وَالَّذ۪ينَ هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَۙ
وَالَّذ۪ينَ هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَۙ
Cemi müzekker has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ , atıf harfi وَ ’la önceki ism-i mevsûle matuf olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur. Munfasıl zamir هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur.
بِرَبِّهِمْ car mecruru لَا يُشْرِكُونَ fiiline mütealliktir. لَا يُشْرِكُونَ fiili, mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
لَا nefiy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يُشْرِكُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. يُشْرِكُونَ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi شرك ’dir.
İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.
وَالَّذ۪ينَ هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَۙ
Ayetteki الَّذ۪ينَ , önceki ayetteki اِنَّ الَّذ۪ينَ ’ye و ’la atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
Has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ ’nin sılası olan هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَۙ , sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber, ibtidaî kelamdır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur بِرَبِّهِمْ , ihtimam için amili olan لَا يُشْرِكُونَۙ ’ye takdim edilmiştir.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Veciz anlatım kastıyla gelen, بِرَبِّهِمْ izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan هِمْ zamiri dolayısıyla bahsi geçen kişiler şan ve şeref kazanmıştır.
Müsned olan لَا يُشْرِكُونَۙ , muzari fiil sıygasında gelerek hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَۙ cümlesiyle هُمْ بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَۙ cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.
يُشْرِكُونَۙ [İnanırlar] - يُؤْمِنُونَۙ [Ortak koşarlar] arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.
مُشْفِقُونَۙ - يُؤْمِنُونَۙ - يُشْرِكُونَۙ - صَابِقُونَ benzeri kelimelerde kuvvetli bir seci vardır. (Sâbûnî, Safvetü’t Tefâsîr)
Bu cümle, özet olarak gelen kafirlerin durumuna mukabil olarak müminlerin durumunun tafsili olarak gelmiştir. Çirkin sıfatlar bütün rezillikleriyle sayılmamıştır ama güzel sıfatlar tafsilatlı olarak gelmiştir. Böylece eşsiz bir îcaz ve tıbâk gerçekleşmiş, fesahat; çirkin vasıfların kerihliğinden korunmuştur. (Âşûr)