لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِـعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّـهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | لَكُمْ | sizin için vardır |
|
2 | فِيهَا | onlarda |
|
3 | مَنَافِعُ | menfaatler |
|
4 | إِلَىٰ | -ye kadar |
|
5 | أَجَلٍ | bir süre- |
|
6 | مُسَمًّى | belirli |
|
7 | ثُمَّ | sonra |
|
8 | مَحِلُّهَا | onların varacakları yer |
|
9 | إِلَى |
|
|
10 | الْبَيْتِ | (Eski) Ev’dir [Kâbe] |
|
11 | الْعَتِيقِ | Eski (Ev’dir) [Kâbe] |
|
لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِـعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّـهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟
İsim cümlesidir. لَكُمْ car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir. ف۪يهَا car mecruru مَنَافِـعُ ’nun mahzuf haline mütealliktir.
مَنَافِـعُ muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. اِلٰٓى اَجَلٍ car mecruru مَنَافِـعُ ’nun mahzuf sıfatına mütealliktir.
مُسَمًّى kelimesi اَجَلٍ ’in sıfatı olup elif üzere mukadder kesra ile mecrurdur. مُسَمًّى sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan tef’il babının ism-i mef’ûludür.
ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مَحِلُّـهَٓا mübteda olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir هَٓا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اِلَى الْبَيْتِ car mecruru mübtedanın mahzuf haberine mütealliktir. الْعَت۪يقِ۟ kelimesi الْبَيْتِ ‘nin sıfatı olup lafzen merfûdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapçada sıfatın asıl adı “na’t (النَّعَتُ)”dır. Sıfatın nitelediği isme de “men’ut (المَنْعُوتُ)” denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat iki kısma ayrılır:
1. Hakiki sıfat
2. Sebebi sıfat
Hakiki Sıfat:
1. Müfred olan sıfatlar
2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred Olan Sıfatlar:
Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle Olan Sıfatlar: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
الْعَت۪يقِ kelimesi sıfat-ı müşebbehe kalıbıdır. Sıfat-ı müşebbehe; “benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenilenen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِـعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّـهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟
Ayet, istînâfiyye veya ta’liliyedir. Ayetin ilk cümlesi لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِـعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى şeklinde sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. لَكُمْ, mahzuf mukaddem habere mutealliktir. مَنَافِـعُ, muahhar mübtedadır. Cümlede müsnedün ileyh olan مَنَافِـعُ ’nun nekre gelmesi tazim ve kesret ifade etmiştir. Bu kelimeler muntehel cumû olduğu için tenvin almamışlardır.
مَحِلُّـهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟ cümlesi makabline ثُمَّ ile atfedilmiştir. Aralarında lafzen ve manen ittifak vardır.
Faide-i haber ibtidaî kelam olan isim cümlesinde, îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟, mahzuf habere mütealliktir.
الْعَت۪يقِ ; ْkadim, eski demektir. Çünkü Beytullah insanlar için kurulan ilk evdir.
الْعَت۪يقِ kelimesi بِالْبَيْتِ için sıfattır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى [Belli bir vakte kadar] yani kurban kesilip, eti tasaddukta bulunulup da ondan yenildiği ana kadar demektir. ثُمَّ zaman itibariyle sonralık ifade eder; fiil aralığında belli bir zamanın geçtiğini bildirir. Burada ise istiare yoluyla haller için kullanılmıştır. Mana şöyledir: Hedy kurbanlarında sizin için dünyanızda ve ahiretinizde pek çok fayda vardır. (Keşşâf)
ثُمَّ edatı vakitteki ertelemeye de muhtemeldir, derece ertelemeye de muhtemeldir. Yani onlarda sizin için kesim vaktine kadar dünyevî faydalar vardır, arkasından da ondan daha büyük faydalar vardır. (Beyzâvî)
Ayetteki şiarlar, hac ibadetleri ve nişaneleridir. Yani hac günleri sona erinceye değin, hac menasikinin ifasında ve hac şiarlarının ikame edilmesinde sizin için ecir ve sevap menfaatleri vardır. Sonra insanların ihramlı bulunma süresi, hac menasiki eda edildikten sonra bayramın birinci günü yapacakları ziyaret tavafı ile sona erer. (Ebüssuûd)
Burada haber ile kastedilen, ثُمَّ مَحِلُّـهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟ sözünün karinesiyle hedy sınıfı olan sığırların türüdür. Hitap zamiri müminlere yöneliktir. (Âşûr)