مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَف۪يهَا نُع۪يدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً اُخْرٰى
مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَف۪يهَا نُع۪يدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً اُخْرٰى
مِنْهَا car mecruru خَلَقْنَاكُمْ fiiline müteallıktır. خَلَقْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ف۪يهَا car mecruru نُع۪يدُكُمْ fiiline müteallıktır. نُع۪يدُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن ‘dur. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
وَ atıf harfidir.
مِنْهَا car mecruru نُخْرِجُكُمْ fiiline müteallıktır. نُخْرِجُكُمْ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن ‘dur. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
تارَةً mefulü mutlaktan naibtir. Takdiri, إخراجا آخر şeklindedir. اُخْرٰى sıfat olup elif üzere mukadder fetha ile mansubdur.
نُع۪يدُ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.
İf’al babındadır. Sülâsîsi وعد ’dir.
نُخْرِجُ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi خرج ’dir.
İf’al babı fiille, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.
مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَف۪يهَا نُع۪يدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً اُخْرٰى
Birbirine matuf üç cümleden oluşan ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir.
İlk cümle مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ , müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Car mecrur مِنْهَا , amili olan خَلَقْنَاكُمْ fiiline önemine binaen takdim edilmiştir.
Makabline hükümde ortaklık nedeniyle atfedilen وَف۪يهَا نُع۪يدُكُمْ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Car mecrur ف۪يهَا , amiline takdim edilmiştir. Aynı üslupta gelen نُخْرِجُكُمْ تَارَةً اُخْرٰى cümlesi de makabline hükümde ortaklık nedeniyle atfedilmiştir.
Bu üç cümlenin ilkindeki ve üçüncüsündeki takdimler ilk ve sonraki yaratılışta arzın önemi dolayısıyladır. İkincisi ise benzerleriyle uyum içindir. (Âşûr)
Fiiller, azamet zamirine isnad edilerek tazim edilmiştir.
خَلَقْنَاكُمْ fiilinin mazi sıygada gelişi hudûs, sebat, temekkün ve istikrar, نُع۪يدُكُمْ ve نُخْرِجُكُمْ fiillerinin muzari sıygada gelişi hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)
Cümlelerde mecrur olan هَا zamiri arza aittir. Yaratılmak ve geri döndürülmek fiilleri arza kasredilmiştir. “Kemikler ufalanıp toprak olduktan sonra mı?” diyerek yeniden yaratılmayı inkâr eden müşriklere tarizdir.
مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَف۪يهَا نُع۪يدُكُمْ [Sizi ondan yarattık, tekrar ona iade edeceğiz.] cümlesinde, güzel bir mukabele sanatı vardır. Zira مِنْهَا ‘ya karşılık ف۪يهَا , خَلَقْنَاكُمْ ‘ya karşılık نُع۪يدُكُمْ kullanılmıştır. Bu da, süsleyici edebî sanatlardandır. (Safvetü’t Tefâsir)
نُع۪يدُ - خَلَقْنَاكُمْ kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.
مِنْهَا ve كُمْ ‘lerin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr vardır.
Bil ki Allah Teâlâ bu ayetlerde, yerin pekçok faydasından bahsetmiştir ki bu da Cenab-ı Hakk'ın o yeri canlılar için üzerinde gidip geldikleri bir döşek ve yatak (gibi) yapması; onlara o yeryüzünde, istedikleri zaman gidip gelecekleri yollar yapması ve orada hem kendilerinin azıkları hem de hayvanlarının yiyecekleri olacak olan çeşitli bitkiler yaratmasıdır ki bu, onların, kendisinden neşet ettikleri temeldir, asıldır. Sonra bu yer, öldükleri zaman da toplanıp bir araya getirildikleri bir mekândır. İşte bundan dolayı Hazret-i Peygamber (sav), "Yere, iyi davranın; çünkü o da size iyi davranır" buyurmuştur. (Fahreddin er-Râzî)
Bu, ölümden sonraki ikinci yaratılış imkânına delil olması için ilk yaratılışı hatırlatmak şeklinde bir idmâcdır. Aralarındaki münasebet sağlamdır. Çünkü yeryüzünün yaratılışından ve nimetlerinden bahsetmek, insanlar için önemli olan yeryüzüyle alakalı hususların zikrini tamamlamayı gerektirmektedir. (Âşûr)