تَاللّٰهِ اِنْ كُنَّا لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ
Dünyada bâtıl tanrılara tapanlar âhirette o tanrıların kendileri için hiçbir işe yaramadığını görünce dünyada yaptıklarına pişmanlık duyarak kendilerinin yanlış yola saptıklarını itiraf ederler; uydurma tanrıları âlemlerin rabbi olan Allah’a denk tuttukları için hem kendilerini hem de sapmalarına sebep olan önderleri kınarlar, fakat pişmanlık fayda vermez. Zira orada onları kurtaracak dost veya şefaatçi olmadığı gibi dünyaya geri dönüp kurtuluşa erdirecek iman ve amel etme talepleri de kabul edilmez (şefaat ve şefaatçiler hakkında bilgi için bk. Bakara 2/48, 255).
Râzî’ye göre putperestlerin âhirette tanrılarını görmeleri ve onlara hitap etmeleri mümkün değildir. Onların ancak suretlerini görecekler ve dünyada yaptıklarına pişman olarak putlara tapmakla büyük hata ettiklerini itiraf edeceklerdir (XXIV, 152).
تَاللّٰهِ اِنْ كُنَّا لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ
Car mecrur mahzuf kasem fiiline mütealliktir. Takdiri, أقسم (yemin ederim) şeklindedir. Mekulü’l-kavli kasem cümlesi olup mahallen mansubdur.
انْ tekid ifade eden muhaffefe انَّ ’dir. İsmi olan şan zamiri mahzuftur. Takdiri; أنه şeklindedir.
كَانَ nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. نَّا muttasıl zamiri كان ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.
لَ harfi, اِنْ ‘in muhaffefe اِنَّ olduğuna delalet eden lam-ı farikadır.
ف۪ي ضَلَالٍ car mecruru كان ’nin mahzuf haberine mütealliktir. مُب۪ينٍ kelimesi ضَلَالٍ ‘in sıfatı olup lafzen mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat iki kısma ayrılır:
1. Hakiki sıfat
2. Sebebi sıfat
HAKİKİ SIFAT
1. Müfred olan sıfatlar
2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. MÜFRED OLAN SIFATLAR
Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مُب۪ينٍ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَاللّٰهِ اِنْ كُنَّا لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ
Önceki ayetteki قَالُوا fiilinin mekulü’l-kavli olan cümle, yemin üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır. Cümlede îcâz-ı hazif vardır. Kasem harfi تَ nedeniyle mecrur olan, muksemun bih تَاللّٰهِ , takdiri أقسم (Yemin ederim) olan mahzuf fiile mütealliktir.
Kasemin cevabı olan اِنْ كُنَّا لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ cümlesi, اِنْ harfi اِنَّ ’den hafifletilmiş tekid harfidir. Takdiri ه olan isminin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Haberin başına gelen lam-ı farika ve اِنْ olmak üzere iki tekid unsuru taşıyan cümle, faide-i haber inkârî kelamdır.
Cümlede icaz-ı hazif sanatı vardır. لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ cümlesi كَان ’nin mahzuf haberine mütealliktir.
لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ ibaresindeki ف۪ي harfinde tebe-i istiare vardır. Bilindiği gibi فِی harfi zarfiye manası içerir. Ayette sapkınlık, içi olan bir şeye benzetilerek istiare yapılmıştır. Câmi’, her ikisindeki mutlak irtibattır. Bu istiareyle, içinde bulundukları durumun şiddetli kötülüğü, sapıklığın onları kapalı bir mekân gibi tamamen kuşattığı ifade edilerek vurgulanmıştır.
ضَلَالٍ ‘deki tenvin kesret, nev ve tahkir ifade eder.
Sıfat-ı müşebbehe kalıbında gelerek mübalağa ifade eden مُب۪ينٍ kelimesi ضَلَالٍ için sıfattır. Sıfatlar anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
90. ayetten itibaren anlatılan olayların hiçbiri henüz gerçekleşmemiştir. Ancak vukûunun kesin olduğuna delalet için hepsinde mazi fiil kullanılmıştır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)