Sebe' Sûresi 38. Ayet

وَالَّذ۪ينَ يَسْعَوْنَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا مُعَاجِز۪ينَ اُو۬لٰٓئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ  ...

Âyetlerimizi geçersiz kılmak için yarışanlar var ya, işte onlar azap için hazır bulundurulacaklar.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَالَّذِينَ
2 يَسْعَوْنَ çalışanlara gelince س ع ي
3 فِي
4 ايَاتِنَا ayetlerimizi ا ي ي
5 مُعَاجِزِينَ etkisiz kılmağa ع ج ز
6 أُولَٰئِكَ onlar
7 فِي içine
8 الْعَذَابِ azabın ع ذ ب
9 مُحْضَرُونَ getirileceklerdir ح ض ر
 

وَالَّذ۪ينَ يَسْعَوْنَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا مُعَاجِز۪ينَ اُو۬لٰٓئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ

 

İsim cümlesidir.  وَ  istînâfiyyedir. Cemi müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ  mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası  يَسْعَوْنَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.  

يَسْعَوْنَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. 

ف۪ٓي اٰيَاتِنَا  car mecruru  يَسْعَوْنَ  fiiline mütealliktir. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  مُعَاجِز۪ينَ  hal olup nasb alameti  ى ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar. Hal cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). 

Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “Nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde  iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.

Hal sahibu’l-hale ya  و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 

2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 

3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

اُو۬لٰٓئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ  cümlesi الَّذ۪ينَ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.

اُو۬لٰٓئِكَ  işaret ismi mübteda olarak mahallen merfûdur.  فِي الْعَذَابِ  car mecruru  مُحْضَرُونَ ’ye mütealliktir. 

مُحْضَرُونَ  mübtedanın haberi olup ref alameti و ’dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar. 

مُعَاجِز۪ينَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan müfâ’ale babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَالَّذ۪ينَ يَسْعَوْنَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا مُعَاجِز۪ينَ اُو۬لٰٓئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ

 

وَ , istînâfiyyedir. Ayet sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyh konumundaki has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ nin sılası  يَسْعَوْنَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا مُعَاجِز۪ينَ  şeklinde müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle marife olması arkadan gelen habere işaret ve tahkir içindir.

السَّعْيُ lafzı,  الِاجْتِهادُ  anlamında müsteardır. (Âşûr)

Veciz anlatım kastıyla gelen  اٰيَاتِنَا  izafetinde Allah Teâlâ'ya ait zamire muzâf olan ayetler şan ve şeref kazanmıştır. Ayetlerin Allah'a izafe edilmesi bu ayetlerin bütün kemâl vasıflara sahip olduğu ve her türlü noksanlıktan uzak olduğu manasını kazandırır.

اٰيَاتِنَا  ibaresinde ayetler, ayetleri yüceltmek ve onların fiilinin ne kadar çirkin olduğunu ifade etmek için Allah'a ait zamire izafe edilmiştir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 397)

ف۪ٓي اٰيَاتِنَا  ibaresindeki  ف۪ي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla  ayetler, içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada  ف۪ي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü  ayetler, hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Mübalağa için bu üslup kullanılmıştır.

مُعَاجِز۪ينَ  kelimesi, يَسْعَوْنَ  fiilinin failinden haldir. İsm-i fail vezninde gelerek istimrar ifade etmiştir. Hal, cümlede failin, mef’ûlün veya her ikisinin durumunu bildirmek için kullanılan vasfı ifade eden tetmim ıtnâbı sanatıdır.

اُو۬لٰٓئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ  cümlesi  الَّذ۪ينَ ’nin haberidir. Sübut ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyhin işaret ismiyle marife olması tahkir içindir.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.  فِي الْعَذَابِ , önemine binaen amili olan  مُحْضَرُونَ ’ye takdim edilmiştir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfret ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

فِي الْعَذَابِ  ibaresinde tebei istiare vardır. Azapla, azap gören arasındaki irtibat, zarfla mazrûf arasındaki irtibata benzetilmiştir. Yani; azaba maruz kalmak, bir şeyin içinde olmaya benzetilmiştir. Câmi’; sübut ve temekkündür (yerleşme, sâbit olma). 

Kazvînî harfin dahil olduğu kelimeyi yani azabı zarfa benzetir. Câmi her ikisinde de mevcût olan mutlak irtibat ve alakadır. Bu teşbîhe delalet eden şey de ف۪ي  harfidir. Bu harf, müşebbehün bihin levazımından olan zarftır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)

İyilerin ve kötülerin akıbetlerini anlatan önceki ayetteki  اِلَّا مَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاًۘ [iman edip iyi amelde bulunanlar müstesna] cümlesi ile bu ayetteki وَالَّذ۪ينَ يَسْعَوْنَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا مُعَاجِز۪ينَ   [ayetlerimizi boşa çıkarmaya çalışanlar] cümlesi arasında mukabele vardır. (Safvetu't Tefasir)