Şuarâ Sûresi 219. Ayet

وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِد۪ينَ  ...

Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.  (217 - 219. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَتَقَلُّبَكَ ve eğilip doğrulurken ق ل ب
2 فِي içinde
3 السَّاجِدِينَ secde edenle س ج د
 
“Akraba” diye tercüme ettiğimiz aşiret kelimesi, terim olarak kabile karşılığı kullanıldığı gibi kabilenin altında daha küçük bir topluluğu da ifade etmektedir (Yûsuf Halaçoğlu, “Aşiret”, DİA, IV, 9). Önceki âyetlerde Hz. Peygamber’in genel anlamda insanlık için uyarıcı olarak görevlendirildiği ifade edilirken bu âyetlerde de özel olarak akrabalarını uyarması emredilmektedir. Bu buyruk Peygamber’in akrabası olmanın kimseye sorumluluğunu yerine getirmeme gibi bir ayrıcalık kazandırmadığını ifade etmesi bakımından önemlidir. Bu âyet inince Hz. Peygamber Kureyş kabilesine mensup inanan inanmayan, yakın uzak akrabasını veya temsilcilerini Safâ tepesinde toplayarak yakınlarından birinin peygamber olmasının Allah katında kimseye bir fayda sağlamayacağını, her şahsı ancak kendi imanının ve sâlih amelinin kurtaracağını haber vermiştir (Buhârî, “Tefsîr”, 26). Allah Teâlâ 213-217. âyetlerde Hz. Peygamber’in şahsında bütün müminlere hitap etmekte, dini tebliğ hususunda her müminin kendisine en yakın kimselerden başlamasını emretmekte; özellikle din önderlerinin hakkı tebliğ konusunda başarılı olmaları için kendilerine tâbi olan müminlere kol kanat germelerini yani onlara karşı alçak gönüllü, şefkatli, merhametli olmalarını ve iyi davranmalarını; kendilerine karşı inanç bağlamında düşmanca bir tavır takındıkları takdirde ise onlara sahip çıkmamalarını istemektedir. İsyan eden akrabalardan uzak durmak, gerek Hz. Peygamber’in gerekse diğer din önderlerinin kalplerinde, yakınlarıyla olan münasebetlerinde soğukluk, belki de düşmanlık meydana getirebilir. Bu sebeple Allah önderlerin, karşılaşacakları düşmanca davranışlara aldırış etmemelerini ve Allah’a dayanıp güvenmelerini öğütlemekte, Allah’ın herkesten güçlü olduğuna ve rahmetiyle müminleri düşmanlardan koruyacağına işaret etmektedir. Bazı müfessirler, “Huzurunda durduğun ve secde edenlerle birlikte yere kapandığın zaman seni gören Allah’a güvenip dayan” meâlindeki 218-219. âyetleri “her nerede olursan ol seni gören” şeklinde yorumlamışlardır (Taberî, XIX, 123-125). Ayrıca “secde edenlerle birlikte yere kapandığın zaman seni gören” ifadesini, “Seni Allah’ın birliğine inanmış olan bir peygamberin sulbünden diğer peygamberin sulbüne nakledip nihayet bu ümmette ortaya çıkaran” şeklinde yorumlayanlar da olmuştur (Şevkânî, IV, 116). Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 177-178
 
Cebrâil aleyhisselâm, Resûl-i Ekrem Efendimize:” İhsan nedir?” diye sormuş. Resûl-i Ekrem Efendimiz de:” Allah’ı görüyormuş gibi kulluk etmendir. Sen O’nu görmesende O seni görmektedir” buyurmuştur. ( Buhâri, İman 37, Tefsir 31/2; Müslim, İmân 1,5).
 

وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِد۪ينَ

Ayet atıf harfi  وَ ‘la  يَرٰيكَ ‘nin mef’ûl olan zamirine matuf olup mahallen mansubdur. 

تَقَلُّبَ  muzâf olup kesra ile mecrurdur. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

فِي السَّاجِد۪ينَ  car mecruru masdar olan  تَقَلُّبَ ‘ye müteallik olup cer alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. 

السَّاجِد۪ينَ  sülâsi mücerredi  سجد  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِد۪ينَ

 

Ayet, önceki ayetteki  يَرٰيكَ  fiilinin mef’ûlüne matuftur. Atıf sebebi tezâyüftür.

فِي السَّاجِد۪ينَ  car mecruru,  تفعّل  babından, masdar veznindeki  تَقَلُّبَ ‘ye mütealliktir. Masdar bütün cinslere delalet eder. 

فِي السَّاجِد۪ينَ  ibaresindeki  فِي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla  السَّاجِد۪ينَ  içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada  ف۪ي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü secde edenler, hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Konunun önemini tekid etmek üzere bu harf kullanılmıştır. Câmi’, her iki durumdaki mutlak irtibattır.

السَّاجِد۪ينَ  ile kastedilen namaz kılanlardır. Cüz-kül alakasıyla mecâz-ı mürseldir.

تَقَلُّبَ  ifadesinde istiare vardır. Çünkü bununla kastedilen, Hz.Peygamber’in rükûya varmak, secde etmek, kıyamda durmak ve oturmak suretiyle namaz kılanlar arasında dolaşmasıdır. (Şerîf er- Râdî, Kur’an Mecazları) 

تَقَلُّبَ  ifadesi,  نُقَلِّبُكَ  şeklinde de okunmuştur. (Fahreddin er-Râzî)