Furkan Sûresi 51. Ayet

وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذ۪يراًۘ  ...

Dileseydik her memlekete bir uyarıcı gönderirdik.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَوْ ve eğer
2 شِئْنَا biz dileseydik ش ي ا
3 لَبَعَثْنَا gönderirdik ب ع ث
4 فِي
5 كُلِّ her ك ل ل
6 قَرْيَةٍ kente ق ر ي
7 نَذِيرًا bir uyarıcı ن ذ ر
 
İsrâil tarihinde görüldüğü gibi eski çağlarda aynı dönemde –birbirine yakın da olsa– birkaç yerleşim merkezine, küçük hacimli birden fazla topluluğa ayrı ayrı peygamberler gönderildiği de oluyordu. İşte âyette, artık Hz. Muhammed’in çağından itibaren bunu gerektiren şartların ortadan kalkmakta olduğuna işaret edilmekte; onun gerek kendi çağı gerekse kendisinden sonraki bütün dönemler için tek ve son peygamber olarak gönderildiğine işaret edilmekte ve kendisinden, inkârcılara boyun eğmeden, onlara karşı bütün gücüyle direnç göstererek mücadelesini sürdürmesi, böylece ülke ve kavim sınırı tanımadan peygamberlik işlevini yerine getirmesi istenmektedir. Başka bir ifadeyle –âyetin işaretine göre– Hz. Muhammed’in son ve kendi döneminde tek peygamber olarak gönderilişinin temel gerekçesi, artık insanlığın yazılı bilgi ve iletişim çağına ulaşması; uygarlıkların evrensel boyut kazanması için gerekli şartların oluşmasıdır. Nitekim bu sayede Hz. Muhammed’in İslâm mesajı, –onun, komşu ülkelerin liderlerine İslâm’a davet mektupları yazması örneğinde görüldüğü gibi– bizzat kendi teşebbüslerinin de katkısıyla daha o dönemde Arap yarımadasının sınırlarını aşmış ve İslâm, henüz birinci yüzyılını doldurmadan bir dünya dini halini almış; İslâm’ın kutsal kaynağı Kur’an da orijinal halini tam olarak korumuştur. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 130
 

وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذ۪يراًۘ

 

وَ  atıf harfidir. لَوْ  gayr-ı cazim şart harfidir. Cümleye muzâf olur. 

شِئْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. 

لَ  harfi  لَوْ ’in cevabının başına gelen rabıtadır. 

بَعَثْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

ف۪ي كُلِّ  car mecruru  بَعَثْنَا  fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır.  قَرْيَةٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

نَذ۪يراً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

 

وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذ۪يراًۘ

 

وَ ’la kasemin cevabına atfedilen bu ayet, şart üslubunda haberî isnad veya itiraziyyedir. (Âşûr)

Şart cümlesi olan  شِئْنَا , müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Şartın cevabı  لَ  karinesiyle gelen  لَبَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذ۪يراً  cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Genel olarak  شَٓاءُ  fiilinin mef'ûlü bu cümlede olduğu gibi hazf edilir. Çünkü ibham; ilgi uyandırır, muhatabı dinlemeye teşvik eder. Ancak mef'ûl alışılmadık, garîb birşey olursa bu kuralın dışına çıkılarak zikredilir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

ف۪ي كُلِّ قَرْيَةٍ  ibaresindeki  فٖي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  فٖي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla  قَرْيَةٍ , içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada  فٖي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü  قَرْيَةٍ , hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Ancak durumu, etkili bir şekilde ifade etmek üzere bu harf kullanılmıştır. Câmi’, her ikisindeki mutlak irtibattır. 

Mef’ûl olan  نَذ۪يراًۘ ’deki tenvin muayyen olmayan cins ve tazim,  قَرْيَةٍ ’deki tenvin ise kesret ifade eder.

Şart ve cevap cümlelerinden oluşan terkip, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Nahivciler  لَوْ  edatını, şart gerçekleşmediği için cevabının da gerçekleşmemesini gerektiren bir edattır diye tanımlamaktadırlar. Başka bir deyişle “şart bulunmadığından cevabın da bulunmadığını” ifade eder. (Abdullah Hacibekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler Doktora Tezi)

Ayetteki  لَوْ  (eğer) edatı, Hak Teâlâ'nın her beldeye bir  نَذ۪يراًۘ  (uyarıcı peygamber) göndermeyi murad etmediğine delalet etmektedir. Çünkü Allah Teâlâ, bunu dilemediğini ama buna kādir olduğunu haber vermiştir. (Fahreddin er-Râzî) 

Dilemiş olsaydık, halkını uyarmak için her kasabaya bir uyarıcı peygamber gönderir, senin peygamberlik yükünü hafifletirdik. Fakat biz bunu dilemedik de yapmadık; ancak son peygamberliği münhasıran sana verdik. Nitekim bir ayette de şöyle denilmektedir: "Bütün alemlere uyarıcı olması için..." Bu, şanını yüceltmek, seni tazim etmek ve diğer peygamberlerden üstün kılmak içindir. (Ebüssuûd)

قَرْيَةٍ ’deki tenvin, kesret içindir.