لَهُمْ ف۪يهَا زَف۪يرٌ وَهُمْ ف۪يهَا لَا يَسْمَعُونَ
لَهُمْ ف۪يهَا زَف۪يرٌ وَهُمْ ف۪يهَا لَا يَسْمَعُونَ
İsim cümlesidir. لَهُمْ car mecruru, mahzuf mukaddem habere müteallıktır. ف۪يهَا car mecruru mahzuf habere müteallıktır. زَف۪يرٌ muahhar mübteda olarak lafzen merfûdur.
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَهُمْ ف۪يهَا لَا يَسْمَعُونَ cümlesi وَ ’la makabline matuftur. Munfasıl zamir هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur.
ف۪يهَا car mecruru يَسْمَعُونَ fiiline müteallıktır.
لَا يَسْمَعُونَ cümlesi mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَسْمَعُونَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
لَهُمْ ف۪يهَا زَف۪يرٌ وَهُمْ ف۪يهَا لَا يَسْمَعُونَ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir.
Sübut ve istimrar ifade eden bu isim cümlesinde takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. Car mecrur ف۪يهَا , mahzuf mukaddem habere müteallıktır. زَف۪يرٌ , muahhar mübtedadır.
وَهُمْ ف۪يهَا لَا يَسْمَعُونَ cümlesi öncesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Müsned olan لَا يَسْمَعُونَ cümlesi, muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Menfi muzari fiil cümlesi formunda gelmesi cümleye hükmü takviye, hudûs ve teceddüt anlamları katmıştır. Ayrıca muzari fiilde muhatabın muhayyilesini (hayal gücünü) harekete geçirerek dikkatini artıran tecessüm özelliği vardır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur ف۪يهَا , habere takdim edilmiştir.
Cenab-ı Hakk'ın “Bunlar orada da duymayacaklardır.” ifadesindeki هُمْ zamiri, tapılan putlara racidir. Yani “O putlar, onların çığlıklarını ve şikayetlerini duyamazlar.” demek olup bu da “Onlar onlara yardım edemezler.” manasındadır. (Fahreddin er-Râzî) Dolayısıyla lâzım zikredilmiş, melzûm kastedilmiştir. Mecaz-ı mürseldir.
[Onların orada bir solumaları var ki…] inleme ve şiddetle nefes almaktır, bu da bazılarının fiilini hepsine nispet kabilindendir. Eğer taptıklarınız ( تَعْبُدُونَ Ayet: 98) ifadesinden putlar kast edilirse genelleme yapılmış olur. (Beyzâvî)