وَاِنَّ هٰذِه۪ٓ اُمَّتُكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَاَنَا۬ رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ
وَاِنَّ هٰذِه۪ٓ اُمَّتُكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَاَنَا۬ رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ
İsim cümlesidir. وَ atıf harfidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
هٰذِه۪ٓ ism-i işareti اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur.
اُمَّتُكُمْ kelimesi اِنَّ ‘nin haberi olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir olan كُمْ muzafun ileyh olarak mahallen mecrurdur. اُمَّةً hal olup fetha ile mansubdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَاحِدَةً kelimesi اُمَّةً ‘in sıfatı olup fetha ile mansubdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat iki kısma ayrılır:
1. Hakiki sıfat
2. Sebebi sıfat
HAKİKİ SIFAT
1. Müfred olan sıfatlar
2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. MÜFRED OLAN SIFATLAR
Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَ haliyyedir. Munfasıl zamir اَنَا۬ mübteda olarak mahallen merfûdur. رَبُّكُمْ mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ sebebi müsebbebe bağlayan rabıtadır. اتَّقُونِ fiili نَ ‘un hazfiyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و 'ı fail olarak mahallen merfûdur. Sonundaki نِ vikayedir. Esre ise mahzuf mütekellim zamirinden ivazdır. Hazf edilen يَ ise mef‘ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
Burada bu ي harfinin mahzuf olduğuna işaret etmek için fiilin sonunda bulunan نِ harfinin harekesi esre gelmiştir.وَاِنَّ هٰذِه۪ٓ اُمَّتُكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَاَنَا۬ رَبُّكُمْ
Önceki ayetteki nidanın cevabına matuf olan وَاِنَّ هٰذِه۪ٓ اُمَّتُكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً cümlesi, اِنَّ ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Müsnedün ileyhin ism-i işaretle gelmesi işaret edilene tazim ifade etmekte ve müsnedin, muhatabın zihninde daha iyi tasavvur edilerek yerleşmesini sağlamaktadır.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اُمَّةً kelimesi, اُمَّتُكُمْ ‘den hal, وَاحِدَةً ise اُمَّةً ’in sıfatıdır. Hal ve sıfat ile yapılan ıtnâb, kelimenin anlamını zenginleştirmiştir.
Müsnedin izafet terkibinde olması, az sözle çok anlam ifade kastına matuftur.
وَاَنَا۬ رَبُّكُمْ cümlesi, önceki cümleye atfedilmiştir. Atıf sebebi lafzen ve manen aralarında bulunan ittifaktır. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümle, Allah Teâlâ’nın nefsine isnadla tazim edilmiştir.
Veciz anlatım kastıyla gelen, رَبُّكُمْ izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan كُمْ zamiri dolayısıyla muhatap şan ve şeref kazanmıştır.
اُمَّةً kelimesinin tekrarı önemine binaendir. Bu tekrarda ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
اِنَّ , yeni başlayan bir cümle olarak kesre ile okunduğu gibi, لانّ (çünkü) anlamında üstün ile انّ ve hafifletilmiş olarak انْ şeklinde de okunmuştur. اُمَّتُكُمْ (sizin ümmetiniz) ifadesi ise bütün bu okuyuşlarda merfudur. (Keşşâf)
فَاتَّقُونِ
فَ , sebebi müsebbebe bağlayan rabıtadır. Emir üslubunda talebî inşâî isnad olan cümle mukadder istînâfa matuftur. Takdiri تنبّهوا (Dikkat edin!) olan cümlenin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Fiilin sonundaki نِ vikaye, esre ise mef’ûl olan mahzuf mütekellim zamirinden ivazdır.
رَبُّكُمْ - فَاعْبُدُونِ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.