Neml Sûresi 74. Ayet

وَاِنَّ رَبَّكَ لَيَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ  ...

Şüphesiz senin Rabbin, onların kalplerinin gizlediği şeyleri de, açığa çıkardıklarını da mutlaka bilir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِنَّ ve elbette
2 رَبَّكَ Rabbin ر ب ب
3 لَيَعْلَمُ bilir ع ل م
4 مَا şeyleri
5 تُكِنُّ gizlediği ك ن ن
6 صُدُورُهُمْ onların göğüslerinin ص د ر
7 وَمَا ve şeyleri
8 يُعْلِنُونَ açığa vurdukları ع ل ن
 

وَاِنَّ رَبَّكَ لَيَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ

 

İsim cümlesidir. وَ  atıf harfidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  رَبَّكَ  kelimesi  اِنَّ ‘nin ismi olup lafzen mansubdur. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır. يَعْلَمُ   fiili  اِنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.  يَعْلَمُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. 

Müşterek ism-i mevsûl  مَا  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  تُكِنُّ صُدُورُهُمْ  ‘dür. Îrabdan mahalli yoktur. 

تُكِنُّ  merfû muzari fiildir.  صُدُورُهُمْ  kelimesi fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  مَا يُعْلِنُونَ  atıf harfi  وَ ‘la makabline matuftur.

تُكِنُّ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  كنن ‘dir. 

يُعْلِنُونَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  علن ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de  fiilin mücerret manasını ifade eder. 

 

وَاِنَّ رَبَّكَ لَيَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ

 

Ayet  وَ ’la önceki ayetteki …إنّ ربّك لذو  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.  اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

اِنَّ ’nin isminin Rabb ismiyle marife olması, Hz. Peygambere destek ve muhabbetle muamelenin işaretidir. Ayrıca  رَبَّكَ  izafeti, Peygambere şan ve şeref ifade eder.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنَّ isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekit ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. 

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

اِنَّ ‘nin haberi olan  يَعْلَمُ , muzari fiil cümlesi olarak gelmiştir.

Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

لَيَعْلَمُ  fiilinin mef’ûlü konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَا ‘nın sılası olan,  تُكِنُّ صُدُورُهُمْ  كان ’nin dahil olduğu sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

İkinci ism-i mevsûl  مَا , birinciye matuftur. Sılası olan  يُعْلِنُونَ , muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Ayetteki fiiller muzari sıygada gelerek, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.

مَا ’nın tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.

Kalplerin gizledikleri tabirinde mecazi isnad vardır. Gizleyen  صُدُورُ  değil onun sahibidir. Mahalliyet alakasıyla mecazı mürseldir.

تُكِنُّ  fiilindeki gaib müennes zamirden  يُعْلِنُونَ ’deki gaib cemi müzekker zamire geçilerek iltifat yapılmıştır.

يَعْلَمُ  - يُعْلِنُونَ  kelimeleri arasında cinas, reddü’l-acüz ale’s-sadr ve mürâât-ı nazîr vardır. 

تُكِنُّ صُدُورُهُمْ  cümlesiyle  يُعْلِنُونَ  cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.

مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ [Göğüslerinin gizlediklerini de açığa vur­duklarını da bilir] cümlesinde tıbâk-ı hafî vardır. Çünkü  تُكِنُّ  ‘gizler’ manasına­dır. (Safvetü’t Tefasir)