Şuarâ Sûresi 222. Ayet

تَنَزَّلُ عَلٰى كُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ  ...

Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 تَنَزَّلُ onlar inerler ن ز ل
2 عَلَىٰ üzerine
3 كُلِّ her ك ل ل
4 أَفَّاكٍ yalancı ا ف ك
5 أَثِيمٍ günahkar ا ث م
 
Önceki âyetlerde (210-212) Kur’an’ı Hz. Peygamber’e şey­tanların getirdiği, dolayısıyla onun bir kâhin olduğu iddiaları reddedilmişti. Burada ise şeytanların Hz. Peygamber’e yaklaşamayacakları belirtilmekte ve kimlere yaklaşabilecekleri açıklanmaktadır. Şeytanlar ancak çok yalan söyleyen, iftira atan, sahtekâr, günah işlemekten çekinmeyen kimselere, yani kendilerine uygun karaktere sahip olanlara yanaşırlar. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 179
 

تَنَزَّلُ عَلٰى كُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ

 

Ayet, ilk  تَنَزَّلُ ‘den bedel olarak gelmiştir. 

تَنَزَّلُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هى ‘dir.  عَلٰى كُلِّ  car mecruru  تَنَزَّلُ  fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır.  اَفَّاكٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

اَث۪يمٍ  kelimesi  اَفَّاكٍ ‘nin sıfatı olup kesra ile mecrurdur.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat

HAKİKİ SIFAT 

1. Müfred olan sıfatlar 2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. MÜFRED OLAN SIFATLAR

Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

تَنَزَّلُ  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.  تَفَعَّلَ  babındadır. Sülâsîsi  نزل ’dir. 

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar. 

اَفَّاكٍ  -  اَث۪يمٍۙ  kelimeleri, mübalağalı ism-i fail kalıbındandır. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın, mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

Mübalağalı ism-i fail: Bir varlıkta bir niteliğin aşırı derecede bulunduğunu gösteren, fiilden türeyen, sıfat cinsinden isimlerdir. Mübalağalı ism-i failler Allah için kullanılırsa sıfat, insanlar için kullanılırsa mübalağa ya da lakap olurlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

تَنَزَّلُ عَلٰى كُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ

 

Önceki ayetteki  تَنَزَّلُ  fiilinden bedel olan bu ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi, kemâl-i ittisâldir.

Allah Teâlâ, önceki ayetteki sorunun cevabını vermiştir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Muzari fiil hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

اَث۪يمٍ  kelimesi, اَفَّاكٍ  için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

اَفَّاكٍ  - اَث۪يمٍۙ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Sıfat-ı müşebbehe kalıbındaki  اَث۪يمٍۙ  sıfatı,  اَفَّاكٍ ‘i nitelemek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ  [Çok yalan söyleyen, çok günahkâr] kipleri çokluk ifade eden kiplerdir. Zira  فَعَالٌ  ve  فَعيِلٌ  kalıpları mübalağa kiplerindendir.  اَفَّاكٍ ’deki tenvin, kesret ve tahkir ifade eder.

تَنَزَّلُ  fiili  تفعّل  babındadır.  تَ ‘lerden biri tahfif nedeniyle hazf edilmiştir.. 

Yani şeytanlar, çok iftira etmek ve çok günah işlemek vasıflarına sahip olan kâhinlere ve yalancı peygamberlere inerler; başkalarına ise inemezler. Peygamberimizin sahası, bu vasıfların şaibesinin bile, etrafında dolaşmaktan münezzeh olduğuna göre, şeytanların, onun üzerine inmesinin imkansız olduğu gerçeği apaçık olarak anlaşılmış olur.  (Ebüssuûd)

Burada  كُلِّ  ifadesi, teksir(çokluk) manasında kullanılmıştır.(Âşûr)

Bu ayette;  تَنَزَّلُ (İnerler)  denilmesi, çoğunlukla onların havada oluşlarından ve rüzgâr arasında gidip gelmelerinden dolayıdır. (Kurtubî)

Allahu Teâlâ bu ayetlerde, Kur'an-ı Kerim'i Resulullah'ın uydurduğunu ve şeytanın vesvesesi ile ortaya çıkardığını iddia eden müşriklere cevap veriyor. Şeytanların, ancak iftiracı ve yalancı kişilere vesvese verebileceklerini, zira şeytanların, kendilerini dost edinenlere musallat olacaklarını beyan ediyor. (Taberî)