Hac Sûresi 76. Ayet

يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۜ وَاِلَى اللّٰهِ تُرْجَعُ الْاُمُورُ  ...

Onların önlerindekini de (yaptıklarını da), arkalarındakini de (yapacaklarını da) bilir. Bütün işler hep Allah’a döndürülür.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 يَعْلَمُ bilir ع ل م
2 مَا olanı
3 بَيْنَ arasında (önlerinde) ب ي ن
4 أَيْدِيهِمْ elleri (önlerinde) ي د ي
5 وَمَا ve olanı
6 خَلْفَهُمْ arkalarında خ ل ف
7 وَإِلَى ve
8 اللَّهِ Allah’a
9 تُرْجَعُ döndürülür ر ج ع
10 الْأُمُورُ bütün işler ا م ر
 
Allah’ın peygamberlerine vahyi iletme vb. işler için meleklerden elçiler seçtiği gibi, kullarına kendi emir ve yasaklarını tebliğ etmek üzere insanlardan da elçiler görevlendirdiği ve her şeyin bilgisinin kendi katında mevcut olduğu belirtilmektedir. 75. âyetin bazı müşriklerin “İşte Kur’an aramızdan birine indirildi” şeklindeki sözleri üzerine nâzil olduğu, bu hususun onların iradesine değil Allah’ın dilemesine bağlı bulunduğunu vurgulama amacı taşıdığı rivayet edilmiştir (Taberî, XVII, 204).76. âyetteki “Onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir” ifadesi, “Onların yapacaklarını da daha önce yaptıklarını da bilir” ve “Onların açıkladıklarını da gizlediklerini de bilir” şeklinde de anlaşılmıştır. Yine, buradaki “onlar” zamiri ile 67. âyetten itibaren sözü edilen “müşrikler”in veya bir önceki âyette geçen “melekler ve insanlar”ın kastedilmiş olması muhtemeldir (İbn Âşûr, XVII, 344-345).
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 754
 

يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۜ 

 

Fiil cümlesidir.  يَعْلَمُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. 

Müşterek ism-i mevsûl  مَا , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

بَيْنَ  zaman zarfı,  mahzuf sılaya mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir  هِمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

Müşterek ism-i mevsûl  مَا  atıf harfi  وَ ‘la makablindeki  مَا ‘ya matuftur. 

خَلْفَهُمْ  zaman zarfı,  mahzuf sılaya mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  


 وَاِلَى اللّٰهِ تُرْجَعُ الْاُمُورُ

 

وَ  atıf harfidir.  إِلَى ٱللَّهِ  car mecruru  تُرۡجَعُ  fiiline mütealliktir.  تُرۡجَعُ  merfû meçhul muzari fiildir.  ٱلۡأُمُورُ  naib-i fail olup lafzen merfûdur.

اِلَى  intihâ-i gaye bildirir. Bir şeyin sonunun nereye gideceği, nereden başladığına bağlıdır. Bütün her şey Allah’tan, Allah’ın emri, iradesi ve hikmeti, ilmi ile başlamış ve aynı güzergâhta O’na varmış ve varacaktır. (Medine Balcı, Dergâhu’l Kur’an)

 

يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۜ 

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs, tecessüm ve teceddüt ifade eder.

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar. Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَا ’nın sılası mahzuftur.  بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ , bu mahzuf sılaya müteallıktır. Sılanın hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Ayetteki ikinci mevsûl birinciye matuftur. Atıf sebebi tezattır.

‘’Önlerindekiler ve arkalarındakiler’’ ifadesi bütün yönlerden ve zamanlardan kinayedir. Cümlenin gayesi Allah’ın her şeyi bildiği gerçeğini vurgulamaktır. 

بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ - خَلْفَهُمْۜ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr ve tıbâk-ı îcab sanatı,  مَا ’ların tekrarında cinas ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır. 


 وَاِلَى اللّٰهِ تُرْجَعُ الْاُمُورُ

 

 

Ayetin son cümlesi müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber inkârî kelamdır. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.

Car mecrurun amiline takdimi, kasr ifade eder. (Âşûr) Kasr-ı sıfat ale’l-mevsûftur. إِلَى ٱللَّهِ , kasr ilmi tabirleriyle hem mevsuf hem de maksûrun aleyhdir.  تُرۡجَعُ ٱلۡأُمُورُ ; hem sıfat hem de maksûrdur. Kasr, hakiki ve tahkikidir. Çünkü hem vakıaya hem de hakikate uygundur.

Mütekellimin Allah Teâlâ olması hasebiyle lafza-i celâllerde tecrîd sanatı vardır.

تُرْجَعُ  fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.

Ayrıca bu bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

‘’Cümle işler Allah’a döndürülür’’ zikredilmiş, gereken karşılığı görür manası kastedilmiştir. Lâzım zikredilmiş, melzûm kastedilmiştir. Mecaz-ı mürsel mürekkebdir. 

وَاِلَى اللّٰهِ تُرْجَعُ الْاُمُورُ  [İşler Allah’a döndürülür] ifadesinde çok şiddetli tehdit anlamı vardır. Bu cümlede az sözle çok mana ifade etme sanatı olan îcâz-ı kasr sanatı vardır.

Önlerindekini de arkalarındakini de o bilir ifadesi, Allah'ın ilminin tamlığına; Bütün işler ancak Allah'a döndürülür ifadesi de kudretinin tamlığına, ulûhiyyete ve hükümde tek olduğuna işarettir. Her iki ayetin toplamı, insanı günaha yeltenmekten alabildiğine alıkoymayı kapsar. (Fahreddin er- Râzî)

الْاُمُورُ ‘deki marifelik, istiğrak içindir. (Âşûr)