قَالُٓوا ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
قَالُٓوا ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
Fiil cümlesidir. قَالُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
Mekulü’l-kavli şart ve cevap cümlesidir. قَالُوا fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
Hemze istifham harfidir.
اِذَا şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.
إِذَا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir.
إِذَا : dan sonraki şart cümlesinin fiili, mazi veya muzari manalı olur. Cevabı ise umumiyetle muzari olur, mazi de olsa muzari manası verilir:
a) إِذَا fiil cümlesinden önce gelirse, zarf (zaman ismi); isim cümlesinden önce gelirse (mufâcee=sürpriz) harfi olur.
b) إِذَا nın cevap cümlesi, iki muzari fiili cezm edenlerin cevap cümleleri gibi mazi, muzari, emir, istikbal, isim cümlesi... şeklinde gelir. Cevabın başına ف ‘nın gelip gelmeme durumu, iki muzari fiili cezm edenlerle aynıdır.
c) Sükun üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مِتْنَا ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. مِتْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur.
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
كُنَّا sükun üzere mebni nakıs mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder. ناَ mütekellim zamiri كَانَ ‘nin ismi olarak mahallen merfûdur. تُرَاباً kelimesi كَانَ ‘nin haberi olup fetha ile mansubdur.
عِظَاماً atıf harfi و ‘la makabline matuftur.
Hemze istifham harfidir. اِنَّ tekid ifade eder isim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. نا mütekellim zamiri اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur.
لَ harfi اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır.
مَبْعُوثُونَ kelimesi اِنَّ nin haberi olup ref alameti و ’dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
مَبْعُوثُونَ kelimesi, sülasi mücerredi بعث olan fiilin ism-i mef’ûludur.قَالُٓوا ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالُوا fiilinin mekulü’l-kavli, şart manalı müstakbel zaman zarfı اِذَا ’nın dahil olduğu ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen taaccüp ve inkâr amacı taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Şart cümlesi olan مِتْنَا , müstakbel şart manalı zaman zarfı إِذَا ’nın muzâfun ileyhi konumundadır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafat, S.107)
وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً cümlesi, şart cümlesine matuftur. كَان ’nin dahil olduğu isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Şartın cevabının hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
كَان ’nin haberinin isim olarak gelmesi sübut ifade eder. Haberin, ismin bir cüzü haline geldiğini, ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtir.
ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
İstînâfiyye olan ayetin son cümlesi de istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Mekulü’l-kavl için tekid veya tefsiriyye hükmündeki cümle, istifham üslubunda gelmiş olsa da soru kastı taşımayıp taaccüp ve inkârî manada geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
اِنَّ ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş isim cümlesidir.
İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
مِتْنَا - لَمَبْعُوثُونَ kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.
Bu soruyu soranların maksadı cevap beklemek değildir. Gerçekte söylemek istedikleri “Biz tekrar diriltilecek değiliz. Böyle bir şey olmaz ve asla düşünülemez” manasıdır. Önceki ayette sanki öncekilerin sözünün ne olduğu sorulmuş; bu ayette de buna cevap olarak öncekilerin sözü zikredilmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Bu ayet, bundan önceki ayetin ibhâmına tefsir, icmaline tafsildir. (Ebüssuûd)