وَيُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ
وَيُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِۜ
Fiil cümlesidir. يُبَيِّنُ damme ile merfû muzari fiildir. اللّٰهُ lafza-i celâli fail olup lafzen merfûdur.
لَكُمُ car mecruru يُبَيِّنُ fiiline mütealliktir. الْاٰيَاتِ mef’ûlün bih olup nasb alameti kesradır. Cemi müennes salim kelimeler fetha yerine kesra alırlar.
يُبَيِّنُ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi بين ’dir.
Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ
İsim cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. اللّٰهُ lafza-i celâli, mübteda olup lafzen merfûdur.
عَل۪يمٌ haber olup lafzen merfûdur. حَك۪يمٌ ikinci haber olup lafzen merfûdur.
عَل۪يمٌ - حَك۪يمٌ kelimeleri, mübalağalı ism-i fail kalıbındandır. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta surekli varlığına, sıfatın, mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.
Mübalağalı ism-i fail: Bir varlıkta bir niteliğin aşırı derecede bulunduğunu gösteren, fiilden türeyen, sıfat cinsinden isimlerdir. Mübalağalı ism-i failler Allah için kullanılırsa sıfat, insanlar için kullanılırsa mübalağa ya da lakap olurlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَيُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِۜ
Atıf harfi وَ ’la öncesine atfedilen ayetin ilk cümlesi müspet muzari fiil cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Fiilin muzari sıygada gelmesi hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهُ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle marife olması telezzüz, teberrük ve haşyet duyguları uyandırmak içindir.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur لَكُمُ , siyaktaki önemine binaen mef’ûle takdim edilmiştir.
وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ
وَ , istînâfiyyedir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnayı ve kemâl sıfatları bünyesinde toplayan lafza-i celâlle marife olması telezzüz ve teberrük içindir.
Müsnedün ileyh olan Allah lafzı iki kez zikredilmiştir. Hiç şüphesiz bu; müsnedin yani verilen haberin kesinliğini ifade eder. Çünkü nefis O’nun vaadiyle mutmain olur.
İsim cümlesi sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Cümlede mütekellimin Allah Teâlâ olması hasebiyle ayetteki lafza-i celâllerde tecrîd, teşvik ve ikaz için yapılan tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
عَل۪يمٌ - حَك۪يمٌ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr ve muvazene sanatları vardır. Kelimelerin, ayetin anlamıyla olan mükemmel uyumu teşâbüh-i etrâf sanatıdır.
Her iki haber de sıfat-ı müşebbehe kalıbında gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta surekli varlığına, sıfatın, mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.
Haber olan iki vasfın aralarında و olmaması Allah Teâlâ’da ikisinin birden mevcudiyetini gösterir. Allah’ın, mübalağa kalıbındaki عَل۪يمٌ ve حَك۪يمٌ sıfatlarının tenvinli gelişi bu sıfatların Allah Teâlâ’da varlık derecesinin tasavvur edilemez olduğuna işaret eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri, Meânî İlmi)
وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ cümlesinde zamir yerine Allah lafzının gelmesi konunun heybetini artırmak ve kalplere korku salmak içindir. (Sâbûnî, Safvetü’t Tefasir)
Mesel tarikinde tezyîl olan bu cümle ıtnâb babındandır. Tezyîl cümlesi, önceki cümleyi tekid için gelmiştir. Öncesinde konusu geçen meselin vuku bulmasından bağımsız olarak ara vermeden başka bir ifadeye yer verilmesidir. Mesel tarikinde olanlar müstakil olarak da bir mana ifade eder. Yani müstakil olarak dillerde dolaşır, atasözü gibi halk arasında bilinir.