اِنْ هُوَ اِلَّا رَجُلٌ بِه۪ جِنَّةٌ فَتَرَبَّصُوا بِه۪ حَتّٰى ح۪ينٍ
اِنْ هُوَ اِلَّا رَجُلٌ بِه۪ جِنَّةٌ فَتَرَبَّصُوا بِه۪ حَتّٰى ح۪ينٍ
اِنْ nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. Munfasıl zamir هُوَ mübteda olarak mahallen merfûdur.
اِلَّا hasr edatıdır. رَجُلٌ haber olup lafzen merfûdur. بِه۪ car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir.
جِنَّةٌ muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. جِنَّةٌ kelimesi, رَجُلٌ ‘un sıfatı olup lafzen merfûdur.
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri; إن أردتم معرفة حقيقته فتربّصوا (Eğer hakikatini öğrenmek istiyorsanız gözetleyin.) şeklindedir.
تَرَبَّصُوا fiili نَ ‘un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. بِه۪ car mecruru تَرَبَّصُوا fiiline mütealliktir. حَتّٰى ح۪ينٍ car mecruru تَرَبَّصُوا fiiline mütealliktir.
تَرَبَّصُوا fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi ربص ‘dir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.
اِنْ هُوَ اِلَّا رَجُلٌ بِه۪ جِنَّةٌ
Müşriklerin sözlerine dahil, müstenefe cümlesidir. Cümle kasrla tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Nefy harfi اِنْ ve istisna edatı اِلَّا ile oluşan kasr mübteda ve haber arasındadır. Kasr-ı mevsuf ale’s-sıfattır. هُوَ mevsuf/maksûr, رَجُلٌ sıfat/maksûrun aleyhtir.
بِه۪ جِنَّةٌ cümlesinde icaz-ı hazif ve takdim vardır. Car mecrurun müteallakı olan mukaddem haber mahzuftur. Bu cümle ref mahallinde رَجُلٌ ’un sıfatıdır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
İnanmayanlar, onun cinlenmiş bir adamdan başka birşey olmadığını, birden fazla tekid unsuru taşıyan haber cümlesiyle söylemişlerdir.
جِنَّةٌ kelimesindeki tenvin, neviyyet içindir. Yani,’’onu delilikten bir şey yakalamıştır.’’ demektir. (Âşûr)
جِنَّةٌ , delilik veya cin manasınadır. Çünkü halkın cahilleri, mecnunlar hakkında cin çarpmasından ötürü aklının zail olduğunu söylerler. Bu, avam nezdinde çokça kabul gören bir şüphedir. (Fahreddin er-Râzî)
فَتَرَبَّصُوا بِه۪ حَتّٰى ح۪ينٍ
Bu cümle, inanmayanların sözlerinin devamıdır. فَ , rabıtadır. Bu cümleden önce mahzuf bir şart olduğuna işaret eder. Şart cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Emir üslubunda talebî inşâî isnad olan تَرَبَّصُوا بِه۪ حَتّٰى ح۪ينٍ cümlesi, takdiri; إن أردتم معرفة حقيقته (Onun hakikatini bilmek istiyorsanız) olan mahzuf şartın cevabıdır.
Mahzuf şart ve mezkûr cevabından oluşan terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.
El-Ferrâ', burada geçen ح۪ينٍ (bir süre) ile muayyen bir vakit kastedilmemektedir. Bu, “Onu bir vakte kadar terk et” demeye benzer demiştir. (Kurtubî)