Şuarâ Sûresi 12. Ayet

قَالَ رَبِّ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِۜ  ...

Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ (Musa) dedi ق و ل
2 رَبِّ Rabbim ر ب ب
3 إِنِّي şüphesiz ben
4 أَخَافُ korkuyorum خ و ف
5 أَنْ diye
6 يُكَذِّبُونِ beni yalanlayacaklar ك ذ ب
 

Çoğu zaman insanlar peygamberleri yalancılıkla itham etmişlerdir. Hz. Mûsâ böyle bir durumla karşılaşmaktan endişe ettiği için moralinin bozulacağını, bunun da dilinin dolaşmasına sebep olacağını (krş. Tâhâ 20/27), dolayısıyla peygamberlik görevini yerine getirirken rahat konuşamayacağını Allah Teâlâ’ya arzetmiş; ya kendisine yardımcı olmak veya tek başına Firavun’a elçi olarak gitmek üzere kardeşi Hârûn’un görevlendirilmesini niyaz etmiştir. Ayrıca İsrâiloğulları’ndan biriyle kavga eden bir Kıptî’yi öldürmüş olmasından dolayı kendisinin de öldürülmekten korkması böyle bir talepte bulunmasına sebep olmuştur (bu konuda bilgi için ayrıca bk. Kasas 28/15).

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 149-150
 

قَالَ رَبِّ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِۜ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir. Mekulü’l-kavli  رَبِّ ’dir. Nida harfi ve muzâfun ileyh mahzuftur.  رَبِّ  kelimesinin sonundaki esre, mütekellim zamirinden ivazdır.

Nidanın cevabı  اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِ ’dur.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  ى  muttasıl zamiri  إِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur.  اَخَافُ  kelimesi  إِنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.

اَخَافُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdir  انا ’dir. 

Muzari fiillerin ( أَنَا – أَنْتَ – نَخْنُ ... ) zamirleri fail (özne) konumunda olduklarında zorunlu olarak müstetir olurlar, yani bariz zamir olarak açık şekilde yazılmaları mümkün olmadığı gibi bunların yerine açık bir isim söylenmesi de mümkün değildir. ( هُوَ - هِيَ) zamirlerinin müstetir oluşu ise mazi fiilde de muzari fiilde de vücûben değil cevazendir, yani bunların müstetir zamir olarak kullanılmaları zorunlu olmayıp bu zamirlerin yerine istenildiği takdirde açık isim getirilmesi de mümkündür. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اَنْ  muzariyi nasb ederek manasını masdara çevirir. 

اَنْ  ve masdar-ı müevvel mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

يُكَذِّبُونِ fiili  نَ ‘un hazfıyla  mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. Sonundaki  نِ  vikayedir. Esre ise mahzuf mütekellim zamirinden ivazdır. Hazf edilen  يَ  ise mef‘ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

Burada  ي  harfinin mahzuf olduğuna işaret etmek için fiilin sonunda bulunan  نِ  harfinin harekesi esre gelmiştir. 

Merfû muzari fiillere  mansub muttasıl zamirler doğrudan doğruya gelmez. Bu fiillerle söz edilen zamir arasına bir  ن  harfi getirilir.  يُكَذِّبُونِ  fiilinde olduğu gibi. Buna nun-u vikaye denir.

 

قَالَ رَبِّ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِۜ

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olan   رَبِّ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِۜ  cümlesi, nida üslubunda talebî inşaî isnaddır.

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Nida harfi ve muzâfun ileyhin hazfi, mütekellimin münadaya yakın olma isteği sebebiyledir.

Kur’an-ı Kerim ayetlerinde çoğunlukla  رَبّ  kelimesinden önce nida harfi hazf olur. (Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Veciz anlatım kastıyla gelen,  رَبّ۪ي  izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan mütekellim zamiri dolayısıyla Hz. Musa şan ve şeref kazanmıştır. Ayrıca bu izafet onun, Allah’ın rububiyet vasfına sığınma isteğine işaretidir.

Nidanın cevabı  olan  اِنّ۪ٓي اَخَافُ  cümlesi,  اِنَّ  ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesi olup lâzım-ı faide-i haber inkârî kelamdır.  اِنّ۪ٓ ’nin haberi olan  اَخَافُ , müspet mazi fiil sıygasında gelerek hudûs, hükmü takviye, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.

Masdar harfi  اَنْ  ve akabindeki  يُكَذِّبُونِ  cümlesi, masdar tevili ile  اَخَافُ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak nasb mahallindedir.

Masdar-ı müevvel müspet muzari fiil sıygasında gelerek hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

يُكَذِّبُونِۜ  fiili,  تفعيل  babındadır. Bu babın fiile kattığı en belirgin anlam, kesrettir.