Şuarâ Sûresi 221. Ayet

هَلْ اُنَبِّئُكُمْ عَلٰى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاط۪ينُۜ  ...

Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 هَلْ -mi?
2 أُنَبِّئُكُمْ size haber vereyim- ن ب ا
3 عَلَىٰ üzerine
4 مَنْ kim
5 تَنَزَّلُ ineceğini ن ز ل
6 الشَّيَاطِينُ şeytanların ش ط ن
 
Önceki âyetlerde (210-212) Kur’an’ı Hz. Peygamber’e şey­tanların getirdiği, dolayısıyla onun bir kâhin olduğu iddiaları reddedilmişti. Burada ise şeytanların Hz. Peygamber’e yaklaşamayacakları belirtilmekte ve kimlere yaklaşabilecekleri açıklanmaktadır. Şeytanlar ancak çok yalan söyleyen, iftira atan, sahtekâr, günah işlemekten çekinmeyen kimselere, yani kendilerine uygun karaktere sahip olanlara yanaşırlar. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 179
 

هَلْ اُنَبِّئُكُمْ عَلٰى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاط۪ينُۜ

 

İstifhâm harfidir. هَلْ : Muzari fiile dahil olursa manayı istikbale çevirir. Ancak muzari fiil istikbal ifade ediyorsa bu fiile dahil olmaz.

اُنَبِّئُكُمْ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنا ‘dir. Muttasıl zamir  كُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

مَنْ  istifham ismi  عَلٰى  harf-i ceriyle  تَنَزَّلُ  fiiline mütealliktir. 

تَنَزَّلُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.  الشَّيَاط۪ينُۜ  fail olup lafzen merfudur.  

اُنَبِّئُكُمْ  sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  نبأ ’dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.  تَنَزَّلُ  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.  تَفَعَّلَ  babındadır. Sülâsîsi  نزل ’dir. 

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.

 

هَلْ اُنَبِّئُكُمْ عَلٰى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاط۪ينُۜ

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayet, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

هَلْ  inkârî manadadır. Cümle istifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen soru anlamı dışında inkâr ve kınama kastı taşıdığı için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca mütekellimin Allah Teâlâ olması sebebiyle cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.

Bu soru, haberin söylenmesine izin verilen bir şey olduğu manasında kinaye olarak kullanılmıştır. Onun için durumun gerçekleştiğine işaret eden  هَلْ  istifham harfi tercih edilmiştir. Çünkü bu harf  قَدْ  ve mukadder bir istifham manasında hemze ifade eder. Mana  أُنَبِّئُكم إنْباءً ثابِتًا مُحَقَّقًا (Size sabit ve doğrulanmış haberler söylüyorum) şeklindedir. Cevap beklenen hakiki bir soru değildir. (Âşûr)

نَبأ , büyük fayda sağlayan, kendisiyle ilim veya zann-ı galib oluşan haberdir. Bu iki özelliği taşımayan habere  نَبأ  denmez.  نَبأ  diye tanımlanan haberin hakkı, yalandan arınmış olmasıdır. (Müfredat) Her  نَبأ  haberdir, fakat her haber  نَبأ  değildir.

مَنْ , istifham edatı, mecrur mahalde olup  تَنَزَّلُ  fiiline mütealliktir.

تَنَزَّلُ الشَّيَاط۪ينُ  cümlesi  اُنَبِّئُكُمْ  fiilinin iki mef’ûlu yerindedir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Muzari fiil hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

عَلٰى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاط۪ينُۜ  ifadesinde soru edatı cümlenin başında olduğu halde istifham anlamı içeren  مَنْ ’in önüne nasıl harf-i cer getirilebilmiş? Dikkat edersen, على أ ذيدٍ مَرَرْتَ demez de, أعلى ذيدٍ مَرَرْتَ ?” dersen şöyle derim: İçermek demek, ismin isim ve harf olmak üzere iki manayı birden içermesi demek değildir. Bunun anlamı şudur: İfadenin aslı  أ مَنْ ’dir; istifham harfi hazf edilmiştir. Tıpkı aslı  آ هَلْ olan kelimeden Hemze’nin atılıp  هَلْ  olması gibi hazif üzere kullanıma devam edilmiştir. O halde sen de  مَنْ ’in önüne harf-i cer getirdiğin zaman, harf-i cerden önce -içinden- bir Hemze takdir et. Tıpkı  أعلى ذيدٍ مَرَرْتَ  (Zeyd’e mi uğradın?) dediğin gibi ayette de sanki  أعلى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّياطِينُ  (Şeytanlar kime iniyor) demiş olursun. (Keşşâf) 

Bu ayette muhataplara şeytanların kendisine uğradığı kişiyi haber vermeyi isteyip istemedikleri sorusunu yöneltmek söz konusu değildir. Çünkü bir sonraki ayette [Onlar, her günahkâr yalancıya inerler] manasındaki (Şu’ara /222) ifadesine yer verilerek sorunun cevabı, müstefhim tarafından verilmiştir. Halbuki müstefhim, sorduğu sorunun cevabını ancak herkes tarafından bilindiği zamanlarda verir. Burada ise cevap herkes tarafından bilinecek kadar belli değildir. Demek ki bu ifadeden, soru sormak değil de tevbih ve tekzip kastediliyor. (Sahip Aktaş, Kur’an’da İstifhâm Üslûbu)