Şuarâ Sûresi 145. Ayet

وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ  ...

“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَمَا
2 أَسْأَلُكُمْ ben sizden istemiyorum س ا ل
3 عَلَيْهِ buna karşı
4 مِنْ hiç
5 أَجْرٍ bir ücret ا ج ر
6 إِنْ
7 أَجْرِيَ benim ücretim ا ج ر
8 إِلَّا yalnız
9 عَلَىٰ aittir
10 رَبِّ Rabbine ر ب ب
11 الْعَالَمِينَ alemlerin ع ل م
 

وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ 

 

Ayet atıf harfi  وَ ‘la mekulü’l-kavle matuftur. مَٓا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. 

اَسْـَٔلُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنا ’dir. Muttasıl zamir  كُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  عَلَيْهِ  car mecruru اَجْرٍ ‘e mütealliktir. Muzâf mahzuftur. Takdiri;  على تبليغه (Onu tebliğe karşılık) şeklindedir.

مِنْ  harfi zaiddir. اَجْرٍ  lafzen mecrur,  اَسْـَٔلُكُمْ ‘ün ikinci mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

اَسْـَٔلُ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  سأل ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder. 


 اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ

 

اِنْ  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  اَجْرِيَ  mübteda olup mukadder  يَ  üzere damme ile merfûdur. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اِلَّا  hasr edatıdır.  عَلٰى رَبِّ  car mecruru mahzuf habere müteallıktır. 

الْعَالَم۪ينَ  muzâfun ileyh olup cer alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.

الْعَالَم۪ينَ  sülâsi mücerredi  علم  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ 

 

Ayet atıf harfi  وَ ‘la öncesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Menfi mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. 

مِنْ اَجْرٍ ’deki tenvin kıllet ve nev ifade eder. Bilindiği gibi nefy siyakında nekre umum ve şümule işarettir. Tekid ifade eden zaid  مِنْ  harfi de kelimeye “hiçbir” anlamı katmıştır.

سأل  fiili ‘sormak’ manasındadır. عَلَي  harf-i ceri ile  kullanıldığında ‘istemek’ manasını alır. Fiillerin harf-i cerle yeni anlam kazanmalarına tazmin denir.


 اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ

 

Ta’liliyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisaldir. Ta’lil cümleleri tetmim ıtnâbı sanatıdır.

İsim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Cümle kasr üslubuyla tekid edilmiştir. Bir olumlu bir de olumsuz cümle ihtiva etmektedir. اِنْ  ve  اِلَّا  ile oluşan kasr, mübteda ve haber arasındadır. Kasr-ı sıfat ale’l mevsuftur.

“Allah'tan başka hiç kimseden bir mükâfatım yoktur.” demektir.

Cümledeki  أَجۡرِیَ  kelimesinde istiare vardır. Bu kelime mükâfat anlamında müsteardır. Mükâfat işçiye verilen ücrete benzetilmiştir.

رَبِّ الْعَالَم۪ينَ  izafeti, muzâfun ileyh için şan ve şeref ifade eder.

Allah Teâlâdan  رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ  şeklinde bahsedilmesi; her tür mahlukatın maliki olması dolayısıyla azametine işaret eder. (Âşûr, Mutaffifin Suresi, 5)  

Cümlede ayrıca icaz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur  عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَـٰلَمِینَ , mahzuf habere mütealliktir.

اَجْرٍ  kelimesinin ayette tekrarı, önemine binaendir. Bu tekrarda ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Fiilin tekidi için istisna yöntemi Arapçada çok kullanılır. İstisna onlardan ücret isteme durumunu nehyetmeyi tekid içindir. Buna tekidü’l medh bima yuşbihu’z-zem denir. İstisna, munkatı’ dır. (Âşûr, Furkan/57)

Bu, ayetin surede 3. tekrarıdır. Tekrarlanan bu ayetler arasında tekrir, ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Böyle tekrarlar, kelamdaki cüzleri birbirine bağlar, aralarında bir ilişki kurar ve dokuyu bütünleştirir. Bunlar çok tekrarlanır ki iman ve yakîn sabitleşsin. 

Tekrarlanan cümlelerin manasının nefiste yerleşmesi arzu edilir, hatta zatın bir cüzü haline gelinceye kadar tekid edilir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri  Ahkaf/28)

Daha önceki  (105-109) (122-126) ayetlerin, 140. ayetten itibaren tekrar edilmesindeki murad, peygamberlerin gönderilmesinin temel gayesinin, insanları ilâhî mükâfatlara yaklaştıran ve azaptan uzaklaştıran hakkın marifetine ve itaatine davet etmek olduğunu, ve peygamberlerin şeriatlerinde, zamanlara göre ve asırlara göre değişen bazı fer’i hükümlerde farklılıklar varsa da bütün peygamberlerin, bu gibi temel hükümlerde ittifak içinde olduklarını ve peygamberlerin, dünyevî arzulardan ve amaçlardan tamamen münezzeh bulunduklarını vurgulamak, zihinlere iyice yerleştirmektir. (Ebüssuûd)