اَمْ لَهُمْ اٰلِهَةٌ تَمْنَعُهُمْ مِنْ دُونِنَاۜ لَا يَسْتَط۪يعُونَ نَصْرَ اَنْفُسِهِمْ وَلَا هُمْ مِنَّا يُصْحَبُونَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | أَمْ | yoksa |
|
2 | لَهُمْ | mı var? |
|
3 | الِهَةٌ | tanrıları |
|
4 | تَمْنَعُهُمْ | onları koruyacak |
|
5 | مِنْ | karşı |
|
6 | دُونِنَا | bize |
|
7 | لَا |
|
|
8 | يَسْتَطِيعُونَ | onların gücü yetmez |
|
9 | نَصْرَ | yardım etmeye |
|
10 | أَنْفُسِهِمْ | kendilerine |
|
11 | وَلَا | ne de |
|
12 | هُمْ | onlara |
|
13 | مِنَّا | bizim tarafımızdan |
|
14 | يُصْحَبُونَ | sahip çıkılır |
|
اَمْ لَهُمْ اٰلِهَةٌ تَمْنَعُهُمْ مِنْ دُونِنَاۜ
اَمْ munkatıadır. بل ve hemze manasındadır.
اَمْ : Çoğunlukla soru edatlarıyla birlikte kullanılır ve muhataptan bu edatın öncesi ile sonrasındaki unsurlardan birini tayin ve tercih etmesini zorunlu kılar.
Not: Genellikle soru edatı olan hemze ile (اَ) birlikte kullanılır. İkiye ayrılır:
1. Muttasıl اَمْ
2. Munkatı’ اَمْ (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَهُمْ car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. اٰلِهَةٌ muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. تَمْنَعُهُمْ fiili, اٰلِهَةٌ ’un sıfatı olarak mahallen merfûdur.
Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَمْنَعُهُمْ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir. Muttasıl zamir هُمْ mefulün bih olarak mahallen mansubdur.
مِنْ دُونِنَا car mecruru اٰلِهَةٌ ’un mahzuf ikinci sıfatına mütealliktir. Mütekellim zamiri ناَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
لَا يَسْتَط۪يعُونَ نَصْرَ اَنْفُسِهِمْ وَلَا هُمْ مِنَّا يُصْحَبُونَ
Cümle تَمْنَعُهُمْ ’deki failin hali olarak mahallen mansubdur. Fiil cümlesidir. لاَ nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.
يَسْتَط۪يعُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
نَصْرَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. اَنْفُسِهِمْ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَ atıf harfidir. Matuf ile matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَا nefy harfinin tekrarı olumsuzluğu tekid içindir.
Muttasıl zamir هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. مِنَّا car mecruru يُصْحَبُونَ fiiline müteallıktır. يُصْحَبُونَ fiili, mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
يُصْحَبُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı naibi faili olarak mahallen merfûdur.
يَسْتَط۪يعُونَ fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil istif’âl babındandır. Sülâsîsi طوع ’dir.
Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamları katar.
اَمْ لَهُمْ اٰلِهَةٌ تَمْنَعُهُمْ مِنْ دُونِنَاۜ
Ayet fasılla gelmiş istînâfiyyedir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Cümle istifham üslubunda olmasına rağmen soru manası taşımayıp alay ve tehekküm anlamına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Cümlede mütekellim Allah Teâlâ olduğu için tecâhül-i ârif sanatı vardır.
اَمْ atıf ve idrâb harfidir yani بل ve hemze manasındadır.
Beyzâvî buradaki م harfinin sıla olduğu, fazladan geldiği görüşündedir. Mana “İlâhları mı var?” şeklindedir.
بَلْ idrâb harfidir. Atıf edatlarındandır. Ancak diğer atıf edatları gibi hüküm bakımından atıf görevi görmez. Bu edat, sadece matufu îrab yani hareke bakımından matufun aleyhe atfeder. Anlamsal açıdan ise tersinelik ilişkisi kurar. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, (Doktora Tezi)
بَلْ harfi cümleleri atfetmekte kullanılmaz. Bu sebeple bundan sonra gelen cümle, istînâfiyyedir. (Rıfat Resul Sevinç Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)
تَمْنَعُهُمْ fiili, اٰلِهَةٌ kelimesinin sıfatıdır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır. Nekre kelimelerden sonra gelen cümleler, o ismin sıfatı olurlar.
لَا يَسْتَط۪يعُونَ نَصْرَ اَنْفُسِهِمْ وَلَا هُمْ مِنَّا يُصْحَبُونَ
Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan لَا يَسْتَط۪يعُونَ نَصْرَ اَنْفُسِهِمْ cümlesi, تَمْنَعُهُمْ ’deki failden hal-i müekkide olarak ıtnâbdır. Vav’la gelmeyen bu hal cümlesi onların bu hallerinin sürekli bir özellik olduğuna işaret eder.
وَلَا هُمْ مِنَّا يُصْحَبُونَ cümlesi, atıf harfi وَ ’la hal cümlesine atfedilmiştir.
Faide-i haber inkârî kelamdır. Nefy harfinin müsnedün ileyhten önce gelmesi ve müsnedin fiil cümlesi olması kasr ifade etmiştir. Kasr, mübteda ve haber arasındadır. هُمْ maksûrun aleyh/mevsuf, يُصْحَبُونَ maksûr/sıfat olmak üzere, kasr-ı sıfat ale’l-mevsûftur.
Müsnedün ileyhin nefyden sonra gelmesi ve müsnedin de fiil olması durumunda bu takdim kesinlikle tahsis ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Haberin muzari fiille gelmesi hükmü takviye, hudûs, teceddüt ve zem makamı sebebiyle istimrar ifade eder. Ayrıca muzari fiilin tecessüm özelliği, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek konuyu iyice kavramasına yardımcı olur.
لَا harfi, cumhura göre gelecek zamana mahsustur. Bu harf, mutlak olarak kullanılır ve çoğunlukla istikbal kastedilir. (Samerrâî, Ala Tarîqi't Tefsîri'l Beyânî, c. 2, Yasin Suresi 49)
Cümledeki nefy harfi, olumsuzluğu tekid için tekrarlanmıştır.
Cümlede takdim tehir sanatı vardır. مِنَّا , amili olan يُصْحَبُونَ ’ye siyaktaki önemine binaen takdim edilmiştir.
مِنَّا ’daki muzâf, mahzuftur. Takdiri, من عذابنا şeklindedir.
[Onlar Kendi kendilerine bile yardım etmeye güç yetiremezler] buyurulmuştur. Bu ifade, mahzuf bir mübtedanın haberi olup “Bu ilâhlar, o belalardan kendilerini bile korumaktan acizdirler. Halbuki kişinin kendisinin koruması, başkasını korumaktan daha evladır. Binaenaleyh o putlar (ilâhlar), kendilerini bile koruyamadıklarına göre başkalarını nasıl koruyabilirler?” demektir. Ayetteki صْحَبة kelimesi, نصرة (yardım) ve destek manasınadır. (Fahreddin er-Râzî)
Kendilerine yardım edemezler ifadesinde, kendisine yardımı dokunmayanın başkasına hiçbir faydası olamaz anlamı idmâc edilmiştir.