Mü'minûn Sûresi 53. Ayet

فَـتَقَطَّـعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُراًۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ  ...

(İnsanlar ise, din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَتَقَطَّعُوا fakat parçalayıp ayırdılar ق ط ع
2 أَمْرَهُمْ işlerini ا م ر
3 بَيْنَهُمْ aralarında ب ي ن
4 زُبُرًا Kitaplara ز ب ر
5 كُلُّ her ك ل ل
6 حِزْبٍ gurup ح ز ب
7 بِمَا bulunanla
8 لَدَيْهِمْ kendi yanında
9 فَرِحُونَ sevinmektedir ف ر ح
 
“Bir tek ümmet”ten maksat, aynı inanç ilkeleri üzerinde birleşmiş topluluktur. Burada ümmet kelimesinin din anlamında kullanıldığı da belirtilmektedir. Buna göre çeşitli dinlerde zaman ve şartların değişmesine paralel olarak bazı uygulama farklılıkları olmuşsa da bütün peygamberler tertemiz nimetlerden yiyip içmek ve güzel işler yapmakta birleştikleri gibi tevhid inancında ve Allah’a saygı duyup isyandan sakınmakta da birleşmişlerdir (Râzî, XXIII, 104); bunlar bütün dinlerin ortak ve mutlak ilkeleridir. 53. âyetin bildirdiğine göre –bu temel ilkelere rağmen– zaman zaman insanlar arasındaki bu inanç birliği bozulmuş; çeşitli ümmetler değişik dinler, inançlar, kitaplar türetmişler; her zümre kendi benimsediği inancı, tuttuğu yolu en doğrusu olarak kabul edip kendisinin kazandığını, diğerlerinin kaybettiğini düşünmüştür.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 28
 

Hazebe حزب :  حِزْبٌ sertliği/gücü olan insan topluluğudur. (Müfredat)

Kuran’ı Kerim’de isim formunda 20 defa geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekli hiziptir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi) 

 

فَـتَقَطَّـعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُراًۜ 

 

Fiil cümlesidir.  فَ  istînâfiyyedir.  تَقَطَّـعُٓوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. 

اَمْرَهُمْ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

بَيْنَ  mekân zarfı  تَقَطَّـعُٓوا  fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  زُبُراً  kelimesi  تَقَطَّـعُٓوا ‘deki failin hali olup fetha ile mansubdur. 

Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde  iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.

Hal sahibu’l-hale ya  و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

تَقَطَّـعُٓوا  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.  تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi  قطع ’dir.

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.

 

كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ

 

İsim cümlesidir.  كُلُّ  mübteda olup lafzen merfûdur.  حِزْبٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

مَا  müşterek ism-i mevsûl,  بِ  harf-i ceriyle birlikte  فَرِحُونَ ‘ye mütealliktir.

لَدَيْهِمْ  mekân zarfı, mahzuf sılaya mütealliktir. Muttasıl zamir  هِمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

فَرِحُونَ  mübteda olup ref alameti  و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
 

فَـتَقَطَّـعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُراًۜ 

 

فَ , istînâfiyyedir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade eder. 

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

ـتَقَطَّـعُٓوا  fiili,  تفعّل  babında mazi fiildir.  تفعّل  babında tekellüf ve mübalağa vardır. Bu babın fiile kattığı anlamların bazıları mutavaat, tekellüf, ittihaz, talep, tecennüp (sakınma) dır.

زُبُراًۜ  şeklinde okunmuştur. Bu kelime  زبور ’un çoğuludur, yani farklı kitaplara bölündüler, dinlerini farklı dinler haline getirdiler anlamındadır. Yine  زُبُراًۜ (parçalar halinde) şeklinde de okunmuştur. Bu durumda gümüş ve demir kütleleri anlamındaki  زبر ’den istiare olarak kullanılmış olur. Yine  ب  tahfif edilerek -tıpkı  رُسُل  kelimesinin rüsl / رُسل olarak okunmasında olduğu gibi  زُبراًۜ  şeklinde de okunmuştur. Anlam, ‘’Dinlerini parçalara ayırıp ihtilafa düşen bu fırkalardan her biri kendi batılı ile sevinç duymakta, nefsi onunla mutmain olmakta, onun hak olduğuna inanmaktadır’’ şeklindedir. (Keşşâf)

اُمَّتُكُمْ  kelimesinden  تَقَطَّـعُٓوا اَمْرَهُمْ  kelimeleri arasında muhataptan gaibe geçişe güzel bir iltifat sanatı vardır. 


كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ

 

 Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. 

Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidai kelamdır.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Cer mahallindeki müşterek ism-i mevsûl  مَا , amili olan  فَرِحُونَ  şeklindeki habere ihtimam için takdim edilmiştir. Müphem yapısı nedeniyle her zaman onu takip eden sılası, mahzuftur.  لَدَيْهِمْ , bu mahzuf sılaya mütealliktir. Sılanın hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Muzâfun ileyh olan  حِزْبٍ ’deki tenvin, kesret ifade eder.