فَاَجْمِعُوا كَيْدَكُمْ ثُمَّ ائْتُوا صَفاًّۚ وَقَدْ اَفْلَحَ الْيَوْمَ مَنِ اسْتَعْلٰى
فَاَجْمِعُوا كَيْدَكُمْ ثُمَّ ائْتُوا صَفاًّۚ
Fiil cümlesidir. فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri; إن أردتم الغلبة (Galibiyet isterseniz) şeklindedir.
اَجْمِعُوا fiili, ن ‘un hazfi ile mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
كَيْدَكُمْ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ائْتُوا fiili, ن ‘un hazfi ile mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و’ ı fail olarak mahallen merfûdur. صَفاًّ hal olup fetha ile mansubdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَقَدْ اَفْلَحَ الْيَوْمَ مَنِ اسْتَعْلٰى
Fiil cümlesidir. وَ haliyyedir. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder. اَفْلَحَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو 'dir. الْيَوْمَ zaman zarfı, اَفْلَحَ fiiline müteallıktır.
Müşterek ism-i mevsûl مَنِ , fail olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası اسْتَعْلٰى ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
اسْتَعْلٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
اسْتَعْلٰى fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi علو ’dir.
Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamlar katar.
فَاَجْمِعُوا كَيْدَكُمْ ثُمَّ ائْتُوا صَفاًّۚ
Sihirbazların konuşmalarının devamıdır. Cümle, takdiri إن أردتم الغلبة (Galibiyet isterseniz) olan mahzuf bir şartın cevabıdır. Cümleye dahil olan rabıta فَ ‘si bu hazfin işaretidir. Cevap cümlesi اَجْمِعُوا كَيْدَكُمْ , emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Mahzuf şart ve mezkur cevap cümlesinden oluşan terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. Şart cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
ثُمَّ ائْتُوا صَفاًّۚ cümlesi cevap cümlesine matuftur. صَفاًّ kelimesi haldir. Hal cümleleri, anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
وَقَدْ اَفْلَحَ الْيَوْمَ مَنِ اسْتَعْلٰى
Ayetin son cümlesindeki وَ istînâfiyyedir. Cümle قَدْ tahkik harfiyle tekid edilmiş, müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber talebî kelamdır.
اَفْلَحَ fiilinin faili konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَنْ ‘nin sılası olan اسْتَعْلٰى cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Itirazi bir cümledir. Yani, ‘Galip olanlar, baskın çıkanlar kurtulur’ demektir. Böylece onlar, ortaya koyacakları ve sayesinde galip gelecekleri sihir ile bunu yapabileceklerine inanıyorlardı. (Fahreddin er-Râzî)