فَافْتَحْ بَيْن۪ي وَبَيْنَهُمْ فَتْحاً وَنَجِّن۪ي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
فَافْتَحْ بَيْن۪ي وَبَيْنَهُمْ فَتْحاً
فَ sebebi müsebbebe bağlayan atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
افْتَحْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
بَيْن۪ي mekân zarfı, mukadder ى üzere fetha ile mansub olup افْتَحْ fiiline mütealliktir.
بَيْنَهُمْ atıf harfi و ‘la makabline matuftur. فَتْحاً mef’ûlun mutlak olup fetha ile mansubdur.
Mef’ûlü mutlak: Fiil ile aynı kökten gelen masdardır. Mef’ûlü mutlak harf-i cer almaz. Harf-i cer alırsa hal olur. Mef’ûlü mutlak cümle olmaz. Mef’ûlu mutlak üçe ayrılır:
1) Tekid (Kuvvetlendirmek) İçin: Fiilin manasını kuvvetlendirir. Masdar olur. Daima müfreddir. Fiilinden sonra gelir. Türkçeye “muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki” diye tercüme edilir.
2) Nev’ini (Çeşidini) Belirtmek İçin: Fiilin nasıl meydana geldiğini ve nev’ini bildirir. Nev’ini bildiren mef’ûlü mutlak umumiyetle sıfat veya izafet terkibi halinde gelir. Tesniye ve cemi de olabilir. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “gibi şeklinde, aynen, tıpkı, tam” diye tercüme edilir.
3) Adedini (Sayısını) Belirtmek İçin: Failin yaptığı işin sayısını belirtir. Adedini belirten mef’ûlü mutlak فَعْلَةً vezninden gelen bina-ı (masdar-ı) merreden yapılır.
مَرَّةً kelimesi de mef’ûlü mutlak olur. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “kere, defa” diye tercüme edilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَنَجِّن۪ي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
Fiil cümlesidir. و atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
نَجِّن۪ي dua makamında emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir. Sonundaki ن vikayedir. Merfû muzari fiillere mansub muttasıl zamirler doğrudan doğruya gelmez.Bu fiillerle söz edilen zamir arasına bir ن harfi getirilir. نَجِّن۪ي fiilinde olduğu gibi. Buna nûn-u vikaye denir. Mütekellim ى ‘sı mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
وَ atıf harfidir. مَنْ müşterek ism-i mevsûl, نَجِّن۪ي ‘deki mütekellim zamirine matuf olup mahallen mansubdur. مَعِيَ zaman zarfı, mahzuf sılaya mütealliktir.
مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ car mecruru mahzuf sılaya mutealliktir. الْمُؤْمِن۪ينَ ‘nin cer alameti ى ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.
اَلْمُؤْمِن۪ينَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَافْتَحْ بَيْن۪ي وَبَيْنَهُمْ فَتْحاً
Ayet Nuh (as)’ın sözlerinin devamıdır. Önceki ayetteki mekulü’l-kavle فَ ile atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında inşâî olmak bakımından da mutabakat mevcuttur.
Emir üslubunda gelmiş talebî inşâî isnad olan cümle, dua manasına geldiği için lüzumiyet alâkasıyla mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
فَتْحاً , mef’ûlü mutlak olarak mansubdur.
فَافْتَحْ - فَتْحاً kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
بَيْن۪ kelimenin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
فَافْتَحْ بَيْن۪ي وَبَيْنَهُمْ فَتْحاً cümlesinde güzel bir istiare vardır. فَتْح kelimesi, hüküm manasında müsteardır.
الفَتَاحة kelimesi, ‘hükmetmek’ anlamına gelir. الفَتَّاح ise hükmeden, hakim anlamındadır, zira hakim zor ve muğlak meseleleri çözümler. Buradaki hükümden maksat ise onların üzerine bir ceza indirmektir. Zira o, hemen peşinden "Beni kurtar" demiştir. Şayet bu hükümden maksat, ceza indirmek olmasaydı, bundan sonra "kurtarmak" ifadesinin zikredilmesinin hiçbir anlamı olmazdı. (Fahreddin er-Râzî)
وَنَجِّن۪ي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
Önceki cümleye matuf bu cümlenin atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Emir üslubunda, talebî inşâî isnaddır. Cümleler arasında inşâî olmak bakımından mutabakat mevcuttur.
Emir üslubunda olmasına rağmen dua manası taşıması sebebiyle lüzumiyet alakasıyla mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
مَن , müşterek ism-i mevsûl, نَجِّنِی ’deki mef’ûle matuf olduğu için nasb mahallindedir. مَّعِیَ mahzuf sılaya mutealliktir. Sıla cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ , sıladaki mukadder aid zamirin, mahzuf haline mütealliktir.
Hz. Nuh’un bu duası, Nuh Suresinde tafsilatlı olarak zikredilen duasının icmâli olarak anlatımıdır. (Ebüssuûd)
Nuh (as) onların iman edeceklerinden yana ümidini kesince ‘Beni ve beraberimdeki müminleri de kurtar’ sözlerini söylemişti. (Kurtubî)