اِنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ اَكَادُ اُخْف۪يهَا لِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعٰى
اِنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ اَكَادُ اُخْف۪يهَا لِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعٰى
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.
السَّاعَةَ kelimesi اِنَّ ‘nin ismi olup lafzen mansubdur. اٰتِيَةٌ kelimesi اِنَّ ‘nin haberi olup lafzen merfûdur. اَكَادُ اُخْف۪يهَا cümlesi اِنَّ ‘nin ikinci haberi olarak mahallen merfûdur.
اَكَادُ mukarebe fiillerinden olup nakıs fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.
Mukârebe (Yaklaşma) Fiilleri: Mübteda ve haberin başına gelerek nakıs fiiller gibi isim cümlesinin mübtedasını ismi, haberini ise haberi yaparlar. İsmini ref, haberini nasb ederler. Haberleri daima muzari fiil ile başlar. Bu fiiller -e yazdı, az kalsın … , neredeyse … , -mek üzereydi gibi manalara gelir. Bu fiillerden Kur’an’da sadece كَادَ ’nin kullanımına rastlanılmıştır. كَادَ fiili tam fiil olarak da kullanılır. Bu durumda peşinden muzari fiil gelmez ve gerçek anlamı olan “tuzak kurdu, hile yaptı, aldattı” manalarına gelir. Bu şekilde geldiğinde normal fiil gibi amel eder. Yani fail ve mef’ûl alabilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَكَادُ ‘nün ismi müstetir olup takdiri أنا ‘dir. اُخْف۪يهَا cümlesi اَكَادُ ‘nün haberi olarak mahallen mansubdur.
اُخْف۪يهَا elif üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Muttasıl zamir هَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
ل harfi, تُجْزٰ fiilini gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.
اَنْ harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan حَتّٰٓى ’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye ( وَ )’den sonra, 6) Sebep fe ( فَ )’sinden sonra. Burada harf-i cerden sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harf-i ceriyle birlikte اُخْف۪يهَا fiiline müteallıktır.
تُجْزٰى elif üzere mukadder fetha ile mansub, meçhul muzari fiildir. كُلُّ naib-i faili olup lafzen merfûdur. Aynı zamanda muzâftır. نَفْسٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
مَا ve masdar-ı müevvel, بِ harf-i ceriyle birlikte تُجْزٰى fiiline müteallıktır.
تَسْعٰى elif üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir.Faili müstetir olup takdiri هى ’dir.
اُخْف۪يهَا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi خفي ’dır.
İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
اٰتِيَةٌ kelimesi, sülâsî mücerredi أتي olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ اَكَادُ اُخْف۪يهَا لِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعٰى
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb babındandır.
اِنَّ ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
اِنَّ ’nin haberi اٰتِيَةٌ şeklinde ism-i fail kalıbında gelerek, sübut ve istimrar ifade etmiştir.
İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
السَّاعَةَ , gelmek fiiline isnadı aklî mecazdır. Sebep müsebbep alakasıyla mecaz-ı mürseldir. السَّاعَة kıyametin isimlerinden biridir.
Bu kelam, ibadet îfasının ve namaz kılmanın zorunlu olmasının sebebini açıklamaktadır. Kıyametin kopmasının, "gelecektir" şeklinde ifade edilmesi, onu, kesin ve muhataplara doğru gelmekte olan bir hadise olarak göstermek suretiyle gerçekleşeceğini tahkik etmek içindir. (Ebüssuûd)
Muzari sıygada gelen nakıs fiil كَاد ’nin dahil olduğu isim cümlesi, اَكَادُ اُخْف۪يهَا لِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعٰى , ikinci haberdir.
كَاد ‘nin haberi olan اُخْف۪يهَا ‘nin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Sebep bildiren harf-i cer لِ ‘nin gizli أنْ ‘le masdar yaptığı لِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ cümlesi , müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar-ı müevvel, mecrur mahalde olup اُخْف۪يهَا fiiline müteallıktır.
تُجْزٰى fiiline müteallık, mecrur mahaldeki müşterek ism-i mevsûl مَا ’nın sılası olan تَسْعٰى cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. مَا ’nın masdariyye olması da caizdir.
لِتُجْزٰى sözü ism-i fail olan اٰتِيَةٌ ‘ne müteallık olup ikisi arasındaki cümle itiraziyyedir. Bunun; ceza günü olmasının hikmetini öğretir. (Âşûr)
نَفْسٍ kelimesindeki tenvin kesret içindir. كُلُّ kelimesi bu anlamı destekler.
اَكَادُ neredeyse onu açıklayacağım demektir. Çünkü اُخْف۪يهَا gizliliği kaldırmak demektir. Feth ile kıraati de bunu teyit eder ki, o da خَفَاهُ (açıkladı) lafzından gelir. لِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعٰى [Herkes kazandığı şey ile cezalandırılsın] ibaresi de اٰتِيَةٌ 'e ya da son manaya göre اُخْف۪يهَا 'ya mütealliktir. (Beyzâvî)
Cenab-ı Hakk'ın sözü olarak kullanılan كَادُ fiili, gereklilik (mutlaka olacak) manasına gelir. O halde ayetteki bu ifade, Ben onu mahlukattan kesinlikle gizledim demektir. Bu tıpkı, ‘O yakındır’ manasındaki, قُلْ عَسٰٓى اَنْ يَكُونَ قَر۪يبًا (İsra/51) ayeti gibidir. Bu izahı Hasan el-Basri yapmıştır. (Fahreddin er-Râzî)