اِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَۜ
اِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَۜ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. هُمْ muttasıl zamir اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur.
عَنِ السَّمْعِ car mecruru مَعْزُولُونَ ‘ye mütealliktir.
لَ harfi اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır.
مَعْزُولُونَ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup ref alameti و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
مَعْزُولُونَ kelimesi, sülâsi mücerredi عزل olan fiilin ism-i mef’ûlüdür.اِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَۜ
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb babındandır.
اِنَّ ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Car mecrur عَنِ السَّمْعِ , siyaktaki önemine binaen amili olan مَعْزُولُونَ ’ye takdim edilmiştir.
İsm-i mef’ûl vezninde gelerek haber olması, لَمَعْزُولُونَۜ ‘nin müteallik almasını mümkün kılmıştır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ , isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmesi sebebiyle çok muhkem/sağlam cümlelerdir.
Tekid lâmı diye isimlendirilen bu lâmın kullanımı oldukça yaygındır. Fethalı olarak kullanılan bu lâm, sadece ismin ve muzari fiilin başına dahil olur. İsim cümlesinin başına اِنَّ edatı gelince cümlenin başında gelmesi gereken lam-ı ibtida, اِنَّ ‘nin haberinin başına kayar. Bundan dolayı lam-ı muzahlaka olarak da adlandırılır. (Kur’an’da Te’kid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2017/3)
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)
Çünkü (onlar meleklerin kelâmını) dinlemekten, elbette azledilmişlerdir; çünkü o; zatın arılığında, füyuzat-ı hakkın kabulünde ve manevi suretlerin nakşında ortak olmak şartına bağlıdır. Onların nefisleri ise pistir, karanlık ve bizzat kötüdür; bunu kabul etmez. Kur'an ise öyle gerçekleri ve öyle gaib şeyleri içine alır ki bunları meleklerden başkasından almak mümkün değildir. (Beyzâvî)
السَّمْعِ ifadesindeki marifelik, ahd içindir. (Âşûr)