Şuarâ Sûresi 147. Ayet

ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ  ...

“Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?”  (146 - 148. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فِي içinde
2 جَنَّاتٍ bahçeler ج ن ن
3 وَعُيُونٍ ve çeşme başlarında ع ي ن
 

Hz. Sâlih inkârcı kavmine Allah’ın kendilerine verdiği nimetleri hatırlatarak bu nimetlere şükretmek, Allah’a karşı gelmekten sakınmak, O’nun emir ve yasaklarına itaat etmek, haddi aşıp yeryüzünde fesad çıkaranların peşinden gitmemek gerektiğine ve bu nimetleriyle birlikte dünyanın ebedî olmadığına dikkat çekerek uyarıda bulunmaktadır.

“Ustaca” diye çevirdiğimiz 149. âyetteki fârihîn kelimesi, “şımararak” anlamına gelen ferihîn şeklinde de okunmuştur (Şevkânî, IV, 108). Buna göre âyetin meâli “Şımararak dağlardan evler oyup yapmaya devam edebileceğinizi mi sanıyorsunuz?” şeklinde olur. Birinci anlama göre âyet Semûd kavminin dağlardaki kayaları ustaca yontarak ve oyarak sağlam evler yapmış olduklarını, ikinci anlama göre ise zengin, güçlü ve kuvvetli oldukları için dağları ve kayaları rahatlıkla oyarak ve yontarak evler yaptıklarını, bundan dolayı da şımardıklarını ifade eder (bilgi için bk. A‘râf 7/74).

 


Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 166
 

ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ

 

ف۪ي جَنَّاتٍ  car mecruru işaret zamiri  هٰهُنَٓا ‘dan bedel olup müşterek ism-i mevsûl  مَا ‘nın mahzuf sılasına mütealliktir.

BEDEL: Metbuundaki kapalılığı açıklamak ve pekiştirmek gibi sebeplerle getirilen ve îrab bakımından metbuuna uyan tabidir. Bedelden önce gelen ve bedelin îrabını almış olduğu kelimeye “mübdelün minh” denir. Bedel 3 gruba ayrılır: 1. Bedel-i kül, 2. Bedel-i ba’z, 3. Bedel-i iştimal. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

عُيُونٍ  atıf harfi  وَ ‘la  جَنَّاتٍ ‘e matuftur.

 

ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ

 

Ayet önceki ayetteki mevsûlün taalluk ettiği şeye müteallıktır. Harf-i cerin tekrarlanmasıyla bedel konumundadır. (Mahmud Sâfî)

Temâsül nedeniyle birbirie atfedilen  جَنَّاتٍ - يُونٍۙ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır. Bu kelimelerdeki tenvin cins ve kesret içindir. 

Şayet neden  ف۪ي جَنَّاتٍ  ifadesinden sonra  ونَخْلٍ  demedi. Araplar açısından davarın türleri arasında öncelikle deveyi içermesi gibi bahçe de her şeyden önce hurmalığı akla getirir. Hatta o kadar ki bahçe dediklerinde özellikle hurmalıkları, davar dediklerinde de deveyi kastederler. Nitekim Züheyr, uzun hurma ağaçlarını sular demiştir dersen şöyle derim: Bu iki şekilde açıklanabilir: Hurma ağacından, diğer ağaç gruplarına dahil olmakla birlikte münferit olarak bahsedilmiş olması, ki bu, hurmanın diğer ağaçlara göre daha üstün, daha özel bir yeri olduğu konusunda uyarıda bulunmak içindir. Bahçeler ifadesiyle hurma dışındaki diğer ağaçların kastedilip -cümlenin yapısı buna uygundur- sonra da hurmalığın buna atfedilmesidir. (Keşşâf)