Mü'minûn Sûresi 61. Ayet

اُو۬لٰٓئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ  ...

İşte bunlar hayır işlerine koşuşurlar ve o uğurda öne geçerler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أُولَٰئِكَ işte onlar
2 يُسَارِعُونَ koşarlar س ر ع
3 فِي
4 الْخَيْرَاتِ hayır işlerine خ ي ر
5 وَهُمْ ve onlar
6 لَهَا (hayır) için
7 سَابِقُونَ önde giderler س ب ق
 
“Sorumlu davrananlar” şeklinde çevirdiğimiz müşfikûn kelimesi genellikle “Allah’a itaatlerini sürdürenler, O’nun hoşnutluğunu kazanma gayreti içinde olanlar, rızâsını elde edememe korkusuyla çaba gösterenler”; “âyetler” kelimesi ise “Kur’an âyetleri ve Allah’ın varlığını kanıtlayan deliller” şeklinde açıklanmıştır (meselâ bk. Taberî, XVIII, 31-32; Râzî, XXIII, 106-107). 60. âyette “vermek”ten söz edilmekle birlikte verilen şeyler belirtilmemiştir. Bu durumda Allah’a saygı ve hayır işleme düşüncesiyle insanlara yapılan her türlü iyilikler bu âyetin kapsamına girmektedir. Yukarıda inkârcılar eleştirildikten sonra burada da müminlerin seçkin niteliklerinden bazıları gösterilmiştir. Bunlar kısaca haşyet, yani Allah’a derin saygı, O’nun âyetlerine, yani peygamberine gönderdiği kitabına, varlığının kanıtlarına inanmak ve Allah’ın huzurunda hesabının verileceği düşüncesi ve sorumluluk bilinciyle eldeki imkânları muhtaçlarla paylaşmaktır. “İyiliklere koşup bu uğurda yarışma” iki anlama gelmektedir: a) Büyük bir arzuyla Allah’a itaat mahiyetindeki işlere yönelip yeri ve zamanı gelince bu işleri aksatmadan yapmak; b) Çeşitli hayırlı işler için çalışmak, başka insanlara iyilik etme yarışı içinde olmak (Râzî, XXIII, 107). 
 

Sebeqa سبق :  سَبْقٌ kelimesi yürürken öne geçme anlamına gelir. Bu temel anlamdan sonra kelime mecazi olarak bunun dışındaki her türlü öne geçişle veya önde olmayla ilgili kullanılır. Örneğin fazilet yarışını kazanma gibi..  Kur'an-ı Kerim'de de geçen iftial babı formundaki şekli olan إسْتِباقٌ  birbirinin önüne geçmek ya da önde olmak için yarışmak demektir.   (Müfredat)

  Kuran’ı Kerim’de türevleriyle 37 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekilleri müsâbaka, sâbık, sâbıka, esbak (geçmiş) ve mesbuktur. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi) 

 

اُو۬لٰٓئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ

 

İsim cümlesidir.  اُو۬لٰٓئِكَ  ism-i işareti mübteda olarak mahallen merfûdur.  يُسَارِعُونَ  fiili, mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.

يُسَارِعُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  فِي الْخَيْرَاتِ  car mecruru  يُسَارِعُونَ  fiiline mütealliktir.

وَ  atıf  harfidir. Haliyye olması da caizdir. Munfasıl zamir  هُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur.

لَهَا  car mecruru  سَابِقُونَ ‘ye mütealliktir.  سَابِقُونَ  haber olup ref alameti  و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.  سَابِقُونَ  kelimesi, sülasi mücerredi  سبق  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

يُسَارِعُونَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Mufâale babındandır. Sülâsîsi  سرع ’dir.

Mufâale babı fiile, müşareket (ortaklık), bir işi peşpeşe yapmak, teksir (çokluk, bir işi çok yapmak) gibi anlamlar katar.

Müşareket (işteşlik-ortaklık): Bir işin iki kişi veya iki grup arasında yapıldığını anlatır. Fail ve mef’ûl aynı işi yapmıştır. Ayrıca fail işi başlatan ve galip gelendir (sonuçlandırandır). Bazen de müşareket olmayıp tek taraflı olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

اُو۬لٰٓئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ

 

Fasılla gelen bu ayet, 57. ayetteki  اِنَّ ‘nin haberidir. Mübtedası işaret ismi, haberi muzari fiil olan isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Müsnedin, ism-i işaretle marife olması işaret edilenleri tazim amacına matuftur. اُو۬لٰٓئِك  işaret ismi bu kişileri işaret ederek sanki gözümüzün önündeymiş gibi düşünmemizi sağlar.

Dinleyicinin bunları daha iyi ayırt edebilmesi için işaret ismiyle başlamıştır. Çünkü bu gibiler bilinip tanınmaya değerdir. (Âşûr)

Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs, teceddüt ve medh makamı olduğu için de istimrar ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

فِي الْخَيْرَاتِ  ibaresindeki  فِي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla  الْخَيْرَاتِ  içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada  ف۪ي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü iyilikler hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Müminlerin iyilik konusunda gayretlerini mübalağalı ifade etmek üzere bu harf kullanılmıştır. Câmi’, her iki durumdaki mutlak irtibattır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyan İlmi)

Hak Teâlâ'nın  يُسَارِعُونَ  ifadesi, ya “onlar, bu yarışmayı o hayırlar için yaparlar" yahut "Onlar insanlarla hayır hususunda yarışırlar" yahut da, "Onlar, bu hayırlar için yarışırlar" demektir. Yani onlar bu hayırlara ahiretten önce koşup yetişirler. Çünkü bunlar onlara, dünyada peşin olarak verilmiştir. Bu ifadenin, haberden sonra gelen ikinci haber olması da mümkündür. Buna göre tıpkı "Sen onun içinsin, o da senin için" denilmesi gibi, "Onlar hayırlar içindir" Yani birbirlerine uygunlar" manasınadır. Daha sonra "Onlar, önde gidenlerdir" manasında olduğu da söylenmiştir. (Fahreddin er-Râzî)

وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ  cümlesi  وَ ’la  يُسَارِعُونَ ‘ye atfedilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Ya da  يُسَارِعُونَ  fiilinin failinden haldir.  

Hal cümleleri, manayı tamamlamak ve pekiştirmek için yapılan tetmim ıtnâbıdır.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur  لَهَا  siyaktaki önemine binaen, amili olan  يُسَارِعُونَ ‘ye takdim edilmiştir.

Car mecrur, ihtimam ve fasılaya riayet için takdim edilmiştir. (Âşûr) 

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Müsned olan  سَابِقُونَ , ism-i fail vezninde gelerek bu durumun devamlılığına işaret etmiştir.

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

يُسَارِعُونَ - سَابِقُونَ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı sanatı vardır.

Son dört ayette, cem' ma’at-taksim sanatının güzel bir örneği vardır. 57. Ayetten itibaren özelliklerinin sayıldığı müminler, bu ayetin başındaki  اُو۬لٰٓئِكَ  şeklindeki işaret isminde cem’ edilmiştir.