Rûm Sûresi 20. Ayet

وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ اَنْ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ اِذَٓا اَنْتُمْ بَشَرٌ تَنْتَشِرُونَ  ...

Sizi topraktan yaratması, O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki siz beşer olmuş (çoğalıp) yayılıyorsunuz.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَمِنْ -nden (biri)
2 ايَاتِهِ O’nun ayetleri- ا ي ي
3 أَنْ
4 خَلَقَكُمْ sizi yaratmasıdır خ ل ق
5 مِنْ -tan
6 تُرَابٍ toprak- ت ر ب
7 ثُمَّ sonra
8 إِذَا bir de bakarsın ki
9 أَنْتُمْ siz
10 بَشَرٌ insan(lar) ب ش ر
11 تَنْتَشِرُونَ yayılıyorsunuz ن ش ر
 

Bu ve müteakip beş âyette yüce Allah’ın kudretinin açık kanıt­larından kesitler verilmekte; dört âyetin sonunda, iyi düşünen, bilen, hakikatlere kulağını açık tutan ve aklını kullananların bunlardan önemli sonuçlar çıkarabileceği, bu sayılanlarda böyle kimselerin alacağı ibretler bulunduğu ifade edilmektedir. Bu üslûp farklılığı ile ilgili değişik yorumlar yapılabilir (meselâ bk. Râzî, XXV, 111 vd.); fakat bunların ortak çizgisini, belirtilen kanıtların insanın aklına, muhâkemesine, basiretine ve gönlüne hitap etmesi oluşturmaktadır. 

Allah Teâlâ’nın ilk insanı topraktan yarattığı Kur’an-ı Kerîm’de değişik vesilelerle ifade edilmiştir. Burada genel bir hitapla “Sizi topraktan yarattı” buyurulması ise daha çok şu iki biçimde açıklanır: a) Bu, “Sizin aslınız olan, kendisinden türediğiniz ilk insanı topraktan yarattı” demektir, b) Her insanın yaratılışı toprakla ilintilidir, çünkü insanı meydana getiren erkek ve dişi hücrelerinin (sperm ve yumurtacık) oluşumunda nebâtî ve hayvanî gıdaların katkısı vardır, bunların her ikisi de topraktan beslenmektedir (bunun bazı âyetlerde insanın sudan yaratıldığını belirten ifadelerle çelişmediğine dair izahlarla birlikte bk. Râzî, XXV, 108-109).

 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 302-303
 

وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ اَنْ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ اِذَٓا اَنْتُمْ بَشَرٌ تَنْتَشِرُونَ

 

وَ  atıf harfidir.  مِنْ اٰيَاتِ  car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir.  اَنْ  ve masdar-ı müevvel muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur. 

خَلَقَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir  كُمْ   mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  مِنْ تُرَابٍ  car mecruru  خَلَقَ  fiiline mütealliktir.

ثُمَّ  tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından  فَ  harfinin zıttıdır.  ثُمَّ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اِذَٓا  mufacee harfidir.  اِذَا  isim cümlesinin önüne geldiğinde ‘birdenbire, ansızın’ manasında müfacee harfi olur.

Munfasıl zamir  اَنْتُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur. بَشَرٌ  haber olup lafzen merfûdur. تَنْتَشِرُونَ  fiili  بَشَرٌ ‘nun sıfatı olarak mahallen merfûdur. 

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat  2. Sebebi sıfat

Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar  2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Müfred olan sıfatlar : Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

تَنْتَشِرُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.

تَنْتَشِرُونَ  fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi نشر ’dir.

İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.

 

وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ اَنْ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ اِذَٓا اَنْتُمْ بَشَرٌ تَنْتَشِرُونَ

 

Ayet وَ ’la önceki ayetteki …يُخْرِجُ الْحَيَّ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. İlk cümle sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Cümlede îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. Car mecrur  مِنْ اٰيَاتِه۪ٓ  mahzuf mukaddem habere mütealliktir. 

Masdar harfi  اَنْ  ve akabindeki  خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ  cümlesi, masdar tevili ile muahhar mübtedadır. Müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.

تُرَابٍ ’deki tenvin nev içindir.

اٰيَاتِه۪ٓ ’deki  مِنْ  ba'diyet,  تُرَابٍ ’deki ise, beyaniyyedir.  مِنْ اٰيَاتِه۪ٓ  izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olması ayetlere tazim ve teşrif kazandırmıştır. Ayetlerin kemâl vasıflara sahip olduğuna işaret eder.

Masdar-ı müevvele  ثُمَّ  atıf harfi ile atfedilen  ثُمَّ اِذَٓا اَنْتُمْ بَشَرٌ تَنْتَشِرُونَ  cümlesinin atıf sebebi, mef’ûlun ortaklığıdır.

اِذَٓا  müfacee harfidir.  اِذَٓا , isim cümlesine dahil olduğu zaman ‘birdenbire, bir de bakarsın ki..’ gibi manalara gelir.

Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

اَنْتُمْ  mübteda, بَشَرٌ  haberdir.  تَنْتَشِرُونَ  cümlesi  بَشَرٌ ’un sıfatıdır. Nekre isimlerden sonra gelen cümleler sıfat olurlar. Sıfat cümleleri, konuyu zenginleştirmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır. Fiil muzari sıygada gelerek hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.

Sülasisi نشر  olan  تَنْتَشِرُونَ  fiili,  اِفْتِعال  babındadır.  اِفْتِعال  babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. Bu bab hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.

اَنْ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ [Sizi topraktan yaratması…] ifadesinin sebebi, insanların aslı olan ilk insanı topraktan yaratmasıdır.  اِذَٓا (birdenbire) kelimesi, olayın ansızın olduğunu ifade etmek içindir. Takdiri şöyledir: Sonra bir de bakarsınız ki yeryüzünde yayılıveren insanlar oluvermişsiniz! Tıpkı  وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَث۪يرًا وَنِسَٓاءًۚ  [Bu ikisinden (yeryüzüne) birçok erkek ve kadın yaydı.] (Nisa 4/1) ayetindeki gibidir. (Keşşâf)