Hac Sûresi 57. Ayet

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا فَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ  ...

İnkâr edip âyetlerimizi yalanlamış olanlara gelince, onlar için de alçaltıcı bir azap vardır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَالَّذِينَ ve
2 كَفَرُوا inkar edenler ك ف ر
3 وَكَذَّبُوا ve yalanlayanlar ك ذ ب
4 بِايَاتِنَا ayetlerimizi ا ي ي
5 فَأُولَٰئِكَ işte onlar
6 لَهُمْ onlara vardır
7 عَذَابٌ bir azab ع ذ ب
8 مُهِينٌ alçaltan ه و ن
 
Dünyada geçici güç, itibar ve servetle başkaları üzerinde hâkimiyet kurmuş olanların burada ulaştıkları yargıların ve buna göre yaptıkları uygulamanın gerçek bir değere sahip olmadığı, asıl kıymet ifade eden yargının mahşer günü Allah tarafından verileceği; daha önce sınav ortamının gereği olarak yine O’nun iradesiyle elde edilmiş olan sınırlı egemenliklerin o gün tamamen sona ereceği ve mutlak hükümranlığın yalnız Allah’a ait olduğunu herkesin anlayacağı bildirilmekte; ardından da Cenâb-ı Allah’ın vereceği hüküm ve bunun sonuçları hakkında hatırlatmalar yapılmaktadır. Buna göre Allah’a iman edip bu inanca yaraşır iyi işler yapanlar nimetlerle dolu cennetlere konacak, inkârcılıkta direnenler aşağılayıcı cezalara çarptırılacaktır. Bu genel tasniften sonra Allah yolunda hicreti göze alıp yollara düşen ve bu uğurda canlarını feda edenlere özel mükâfatlar bulunduğu ayrıca belirtilmektedir.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 742
 

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا 

 

الَّذ۪ينَ كَفَرُوا  atıf harfi  وَ ’la  الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ’ya matuftur.

و : Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

Cemi müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ, mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası  كَفَرُوا ’dur. Îrabdan mahalli yoktur. 

كَفَرُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur. 

كَذَّبُوا  atıf harfi  وَ la  كَفَرُوا ya matuftur.  كَذَّبُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.  بِاٰيَاتِ  car mecruru  كَذَّبُوا  fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. 

Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.


  فَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ

 

فَ  harfi  zaiddir.  فَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ  cümlesi  الَّذ۪ينَ nin haberi olarak mahallen merfûdur.

İsm-i işaret  اُو۬لٰٓئِكَ  mübteda olarak mahallen merfûdur.  لَهُمْ  car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktiır. 

عَذَابٌ  muahhar mübteda olup lafzen merfûdur.  مُه۪ينٌ  kelimesi,  عَذَابٌ un sıfatı olup merfûdur. 

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapçada sıfatın asıl adı “na’t (النَّعَتُ)”dır. Sıfatın nitelediği isme de “men’ut (المَنْعُوتُ)” denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat iki kısma ayrılır:

1. Hakiki sıfat

2. Sebebi sıfat

HAKİKİ SIFAT 

1. Müfred olan sıfatlar

2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. MÜFRED OLAN SIFATLAR

Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ  cümlesi  اُو۬لٰٓئِكَ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.
 

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا فَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ

 

الَّذ۪ينَ كَفَرُوا  cümlesi, önceki ayetteki  الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا  cümlesine matuftur. Atıf sebebi tezattır.

Ayet isim cümlesi formunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle gelmesi, bahsi geçenlerin bilinen kişiler olduğunu belirtmek yanında tahkir ifade eder. Mevsûlün sılası olan  كَفَرُوا, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  وَ ’la sılaya atfedilen  كَذَّبُوا  cümlesi de aynı üsluptadır.

كَذَّبُوا  fiili,  تفعيل  babındandır.  تفعيل  babının en yaygın anlamı teksirdir.

بِاٰيَاتِنَا  izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan  اٰيَاتِ, şan ve şeref kazanmıştır.

Mübtedası işaret ismi olan  فَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ  cümlesi,  الَّذ۪ينَ  için haberdir. Cümleye dahil olan  فَ  tekid ifade eden zaid harftir.  اُو۬لٰٓئِكَ ’nin haberi olan  لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesidir. Cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır.  لَهُمْ  mahzuf mukaddem habere mütealliktir.  عَذَابٌ, muahhar mübtedadır.

Müsnedün ileyhin işaret ismiyle marife olması tahkir ve kınama ifade eder. Müsnedin, izafetle marife olması az sözle çok şey anlatmak ve muzâfı tahkir içindir. Müsned isim cümlesi formunda gelerek sübut ifade etmiştir. 

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

مُه۪ينٌ  kelimesi  عَذَابٌ  için sıfatttır. Bu; zemmetmek gayesine matuf, sıfatla yapılan ıtnâbdır. 

Müsnedün ileyhin ism-i işaretle gelmesi işaret edilenin önemini belirtmekte ve müsnedin, muhatabın zihninde daha iyi tasavvur edilerek yerleşmesini sağlamaktadır.

Önceki ayetteki  فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ  cümlesiyle bu ayet arasında mukabele sanatı vardır. 

لِلّٰهِۜ  -  بِاٰيَاتِنَا  kelimeleri arasında gaibden mütekellime geçişte güzel bir iltifat sanatı vardır. Önceki ayetteki  اٰمَنُوا  ile  كَفَرُوا  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır. 

كَذَّبُوا  -  كَفَرُوا  ve  عَذَابٌ  مُه۪ينٌ  gruplarındaki kelimeler arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.