وَلَقَدْ تَرَكْنَا مِنْهَٓا اٰيَةً بَيِّنَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
وَلَقَدْ تَرَكْنَا مِنْهَٓا اٰيَةً بَيِّنَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
وَ atıf harfidir. لَ mukadder kasemin cevabına gelen muvattie harfidir. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder. تَرَكْنَا cevap cümlesidir.
تَرَكْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur.
مِنْهَٓا car mecruru تَرَكْنَا fiiline mütealliktir. اٰيَةً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. بَيِّنَةً sıfat olup fetha ile mansubdur.
لِقَوْمٍ car mecruru تَرَكْنَا fiiline mütealliktir. يَعْقِلُونَ fiili لِقَوْمٍ ’in sıfatı olarak mahallen mecrurdur.
يَعْقِلُونَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapçada sıfatın asıl adı “na’t (النَّعَتُ)”dır. Sıfatın nitelediği isme de “men’ut (المَنْعُوتُ)” denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَلَقَدْ تَرَكْنَا مِنْهَٓا اٰيَةً بَيِّنَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Lut kıssasına ait haberleri içeren ayet وَ ’la ولُوطًا إذْ قالَ لِقَوْمِهِ cümlesine atfedilmiştir.
لَ , cümlenin, mahzuf bir kasemin cevabı olduğunun işaretidir. Kasem cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte terkip, kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır. Kasem ve قَدْ ile tekid edilmiş cevap cümlesi وَلَقَدْ تَرَكْنَا مِنْهَٓا اٰيَةً بَيِّنَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
بَيِّنَةً ’in mevsufu olan اٰيَةً ’deki tenvin kesret, nev ve tazim içindir.
يَعْقِلُونَ cümlesi قَوْمٍ ’in sıfatıdır. Muzari sıygada gelerek hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
Basiret ve ibret için aklını kullananların ders aldığı bu ayet, onların acayip kıssaları ve harap olmuş diyarlarının kalıntılarıdır. Yahut yağdırılan taşlardır. Zira o yağdırılmış olan taşlar, onlardan sonra da duruyordu. Yahut toprağın yüzünde kalan kara su idi. (Ebüssuûd)