Şuarâ Sûresi 99. Ayet

وَمَٓا اَضَلَّـنَٓا اِلَّا الْمُجْرِمُونَ  ...

“Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَمَا
2 أَضَلَّنَا bizi saptıramazlar ض ل ل
3 إِلَّا bakası
4 الْمُجْرِمُونَ suçlulardan ج ر م
 

Dünyada bâtıl tanrılara tapanlar âhirette o tanrıların kendileri için hiçbir işe yaramadığını görünce dünyada yaptıklarına pişmanlık duyarak kendilerinin yanlış yola saptıklarını itiraf ederler; uydurma tanrıları âlemlerin rabbi olan Allah’a denk tuttukları için hem kendilerini hem de sapmalarına sebep olan önderleri kınarlar, fakat pişmanlık fayda vermez. Zira orada onları kurtaracak dost veya şefaatçi olmadığı gibi dünyaya geri dönüp kurtuluşa erdirecek iman ve amel etme talepleri de kabul edilmez (şefaat ve şefaatçiler hakkında bilgi için bk. Bakara 2/48, 255).

Râzî’ye göre putperestlerin âhirette tanrılarını görmeleri ve onlara hitap etmeleri mümkün değildir. Onların ancak suretlerini görecekler ve dünyada yaptıklarına pişman olarak putlara tapmakla büyük hata ettiklerini itiraf edeceklerdir (XXIV, 152).

 


Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 159
 

وَمَٓا اَضَلَّـنَٓا اِلَّا الْمُجْرِمُونَ

 

وَ  itiraziyyedir.  مَٓا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. 

اَضَلَّ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

اِلَّا  hasr edatıdır.  مُجْرِمُونَ  kelimesi  اَضَلَّ ‘nin faili olup ref alameti  و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. 

اَضَلَّ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  ضلَّ ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder. 

مُجْرِمُونَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَمَٓا اَضَلَّـنَٓا اِلَّا الْمُجْرِمُونَ

 

Ayetin başındaki  وَ , itiraziyyedir. Kasr üslubuyla tekid edilmiş menfi muzari fiil sıygasında, faide-i haber inkârî kelamdır.

Nefy harfi  مَٓا  ve istisna edatı  اِلَّا  ile oluşan kasr cümleyi tekid etmiştir. Kasr fiille mef’ûlü arasındadır. Onları dalalete düşürenlerin günahkârlardan başkası olmadığını, kesin bir dille belirtmiştir.  اَضَلَّـنَٓا  maksûr/sıfat,  الْمُجْرِمُونَ  maksûrun aleyh/mevsûf olmak üzere, kasr-ı sıfat ale’l-mevsûftur.

Yani fail tarafından gerçekleştirilen fiil, başka mef’ûllere değil zikredilen mef’ûle tahsis edilmiştir. O mef'ûlde vaki olan başka fiiller vardır. Ama kasr-ı mevsûf ale’s sıfat olması da caizdir. Bu durumda fail, mef'ûl üzerinde gerçekleşen fiile tahsis edilmiştir. Kasr cümlesinde çoğunlukla olumlu mana açıkça ifade edilirken olumsuz mana zımnen ifade edilir. Bu üslupta îcâz ve mübalağa vardır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi) 

مُجْرِمُونَ - اَضَلَّـنَٓا  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Onlar, bu sözle, kendilerini putlara tapmaya sevk eden cinleri ve insanları kastetmişlerdir. Bu da tıpkı onların, [Ey Rabbimiz! Biz, liderlerimize ve büyüklerimize uyduk. Onlar da bizi yoldan saptırdılar.] (Ahzab/67) şeklindeki sözleri gibidir. (Fahreddin er-Râzî) 

İtiraz cümleleri tetmim ıtnâbı babındandır. Çeşitli gayelere binaen araya girmiş saplama bir cümle olan itiraziyye cümlesinin, ana cümlenin anlamına tesiri yoktur. (Sevinç Resul, Belâğatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”In Kullanımı)

Suçluluğun tam manasıyla ifadesi için  الْمُجْرِمُونَ  ifadesinin marife olması daha uygundur. Nitekim elif lâmın anlamlarından biri de kemâl manasına delalet etmesidir. (Âşûr)

Süddî'den rivayet olunduğuna göre, günahkarlardan murad, onların uydukları kimselerdir.

Hangi mana olursa olsun, bu kelam da "Biz atalarımızı böyle yapar bulduk." diyenlere tarizden en büyük nasip vardır.

İbni Cüreyc'ten rivayet olunduğuna göre, bu günahkârlardan murad, İblis ile Hz. Âdem'in katil olan oğludur. Çünkü katli ve çeşidi günahları ilk işleyen odur. (Ebüssuûd)