir. Üzerine yazı yazılan şeye de صَحِيفَة denir. Çoğulu صَحائِف ve صُحُف şekillerinde gelir. مُصْحَف yazılı sayfaları içine alarak toplayan kitaptır.(Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de iki isim formunda 9 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekilleri sayfa, sahaf ve mushaftır. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
وَقَالُوا لَوْلَا يَأْت۪ينَا بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّه۪ۜ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ve matufun aleyh arasında îrab bakımından, sıyga bakımından, cümlelerin haberî veya inşaî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz.
Matufun îrabı her zaman için matufun aleyhe uyar.
و : Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Mekulü’l-kavli, لَوْلَٓا ’dır. لَوْلَٓا cezmetmeyen şart edatıdır. Tahdid için هلا yani “Değil mi?” manasındadır.
يَأْت۪ينَا elif üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. Mütekellim zamiri نَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
بِاٰيَةٍ car mecruru يَأْت۪ينَا fiiline müteallıktır. مِنْ رَبِّه۪ car mecruru بِاٰيَةٍ ‘in mahzuf sıfatına müteallıktır. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اَوَلَمْ تَأْتِهِمْ بَيِّنَةُ مَا فِي الصُّحُفِ الْاُو۫لٰى
Hemze istifham harfi, وَ istînâfiyyedir.
لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. تَأْتِهِمْ
تَأْتِهِمْ illet harfinin hazfıyla meczum muzari fiildir. Muttasıl zamir هِمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
بَيِّنَةُ fail olup lafzen merfûdur. Müşterek ism-i mevsûl مَا , muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فِي الصُّحُفِ car mecruru mahzuf sılaya müteallıktır. الْاُو۫لٰى kelimesi الصُّحُفِ ’nin sıfatı olup elif üzere mukadder kesra ile mecrurdur.
وَقَالُوا لَوْلَا يَأْت۪ينَا بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّه۪ۜ
وَ istînâfiyyedir. Cümle müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالُوا fiilinin mekulü’l-kavli olan لَوْلَا يَأْت۪ينَا بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّه۪ , müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlenin başındaki لَوْلَٓا tahdid (teşvik) harfidir. Tevbih manasına gelmiştir. Burada tahdid (bir şeyin yapılmasını sertçe istemek) manasındadır. Bu mana sözün gelişinden anlaşılır. Bu harften sonra fiil gelir.
لَوْلَا, bu ayette “Değil miydi?” anlamında olup kendisinden sonra bir fiil geldiğinde bu manada kullanılması çoktur. Ama bunun peşinden isim geldiğinde, bu manaya gelmez. (Fahreddin er-Râzî)
بِاٰيَةٍ ’daki tenvin kesret ve nev ifade eder.
لَوْلَا ..meli/malı, değil mi manasında tahdîd ilişkisi kurar. Muzariden önce teşvik, maziden önce kınama ve tendim (pişmanlık) ifade eden bir edattır. Tahdîd kelime olarak “teşvik” anlamına gelse de terim olarak “Bir işin yapılmasını ve onda gevşeklik gösterilmemesini şiddetle ve sertçe istemektir.” Arz kelimesinde olduğu gibi yumuşaklık söz konusu değildir. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, (Doktora Tezi))
أْت۪ي fiili ‘geldi’ anlamındadır. بِ harf-i ceriyle kullanıldığında ‘getirdi’ manasına gelir. Bu tazmin sanatıdır.
İnkârcıların Peygambere (sav) ait zamiri Rabb lafzına izafe etmeleri Peygamberimizi tahkir amaçlıdır.
اَوَلَمْ تَأْتِهِمْ بَيِّنَةُ مَا فِي الصُّحُفِ الْاُو۫لٰى
Hemze inkarî istifham, وَ atıf harfidir. Cümle takdiri ألم تأتهم سائر الآيات وتأتهم بيّنة (Diğer ayetler onlara apaçık birer delil olarak gelmedi mi?) olan mukadder istînâfa matuftur.
İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen ikaz ve azarlama amacı taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Kur'an-ı Kerim’de istifham edatlarının asli manalarını terk edip mecazi anlam kazandıkları sıklıkla görülür. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
بَيِّنَةُ ’nun muzâfun ileyhi konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَا ’nın sılası mahzuftur. فِي الصُّحُفِ , bu mahzuf sılaya mütealliktir. Sılanın hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
الْاُو۫لٰى kelimesi الصُّحُفِ için sıfattır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
يَأْت۪ينَا - تَأْتِهِمْ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
فِي الصُّحُفِ الْاُو۫لٰى ifadesindeki ف۪ي harfinde istiare-i tebeiyye vardır. ف۪ي harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla sahifeler, içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada ف۪ي harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü الصُّحُفِ , hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Sahifelerdekilerle irtibatın önemini ifade etmek üzere bu harf kullanılmıştır. Câmi’, her ikisindeki mutlak irtibattır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belâgat Dersleri Beyan İlmi)
Allah Teâlâ bu kelamıyla onların o çirkin sözlerini red ve tekzip etmektedir. Onlar, o sözlerinin altında Kur’an-ı Kerim’in gelmesiyle, mucizenin geldiğini inkâr etmek niyetini taşıyorlardı. Halbuki Kur’an bütün mucizelerin anası, başı, en büyüğü ve en sürekli olanıdır. Zira mucizenin hakikati, peygamberliği iddia eden zatın hangi hususlarda olursa olsun, bazı harikulade özelliklerinin bulunmasıdır. (Ebüssuûd)