قُلْ كُلٌّ مُتَرَبِّصٌ فَتَرَبَّصُواۚ فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ اَصْحَابُ الصِّرَاطِ السَّوِيِّ وَمَنِ اهْتَدٰى
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قُلْ | de ki |
|
2 | كُلٌّ | herkes |
|
3 | مُتَرَبِّصٌ | gözetlemektedir |
|
4 | فَتَرَبَّصُوا | gözetleyin |
|
5 | فَسَتَعْلَمُونَ | bileceksiniz |
|
6 | مَنْ | kimdir |
|
7 | أَصْحَابُ | sahipleri |
|
8 | الصِّرَاطِ | yolun |
|
9 | السَّوِيِّ | düzgün |
|
10 | وَمَنِ | ve kimdir |
|
11 | اهْتَدَىٰ | doğru yolda olan |
|
قُلْ كُلٌّ مُتَرَبِّصٌ فَتَرَبَّصُواۚ
Fiil cümlesidir. قُلْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri انت ’dir.
Mekulü’l-kavl cümlesi كُلٌّ مُتَرَبِّصٌ ’dir. قُلْ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
كُلٌّ mübteda olup lafzen merfûdur. مُتَرَبِّصٌ haber olup lafzen merfûdur.
فَ sebebi müsebbebe bağlayan rabıta harfidir.
تَرَبَّصُوا fiili نَ ’un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
تَرَبَّصُوا fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi ربص ’dir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüb (sakınma) ve talep anlamları katar.
مُتَرَبِّصٌ sülâsi mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan تَفَعَّلَ babının ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ اَصْحَابُ الصِّرَاطِ السَّوِيِّ وَمَنِ اهْتَدٰى
Fiil cümlesidir. فَ istînâfiyyedir. سَتَعْلَمُونَ fiilinin başındaki سَ harfi tekid ifade eden istikbal harfidir.
تَعْلَمُونَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Müşterek ism-i mevsûl مَنْ , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası اَصْحَابُ الصِّرَاطِ السَّوِيِّ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
اَصْحَابُ mahzuf mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur. Takdiri, هم (onlar) şeklindedir.
الصِّرَاطِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. السَّوِيِّ kelimesi الصِّرَاطِ kelimesinin sıfatıdır.
مَن müşterek ism-i mevsûl atıf harfi وَ ’la birinci ism-i mevsûle matuf olup mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası اهْتَدٰى ’dır. Îrabdan mahalli yoktur.
اهْتَدٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
اهْتَدٰى fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi هدى ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.قُلْ كُلٌّ مُتَرَبِّصٌ فَتَرَبَّصُواۚ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
قُلْ fiilinin mekulü’l-kavli, sübut ifade eden isim cümlesi formunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mübteda olan كُلٌّ , umuma delalet etmek üzere nekre gelmiştir. كلّ واحد (Her biri) manasındadır. Kelimedeki tenvin muzâfun ileyhten ivazdır.
فَتَرَبَّصُواۚ cümlesine dahil olan ف , sebebi müsebbebe bağlayan rabıta harfidir. Cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Emir üslubunda gelmiş olmasına rağmen, vaz edildiği emir anlamından çıkarak tehdit manası taşıdığı için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
مُتَرَبِّصٌ - فَتَرَبَّصُواۚ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü'l-acüz ale's-sadr sanatları vardır.
فَتَرَبَّصُواۚ [Bekleyin] emri tehdit ve korkutma ifade eder. (Safvetü’t Tefasir)
فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ اَصْحَابُ الصِّرَاطِ السَّوِيِّ وَمَنِ اهْتَدٰى
فَ , ta’liliyedir. Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber talebî kelamdır. Cümleye dahil olan istikbal harfi سَ , tekid ifade eder.
فَسَتَعْلَمُونَ fiilinin mef’ûlü konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَنْ ’in sılası اَصْحَابُ الصِّرَاطِ السَّوِيِّ , sübut ifade eden isim cümlesi formunda gelmiştir. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Takdiri هم olan müsnedün ileyh, mahzuftur. Az sözle çok anlam ifade eden izafet formunda gelen اَصْحَابُ الصِّرَاطِ , müsneddir.
السَّوِيِّ , muzâfun ileyh olan الصِّرَاطِ için sıfattır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
İkinci ism-i mevsûl, önceki mevsûle tezâyüf nedeniyle atfedilmiştir. Sılası اهْتَدٰى , müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayetteki مَنْ ’lerin istifham ismi olarak mübteda olduğu da söylenmiştir.
Surenin bu son ayeti hüshü’l-inteha sanatının güzel bir örneğidir.
Ayrıca surenin genelinde olduğu gibi son sayfadaki ayetlerin fasılaları da dikkate şayandır. Ayet sonlarındaki bu mükemmel uyum, uzun seci sanatının en güzel örneklerindendir.
Bir çok surede olduğu gibi bu surenin de ayet sonlarındaki fasılalar surenin okunuşuna apayrı bir musiki katmaktadır. Bu özellik Kur’an’ı dinleyen kişide derin bir tesir bırakır. Ayet sonlarındaki fasılaların yanı sıra Kur'an'ın genelindeki bedî’ sanatların bir çoğunun özelliklerini Tâ-Hâ sûresi, bünyesinde barındırmaktadır.
Hz. Ömer’in İslamiyet’i kabul edişiyle ilgili meşhur rivayette Ömer'in, kız kardeşi ve eniştesinin evine baskın yaptığında işittiği ve çok etkilendiği ayetlerin, Tâ-Hâ Suresinin ayetleri olduğu söylenir. (Selim Güzel Yük. Lis. Tez.)