فَمَنْ تَوَلّٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
فَمَنْ تَوَلّٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
فَ istînâfiyyedir. مَنْ şart ismi iki fiili cezm eder. Mübteda olarak mahallen merfûdur. تَوَلّٰى şart fiili olup mahallen meczumdur. Aynı zamanda mübtedanın haberidir. تَوَلّٰى mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.
بَعْدَ zaman zarfı, تَوَلّٰى fiiline müteallıktır. ذٰ işaret ismi sükun üzere mebni mahallen mecrur, muzâfun ileyhtir. ل harfi buud yani uzaklık bildiren harf, ك ise muhatap zamiridir.
فَ şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. İsim cümlesidir. İşaret ismi اُو۬لٰٓئِكَ mübteda olarak mahallen merfûdur. Munfasıl zamir هُمُ ikinci mübteda veya fasıl zamiridir. الْفَاسِقُونَ ise هُمُ’ün veya اُو۬لٰٓئِكَ ’nin haberidir.فَمَنْ تَوَلّٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
فَ istînâfiyyedir. Şart üslubunda faide-i haber inkarî kelamdır. Şart cümlesi تَوَلّٰى بَعْدَ ذٰلِكَ, müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cevap cümlesi ise fasıl zamiri ve haberin tarifi ile tekid edilmiş isim cümlesi olup faide-i haber inkarî kelamdır. İsme isnad edilmiş bu isim cümlesi sübut ifade eder.
İsim cümlesindeki ism-i fail الْفَاسِقُونَ , istimrara delalet eder.
Mübteda olan şart ismi مَنْ ’in haberi şart ve cevap cümleleridir.
Cevap cümlesinde müsnedün ileyhin işaret ismiyle gelmesi tahkir ifade eder.
ذٰلِكَ ile misaka işaret edilerek önemi vurgulanmıştır. Misakın tazimini ifade eder.
İşaret ismi ذٰلِكَ’de istiare vardır. Bilindiği gibi işaret ismi, mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de “vücûdun tahakkuku”dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
…فَاُو۬لٰٓئِكَ; şartın cevabıdır. Cevap isim cümlesi olarak geldiği için başına rabıta فَ’si gelmiştir.
اُو۬لٰٓئِكَ; bu çirkin vasıf sahiplerinin şerde ve fesatta çok ileri gittiklerini zımnen belirtir.
Direk olarak “Siz fasıksınız!” buyurulmamış, tariz yapılmıştır.
فَمَنْ تَوَلّٰى بَعْدَ ذٰلِكَ [Artık bundan sonra kim yüz çevirirse] ifadesi kim sözünden cayar ve anlaşmayı kabul ettikten sonra onu bozarsa anlamına gelir. [Onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir.] Burada çoğul kipi kullanmıştır. Çünkü “kim” anlamına gelen مَنْ kelimesi çoğul için de kullanılabilir. Peygamberler verdikleri sözden asla yüz çevirmezler ve günahkârlıkla nitelenemezler. Ancak bunun iki yönü vardır. Birincisi şudur: Buradaki anlaşma peygamberler ve tebeiyyet yoluyla ümmetleri hakkındadır. Yüz çevirme işini yapan hususen onların ümmetleridir. İkincisi şudur: Önceden defalarca zikredildiği üzere ismet (günahsızlık) sıfatı imtihanı ortadan kaldırmaz. (Ömer Nesefî, et-Teysîr fi’t Tefsîr)
Allahu Teâlâ, kendilerinden ahd almış olduğu kimselerin, Hz. Muhammed’e (sav) iman etmemeleri halinde fasık olacaklarına hükmetmiş olmasını tekid etmektedir.
Fasık olmak vasfı peygamberlere değil, onların ümmetlerine yakışır.” (Fahreddin er-Râzî)
Fasık, her taifenin haddi aşanlarıdır. (Ebüssuûd)
Uzağı gösteren ذٰلِكَ kelimesinin kullanılması, işaret ettiğini tazim içindir. Yine uzağı işaret eden اُو۬لٰٓئِكَ kelimesinin kullanılması, o çirkin vasıf sahiplerinin şerde ve fesatta çok ileri gittiklerini zımnen belirtmek içindir. (Ebüssuûd)