وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً
وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ
وَ istînâfiyyedir. لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.
قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder.
صَرَّفْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur.
بَيْنَ mekân zarfı, صَرَّفْنَا fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
لَ lam-ı ta’lildir. Muzariyi gizli أن ’le nasb ederek masdara çevirmiştir. أن ve masdar-ı müevvel لَ harf-i ceriyle صَرَّفْنَا fiiline mütealliktir.
اَنْ harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan (حَتّٰٓى)’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye (وَ)’ den sonra, 6) Sebep fe (فَ)’sinden sonra. Burada harf-i cerden sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يَذَّكَّرُوا fiili نَ ‘un hazfıyla mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
صَرَّفْنَا fiili,sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi صرف ’dır.
Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
يَذَّكَّرُوا fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi ذكر ’dir. Aslı يَتَذَكَّرُونَ şeklindedir. تَ harflerinden biri hazf edilmiştir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.
فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً
Fiil cümlesidir. فَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَبٰٓى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. اَكْثَرُ fail olup damme ile merfûdur. Aynı zamanda muzâftır. النَّاسِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
اِلَّا hasr edatıdır. كُفُوراً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ
وَ , istînâfiyyedir. لَ mahzuf kasemin cevabının başına gelen harftir.
Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır. قَدْ ve mahzuf kasem ile tekid edilmiş cevap cümlesi olan وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
صَرَّفْنَاهُ azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)
Sebep bildiren cer harfi لِ ’nin gizli أنْ ’le masdar yaptığı لِيَذَّكَّرُوا cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar-ı müevvel, mecrur mahalde صَرَّفْنَاهُ fiiline mütealliktir.
Ayet-i kerimede geçen يَذَّكَّرُواۘ fiilinin aslı يَتَذَكَّرُو idi. د harfi ذ ‘e idgam edilmiştir. Başka bir kıraatte ذ ’in sükunu ve ك ’in dammesi ile لِيَذْكُرُ şeklinde okunmuştur. Yani Allah'ın bu nimetini hatırlamaları için demektir.
يَذَّكَّرُواۘ fiili, tefe’ul babındadır. Tefe'ul babında tekellüf ve mübalağa vardır. Bu babın fiile kattığı anlamların bazıları mutavaat, tekellüf, ittihaz, talep, tecennüp (sakınma)dır.
يَذَّكَّرُواۘ kelimesinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır.
“Ey iman edenler!” şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlîb vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)
وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ [Celalim hakkı için bunu çeşit çeşit suretlerde anlattık] ifadesindeki هُ zamiri ekseri alimlere göre daha önce bahsedilen yağmura racidir. (Fahreddin er-Râzî)
TASRİF: Bir şeyi değiştirerek türlü şekillere koymaktır ki evirip çevirmek de odur. Buradaki zamirin neye işaret ve tasrif olunanın ne olduğu konusunda birkaç değişik şey söylenmiştir. Bazısı, yağmur, rüzgâr, bulut ve diğer adı geçen şeylerdir demişler; bazıları da bu söze yani rüzgâr gönderip yağmur indirmek sözüne Kur'an'da tekrar tekrar andık, manasını vermiş ise de açık manası, tefsircilerin çoğunun söylediği gibi "su" ile ilgili olmasıdır. Suyun insanlar arasında evrilip çevrilmesi ise üzerinde uygulanan fiilde ve sözdeki kullanımlardır. (Elmalılı)
فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً
Mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً cümlesi, kasemin cevabına فَ ile atfedilmiştir.
Ayeti kerimede müferrağ istisna vardır.
Müstesna olan كُفُوراً ’in nekre gelişi kesret içindir. Bütün cinsleri kapsayan masdar vezninde gelmesi, mübalağa ifade etmiştir.
Ayetteki, “Fakat insanların çoğu, nankörlükten başka bir karşılık vermemekte diretirler” ifadesi ile, "Onlar Cenab-ı Hakk'ın bu nimetleri üzerinde tefekkür etmedikleri, bunlarla, yaratıcının varlığına, kudretine, ihsanına istidlalde bulunmadıkları ve nankörlük ettikleri o nimetleri bile bile inkâra kalkıştılar" manası kastedilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)