Furkan Sûresi 50. Ayet

وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً  ...

Andolsun, biz bunu insanlar arasında, düşünüp ibret alsınlar diye tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanların çoğu nankörlükte direttiler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَقَدْ ve andolsun
2 صَرَّفْنَاهُ etraflıca anlattık ص ر ف
3 بَيْنَهُمْ onların aralarında ب ي ن
4 لِيَذَّكَّرُوا öğüt alsınlar diye ذ ك ر
5 فَأَبَىٰ ama direnmektedir ا ب ي
6 أَكْثَرُ çoğu ك ث ر
7 النَّاسِ insanların ن و س
8 إِلَّا ancak
9 كُفُورًا inkarda ك ف ر
 
İnkârcıların, nefsânî tutkularını tanrılaştırırcasına akıl ve iz‘an yolundan saptıklarını bildirerek bu tutumun yanlışlığını vurgulayan âyetlerin ardından bu bölümde de insanın aklına, irfanına ve basiretine hitap eden deliller ortaya konmakta; insanın her an içinde yaşadığı tabiat olaylarındaki yaratıcı kudrete işaret eden ontolojik düzenden, bu düzeni kuran ve sürdüren ilâhî yasalardan bazı örnekler verilmekte; bu suretle insanlar, Kur’an’ın temel hedefi olan Allah’a imana ve hidayet yoluna davet edilmektedir. 50. âyetteki “... kendilerine” diye çevirdiğimiz beynehüm ifadesi lafzî olarak “aralarında” anlamına gelir. Ancak biz, bu ifadenin Türkçe anlatım tarzına en uygun karşılığının tercih ettiğimiz şekilde olduğunu düşünüyoruz. Bu âyet, Kur’an’da bazı bilgilerin, uyarıların, ibretli olayların vb. anlatımların yer yer aynı ifade kalıplarıyla sık sık tekrar edilmesinin sebebini de ortaya koymaktadır. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 130
 

وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ

 

وَ  istînâfiyyedir.  لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. 

قَدْ  tahkik harfidir. Tekid ifade eder. 

صَرَّفْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. 

بَيْنَ  mekân zarfı,  صَرَّفْنَا  fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  

لَ  lam-ı ta’lildir. Muzariyi gizli  أن ’le nasb ederek masdara çevirmiştir.  أن  ve masdar-ı müevvel  لَ  harf-i ceriyle  صَرَّفْنَا  fiiline mütealliktir. 

اَنْ  harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan (حَتّٰٓى)’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye (وَ)’ den sonra, 6) Sebep fe (فَ)’sinden sonra. Burada harf-i cerden sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

يَذَّكَّرُوا  fiili  نَ ‘un hazfıyla mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. 

صَرَّفْنَا  fiili,sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  صرف ’dır.

Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

يَذَّكَّرُوا  fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.  تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi  ذكر ’dir. Aslı  يَتَذَكَّرُونَ  şeklindedir.  تَ  harflerinden biri hazf edilmiştir. 

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.


فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً

 

Fiil cümlesidir.  فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

اَبٰٓى  elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. اَكْثَرُ  fail olup damme ile merfûdur. Aynı zamanda muzâftır.  النَّاسِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

اِلَّا  hasr edatıdır.  كُفُوراً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

 

وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ

 

وَ , istînâfiyyedir.  لَ  mahzuf kasemin cevabının başına gelen harftir.

Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.  قَدْ  ve  mahzuf kasem ile tekid edilmiş cevap cümlesi olan  وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.

صَرَّفْنَاهُ  azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)

Sebep bildiren cer harfi  لِ ’nin gizli  أنْ ’le masdar yaptığı  لِيَذَّكَّرُوا  cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar-ı müevvel, mecrur mahalde  صَرَّفْنَاهُ  fiiline mütealliktir.

Ayet-i kerimede geçen  يَذَّكَّرُواۘ  fiilinin aslı  يَتَذَكَّرُو  idi.  د  harfi  ذ ‘e idgam edilmiştir. Başka bir kıraatte  ذ ’in sükunu ve  ك ’in dammesi ile  لِيَذْكُرُ  şeklinde okunmuştur. Yani Allah'ın bu nimetini hatırlamaları için demektir.

يَذَّكَّرُواۘ  fiili, tefe’ul babındadır. Tefe'ul babında tekellüf ve mübalağa vardır. Bu babın fiile kattığı anlamların bazıları mutavaat, tekellüf, ittihaz, talep, tecennüp (sakınma)dır.

يَذَّكَّرُواۘ  kelimesinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır. 

“Ey iman edenler!” şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlîb vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)

وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ  [Celalim hakkı için bunu çeşit çeşit suretlerde anlattık] ifadesindeki  هُ  zamiri ekseri alimlere göre daha önce bahsedilen yağmura racidir. (Fahreddin er-Râzî)

TASRİF: Bir şeyi değiştirerek türlü şekillere koymaktır ki evirip çevirmek de odur. Buradaki zamirin neye işaret ve tasrif olunanın ne olduğu konusunda birkaç değişik şey söylenmiştir. Bazısı, yağmur, rüzgâr, bulut ve diğer adı geçen şeylerdir demişler; bazıları da bu söze yani rüzgâr gönderip yağmur indirmek sözüne Kur'an'da tekrar tekrar andık, manasını vermiş ise de açık manası, tefsircilerin çoğunun söylediği gibi "su" ile ilgili olmasıdır. Suyun insanlar arasında evrilip çevrilmesi ise üzerinde uygulanan fiilde ve sözdeki kullanımlardır. (Elmalılı)


 فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً

 

Mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً  cümlesi, kasemin cevabına  فَ  ile atfedilmiştir. 

Ayeti kerimede müferrağ istisna vardır.

Müstesna olan  كُفُوراً ’in nekre gelişi kesret içindir. Bütün cinsleri kapsayan masdar vezninde gelmesi, mübalağa ifade etmiştir. 

Ayetteki, “Fakat insanların çoğu, nankörlükten başka bir karşılık vermemekte diretirler” ifadesi ile, "Onlar Cenab-ı Hakk'ın bu nimetleri üzerinde tefekkür etmedikleri, bunlarla, yaratıcının varlığına, kudretine, ihsanına istidlalde bulunmadıkları ve nankörlük ettikleri o nimetleri bile bile inkâra kalkıştılar" manası kastedilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)