وَرَبُّكَ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُ وَيَخْتَارُۜ مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَرَبُّكَ | ve Rabbin |
|
2 | يَخْلُقُ | yaratır |
|
3 | مَا | ne |
|
4 | يَشَاءُ | dilerse |
|
5 | وَيَخْتَارُ | ve seçer |
|
6 | مَا |
|
|
7 | كَانَ | değildir |
|
8 | لَهُمُ | onlara ait |
|
9 | الْخِيَرَةُ | seçim |
|
10 | سُبْحَانَ | münezzehtir |
|
11 | اللَّهِ | Allah |
|
12 | وَتَعَالَىٰ | ve yücedir |
|
13 | عَمَّا | şeylerden |
|
14 | يُشْرِكُونَ | ortak koştukları |
|
Allah varlıkları yaratırken ve görevlendireceği peygamberleri seçerken kullara sormaz; çünkü yaratma ve tercih O’na mahsustur. Kulların tercih hak ve imkânları sorumlu tutuldukları kararları ve eylem alanlarıyla ilgilidir. 69. âyette Allah’ın tercihi ve yaratması gibi, kullarının bütün durumlarını gizlisiyle açığıyla istisnasız ve kusursuz bilecek şekilde ilminin de geniş ve sınırsız olduğu ifade edilmektedir.
“Önünde de sonunda da hamd O’na mahsustur” diye çevirdiğimiz 70. âyetteki cümleyi müfessirler, “Bu dünyada da âhirette de hamd O’na mahsustur” şeklinde yorumlamışlardır (Taberî, XX, 102; Şevkânî, IV, 177; Esed, II, 797).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 241
وَرَبُّكَ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُ وَيَخْتَارُۜ
وَ istînâfiyyedir. İsim cümlesidir. رَبُّكَ mübteda olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُ cümlesi mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
يَخْلُقُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Müşterek ism-i mevsûl مَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası يَشَٓاءُ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
يَشَٓاءُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. يَخْتَارُۜ atıf harfi وَ ‘la يَخْلُقُ ‘ya matuftur.
يَخْتَارُ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi خير ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُۜ
İsim cümlesidir. مَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.
كَانَ nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. لَهُمُ car mecruru كَانَ ’nin mahzuf haberine mütealliktir.
الْخِيَرَةُ kelimesi كَانَ ’nin muahhar ismi olup lafzen merfûdur.
سُبْحَانَ اللّٰهِ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ
سُبْحَانَ mahzuf fiilin mef’ûlu mutlakı olarak mahallen mansubdur. اللّٰهِ lafza-i celâl muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
وَ atıf harfidir. تَعَالٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. مَّا ve masdar-ı müevvel عَنْ harf-i ceriyle تَعَالٰى fiiline mütealliktir.
يُشْرِكُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
يُشْرِكُونَ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi شرك ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), târız (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
وَرَبُّكَ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُ وَيَخْتَارُۜ
وَ , istînâfiyyedir. Ayetin ilk cümlesi وَرَبُّكَ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُ , sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Veciz anlatım kastıyla gelen رَبُّكَ izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan mütekellim zamiri dolayısıyla Hz. Peygamber şan ve şeref kazanmıştır. Ayrıca müsnedün ileyh konumundaki bu izafet, Allah’ın rubûbiyet vasfıyla onlara destek olduğunun işaretidir.
Ayetteki lafza-i celâlin رَبُّكَ vasfıyla gelişinde, onların Muhammed (sav)‘e karşı sinelerinde sakladıkları buğza işaret vardır. (Âşûr)
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُ cümlesi haberdir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Aynı üslupta gelen يَخْتَارُ cümlesi atıf harfi وَ ‘la mübtedanın haberine hükümde ortaklık sebebiyle atfedilmiştir.
Müsnedün ileyhin haber olan fiil cümlesine takdiminde, nüzül sebebi göz önünde bulunduurlursa kasr manası vardır. Yani, ‘’senin Rabbin tektir. Kimin O’nun rasûlu olarak size gönderileceğini siz seçecek değilsiniz.’’ anlamındadır. (Âşûr)
Cümlede fiiller teceddüt, istimrar, hudûs ve teceddüt ifade eden muzari sıygada gelmiş, ayrıca müsnedin muzari fiil cümlesi olması hükmü takviye etmiştir.
Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَا ’nın sılası muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil cümlede teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
Genel olarak شَٓاءُ fiilinin mef'ûlü bu cümlede olduğu gibi hazf edilir. Çünkü ibham; ilgi uyandırır, muhatabı dinlemeye teşvik eder. Ancak mef'ûl alışılmadık, garip birşey olursa bu kuralın dışına çıkılarak zikredilir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُۜ
İstînâf cümlesidir. Önceki manayı tekid için fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Menfî كان ’nin dahil olduğu sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
مَا كَانُ ‘li olumsuz sıygalar gerçekleşmesi aklen caiz olmayan umumi olumsuzluk için kullanılır. (Sâbûnî Tefsir 3/79)
Cümlede takdim-tehir ve îcaz-ı hazif sanatları vardır. لَهُمُ car mecruru كان ‘nin mahzuf mukaddem haberine mütealliktir. الْخِيَرَةُ , muahhar ismidir.
Takdim, kasr ifade eder. (Âşûr)
يَخْتَارُۜ - الْخِيَرَةُۜ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُۜ [Onların seçme yetkileri yoktur] ayetindeki: "Yoktur" her bir şeyi kapsayan umumi bir nefydir. Yani kulun yüce Allah'ın kudreti ile kazandığı şeyler dışında seçebileceği hiçbir şey yoktur. (Kurtubî)
مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُۜ [Seçim hakkı onlara ait değil!] ifadesi, يَخْتَارُۜ fiilinin beyanıdır; çünkü “Allah dilediğini seçiyor” anlamındadır; bu sebeple cümleye atıf harfi dahil olmamıştır. Mana şudur: Bütün işlerinde tercih hakkı Allah’a aittir; işlerindeki hikmet yönlerini en iyi kendisi bilir. (Keşşâf)
مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُۜ [Onlar için ise, muhayyerlik yoktur] ifadesine gelince, خِيَرَةُۜ kelimesi "seçmek, ihtiyar etmek" kelimesinden gelen bir isim olup, masdar yerine geçmiştir. Bu kelime yine, ism-i mef'ûl (seçilmiş olan) anlamına da gelir. (Fahreddin er-Râzî)
Şayet burada مَا ’yı mevsûl yapıyorsan, sılada mevsûle râci olacak zamir ve râbıt nerededir? dersen şöyle derim: Sözün aslı الْخِيَرَةُۜ مَا كَانَ لَهُمُ فيه şeklindedir; إِنَّ ذَ ٰلِكَ مِنۡ عَزۡمِ ٱلۡأُمُورِ ِ[Bunlar gerçekten kararlılık isteyen şeylerdendir.] (Lokman 31/17) ayetinde منه ifadesi hazf edildiği gibi burada da فيه rabıt zamiri hazf edilmiştir; çünkü zaten anlaşılmaktadır. (Keşşâf)
سُبْحَانَ اللّٰهِ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Tenzih için ibtidaiyye olan cümle birbirine matuf iki cümle arasında itiraziyyedir. (Âşûr)
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. سُبْحَانَ اللّٰهِ ifadesi, takdiri نسبّح olan fiilin mef’ûlü mutlakıdır. Bu takdire göre cümle, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
Mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ cümlesi hükümde ortaklık nedeniyle makabline atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
تَعَالٰى ‘de istiare vardır. Bu kelimenin aslı, ألعلْوٌ yani irtifadır. Yeryüzünde görünür şekilde açıkça yükselmektir. Allah’ın yüceliğinin görünür şekilde olduğu hakkında ألعلْوٌ istiare olmuştur. (Ruveyni, Teemmülât fî Sûreti Meryem, s. 212)
Mecrur mahaldeki müşterek ism-i mevsûl başındaki harf-i cerle birlikte تَعَالٰى fiiline mütealliktir. Sılası olan يُشْرِكُونَ , müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Sılanın muzari fiil sıygasında gelmesi şirk koşmanın bir defaya mahsus olmadığını ve zaman içerisinde tekrarlandığını göstermektedir. Ayrıca muzari fiilde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek dikkatini artıran tecessüm özelliği vardır.