اِنَّـن۪ٓي اَنَا اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدْن۪يۙ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ لِذِكْر۪ي
اِنَّـن۪ٓي اَنَا اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدْن۪يۙ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ لِذِكْر۪ي
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder. Sonundaki نَ vikayedir. ي mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
اَنَا اللّٰهُ cümlesi اِنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur. Munfasıl zamir اَنَا mübteda olarak mahallen merfûdur. اللّٰهُ lafza-i celâli mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ cümlesi اِنَّ ’nin ikinci haberi olarak mahallen merfûdur. لَٓا cinsi nefyeden olumsuzluk harfidir. اِلٰهَ kelimesi لَٓا ’nın ismi olup fetha üzere mebnidir.
اِلَّا istisna harfidir. لَٓا ’nın haberi mahzuftur. Takdiri, موجود (vardır) şeklindedir.
Munfasıl zamir اَنَا۬ mahzuf haberin zamirinden bedeldir.
فَ sebebi müsebbebe bağlayan rabıta harfidir.
اعْبُدْن۪ي sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir. Sonundaki نِ vikayedir. Mütekellim zamiri ي ise mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
اَقِمِ الصَّلٰوةَ cümlesi atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur.
اَقِمِ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir.
الصَّلٰوةَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. لِذِكْر۪ي car mecruru اَقِمِ fiiline müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.اِنَّـن۪ٓي اَنَا اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدْن۪يۙ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ لِذِكْر۪ي
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.
Mütekellim Allah Teâlâ, muhatap Hz. Musa’dır.
اِنَّ ve fasıl zamiri اَنَا ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
İsim cümlesi sübut ve istimrar ifade etmiştir. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اِنَّ ‘nin haberi olan اَنَا اللّٰهُ cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesidir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
اِنَّ ‘nin ikinci haberi olan لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ cümlesi, cinsini nefyeden لَاۤ ’nın dahil olduğu isim cümlesi formunda gelmiştir.
Munfasıl zamir اَنَا۬ , cinsini nefyeden لَاۤ ve isminin mahallinden veya لَٓا ’nın mahzuf haberindeki zamirden bedeldir.
لَاۤ ve إِلَّا ile oluşan kasr اَنَا۬ ile لَاۤ’nın ismi olan إِلَـٰهَ arasındadır. اِلٰهَ , maksûr/sıfat, اَنَا۬ maksûrun aleyh/mevsûf olmak üzere, kasr-ı sıfat ale’l-mevsuftur.
فَاعْبُدْن۪ي cümlesine dahil olan فَ , sebebi müsebbebe bağlayan rabıta harfidir. Cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Aynı üslupta gelen وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ لِذِكْر۪ي cümlesi, فَاعْبُدْن۪ي cümlesine hükümde ortaklık nedeniyle atfedilmiştir.
ذِكْر۪ي ‘nin, Allah Teâlâ’ya ait zamire izafesi zikre teşrif ve tazim içindir.
الصَّلٰوةَ - اعْبُدْن۪يۙ - لِذِكْر۪ي kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ لِذِكْر۪ي [Ve beni anmak için namazı dosdoğru kıl] ifadesinde namazı, özellikle zikredip tek başına emretmesi, namaz kılmanın illetini göstermek içindir. O da mabudu hatırlamak, kalbi ve dili onun zikri ile meşgul etmektir. Şöyle denilmiştir: ذِكْر۪ي ifadesi onu, kitaplarda zikrettiğim ve emrettiğim için demektir. (Beyzâvî-Ebüssuûd)
لِذِكْر۪ي ibaresindeki لِ ta’lil içindir. Yani, ‘namazı beni anmak için kıl’ demektir. Çünkü namaz kula hâlıkını hatırlatır. (Âşûr)
Hak Teâlâ’nın, اَنَا اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدْن۪يۙ [Ben Allah'ım. Benden başka hiçbir tanrı yok. Öyleyse Bana ibadet et] ayeti akâid ilminin (inanç ilminin), furû (fıkıh) ilminden daha önce geldiğine, daha önemli olduğuna delalet eder. Çünkü tevhid ilm-i usuldan (akâid ilminden), ibadet ise ilm-i furûdandır. Hem ayetteki, فَاعْبُدْن۪يۙ [Öyleyse Bana ibadet et] hitabındaki, فَ kelimesi, Allah'a ibadetin, O'nun ulûhiyyetinden dolayı gerekli oluşuna delalet eder. İşte bu, alimlerin "Allah ibadete müstehaktır" şeklindeki sözünün özüdür. (Fahreddin er-Râzî)