Hac Sûresi 27. Ayet

وَاَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالاً وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْت۪ينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ  ...

İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَأَذِّنْ ve ilan et ا ذ ن
2 فِي içinde
3 النَّاسِ insanlar ن و س
4 بِالْحَجِّ haccı ح ج ج
5 يَأْتُوكَ sana gelsinler ا ت ي
6 رِجَالًا yaya olarak ر ج ل
7 وَعَلَىٰ ve üzerinde
8 كُلِّ her ك ل ل
9 ضَامِرٍ yorgun deve ض م ر
10 يَأْتِينَ gelen ا ت ي
11 مِنْ (türlü)
12 كُلِّ her ك ل ل
13 فَجٍّ yollardan ف ج ج
14 عَمِيقٍ uzak ع م ق
 

Damera ضمر :  ضامِرٌ zayıflıktan değil de çok çalışmaktan dolayı zayıf olan at için kullanılır. Aynı kökten ضَمِيرٌ sözcüğü ise kalbin içinde yer alan ve bilinmesi incelik isteyen şeye denir. (Müfredat)

Kuran’ı Kerim’de isim formunda sadece 1 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekli zamirdir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi) 

Ameqa عمق :Ayeti Kerimede geçen عَمِيقٌ kavramı uzak anlamındadır. عُمْقٌ sözcüğü temelde aşağıya/dibe doğru uzak olmak demektir. (Müfredat)

Kuran’ı Kerim’de 1 defa isim formunda geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekli Amik Ovası (derin ova)dır. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi) 

 

وَاَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالاً وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْت۪ينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ

 

Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir.  اَذِّنْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ’dir.  فِي النَّاسِ  car mecruru  اَذِّنْ  fiiline mütealliktir.  بِالْحَجِّ  car mecruru  اَذِّنْ  fiiline mütealliktir.

يَأْتُوكَ  fiili, talebin cevabı olduğu için  ن ’un hazfi ile meczum muzaridir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  رِجَالاً  kelimesi  يَأْتُوكَ ‘deki failin hali olup fetha ile mansubdur.

عَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ  cümlesi atıf harfi  وَ ’la  رِجَالاً ’e matuftur.  عَلٰى كُلِّ  car mecruru mahzuf hale mütealliktir. Takdiri; ركبانا على كلّ ضامر (Her türlü bineğin üzerinde) şeklindedir. ضَامِرٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

يَأْت۪ينَ  fiili, كُلِّ ضَامِرٍ ‘in sıfatı olarak mahallen mecrurdur.  يَأْت۪ينَ  fiili (نَ) nûnu’n- nisvenin bitişmesiyle sükun üzere mebni muzari fiildir. Faili nûnu’n-nisve olup mahallen merfûdur.

مِنْ كُلِّ  car mecruru  يَأْت۪ينَ  fiiline mütealliktir.  فَجٍّ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.  عَم۪يقٍ  kelimesi   فَجٍّ in sıfatı olup kesra ile mecrurdur.

اَذِّنْ  sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  أذن ’dır.

Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

ضَامِرٍ  kelimesi sülasi mücerredi ضمر  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

عَم۪يقٍ  kelimesi sıfat-ı müşebbehe kalıbıdır. Sıfat-ı müşebbehe; “Benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenilenen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
 

وَاَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالاً وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْت۪ينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ

 

Önceki ayetteki …وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّٓائِف۪ينَ  cümlesine matuf olan ayet, emir üslubunda talebî inşâî isnadtır. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.

وَاَذِّنْ فِي النَّاسِ  [İnsanlar içinde duyur] ifadesi onların arasında seslen demektir. Haccı duyurması “Haccedin!’’ ya da ‘’Haccetmeniz gerekiyor!” demektir. Rivayete göre Hz. İbrahim, Ebu Kubeys Tepesine çıkmış ve “Ey insanlar! Rabbinizin beytini haccedin!” diye seslenmiştir. Hasan-ı Basrî’ye göre bu hitap, Hz. Peygambere (sav) yöneliktir ve bunu veda haccında yapmasını emretmiştir. (Keşşâf) 

Talebin cevabı olan  يَأْتُوكَ رِجَالاً وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ  cümlesi meczum muzari fiil sıygasında gelmiştir.  رِجَالاً , failin halidir. ‘Yaya olarak’ manasındadır. 

يَأْتُوكَ رِجَالاً [Sana yaya olarak gelsinler],  عَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ  [Her arık develer üzerinde] yani uzun yolun yorduğu sıska develer üzerinde.  مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ  cümlesi, ضَامِرٍ ’in sıfatıdır, mana nazar-ı dikkate alınmıştır.  رِجَالاً  ve  ركبانًا  kelimelerinin sıfatı olarak  يَأْتينَ ‘de okunmuştur. Ya da yeni söz başıdır, zamir de insanlara racidir. (Beyzâvî)

Car mecrur  وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ , mahzuf hale mütealliktir.

Cümlenin takdiri şöyledir: يأتوك مشاةً وركبانًا على كلّ ضامر  (Yürüyerek veya her türlü binekle sana gelsin.) 

Hal, cümlede failin, mef’ûlün veya her ikisinin durumunu bildirmek için kullanılan vasfı ifade eden ıtnâb sanatıdır. 

فِي النَّاسِ  ibaresindeki  ف۪ٓي  harfinde istiare vardır.  ف۪ٓي  hakiki manasında kullanılmamıştır. Bilindiği gibi bu harfte zarfiyet manası vardır. Fakat zarfa benzetilmiş olan  النَّاسِ ’nin, zarfiyet özelliği yoktur. İnsanlar ile duyurma fiilinin ilişkisi, zarfla mazruf arasındaki mutlak irtibata benzetilmiştir. Câmi’ her ikisinin tahakkukudur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)

وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ [Zayıf, bitkin her türlü binit üzerinde] ifadesi hal üzerine matuf haldir; sanki ‘yaya ve binitli olarak’ denilmiş gibidir.

يَأْت۪ينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ  cümlesi,  كُلِّ ضَامِرٍ  kelimesinin sıfatıdır. Çoğul anlamı olduğu için fiil de çoğul kipiyle gelmiştir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

عَم۪يقٍۙ , muzâfun ileyh olan  فَجٍّ  için sıfattır.  فَجٍّ ’deki tenvin nev ifade eder.

Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı  sanatıdır.

Cümlede müsnedin muzari sıygada gelmesi hudûs, teceddüt ve istimrar ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

ضَامِرٍ - يَأْت۪ينَ  kelimeleri arasında müfredden cemiye geçişte güzel bir iltifat sanatı vardır.

كُلِّ ’nin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

يَأْتُوكَ - يَأْت۪ينَ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

26. Ayetteki [Bana hiçbir şeyi ortak koşma!] emrinden itibaren Peygambere (sav) hitap edilmektedir. Kur'an, Peygambere (sav) indirilmiştir. Ondaki bütün hitaplar böyle olmadığına dair kat'i bir delil bulunmadığı sürece yalnızca ona yöneliktir. İşte burada bir diğer delil daha buradaki hitabın Peygambere (sav) yönelik olduğunu göstermektedir. Bu da muhatap kipi ile: Bana hiçbir şeyi ortak koşma hitabıdır. Büyük çoğunluk  بِالْحَجِّ  kelimesini  حَ  harfini fethalı olarak okumuştur. Yüce Allah'ın “Sana gelsinler!” diye buyurması nida edilenin İbrahim (as) oluşundan dolayıdır. Buna göre haccetmek maksadıyla Kâbe'ye giden bir kimse İbrahim’e (as) gitmiş gibidir, çünkü bununla onun nidasını kabul etmiş, çağrısına icabet etmiş olmaktadır. Bu ifade ile İbrahim’in (as) şanı ve şerefi yüceltilmektedir. (Kurtubî)

فَجٍّ  iki dağ arasındaki yol demektir. Sonra bu kelime, mecazî olarak her türlü yol manasında kullanılmıştır.  عَم۪يقٍۙ“uzak” demektir. (Fahreddin er-Razi)

كُلِّ  kelimesi aslında muzâfun ileyhi olarak gelen cinsin, istiğrak manasını ifade eder.

العَمِيقُ  kelimesi de derinlik ifade eder. Dipteki mesafe için kullanılır. Mecaz-ı mürsel veya Mekke’yi yüksek bir yere ve insanların ona tırmanmasına benzeterek istiare yoluyla mutlak uzaklık manasında kullanılır. Yolcunun evinden başka bir yere olan yolculuğuna yükseliş, geri dönüşüne iniş dendiği gibi kullanılır.  الإتْيانِ (Gelmek) fiilinin kafilelere isnadı, hacılarla beraber olmalarından ötürü teşrif içindir. (Âşûr)